"Bu olamaz, sen nasıl?"
"Oldu küçük hanım. Ben yaşıyorum, senin sayende..."
"Benim, sayemde mi?"
Muzan pis bir şekilde sırıttı ve bana doğru yürümeye başladı. Korkuyla geri geri yürüdüm ve güneş vuran bir köşeye geçtim.
"Hadi ama Hanako sence beni..."
Tam karşıma, güneşe çıktı. Sonra birkaç adımda aramızdaki mesafeyi kapattı.
"...güneş yakabilir mi?"
Elini kaldırıp saçımı arkaya ittirdi ve Keizo ile Koyuki'ye döndü.
"Gidebilirsiniz kuklalarım."
"Teşekkürler Muzan-sama, Koyuki hadi gidelim."
Koyuki neler olduğunu bilmediği bakışlar yollarken ben kurtar beni bakışı atıyordum.
"Kalan işimize dönelim mi Hanako?"
---
Kadınları ve çocukları konağa getirmiş ve güvenliklerini sağlamıştık.
"Ben gidiyorum. Zamanında iblisken çalıştığım fiziksel güçlerim hala yerinde."
"Tamam dikkatli ol."
Tam kapıdan çıkacaktım ki Mitsuri kolumu tuttu ve beni durdurdu. Ona döndüğümde içim burkuldu. Her zaman şen şakrak olan kadın şimdi şişmiş gözleri ile bana bakıyordu.
"Mitsuri-chan?"
"Akaza-kun, lütfen."
Gözleri yine doldu ve ağlamaya başladı.
"Lütfen, hıck, Hanako'yu kurtar."
Elini tuttum ve onu kendime çekip sarıldım.
"Ağlama. Getiricem, kurtarıcam kardeşimizi."
Mitsuri onayladığında Giyuu yardımı ile içeri geçti. Kapıdan çıkacağım zaman adımı duymam ile durdum.
"Akaza amca."
Arkamı döndüğümde Mei dolu gözleri ile bana bakıyordu. Eğildim ve kucağıma aldım.
"Söyle amcam?"
"Annem nerde?"
Gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdum.
"Annen kaybolmuş. Onu bulmaya gidiyorum."
"Çocuk gibi kayıp mı?"
"Aynen. Sözümüzü dinlemedi, kayboldu."
Güldüm ve Mei'yi de güldürmeyi başardım.
Onu yere bıraktığımda gülerek içeri geçti. Bende arkamı dönüp tam çıkacakken yine adımı duydum.
Bir bırakında gideyim artık...
"Akaza-san, bu ilacı yanına al. Ne olur ne olmaz."
"Bu ne Shinobu?"
Elindeki iki şişeyi bana uzattı. İçinde mavi ve mor karışımı bir sıvı vardı.
"Eğer o şey iblisse bunu kullanın. Bir kaç dakikada insana döndürür."
Gülümsedim ve teşekkür edip bahçeye çıktım. Son hızla kuzeye, diğerlerinin yanına koşmaya başladım.
Aradan geçen yarım saatin sonunda Obanai ile karşılaşmıştım. Elinde kılıçlar ile...
"İçimde kötü bir his var."
"Benimde."
İkimizin de içinde bulunan o his beni bir tık huzursuz etmişti. Beş dakika civarı daha ilerlediğimizde hissettiğim enerji ile korkuyla Obanai'ye baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnosuke
FanfictionEvden çıktığımızda Zenitsu'nun, Nezuko'nun olduğu kutuya sarıldığını gördüm. Yüzü gözü şişmişti. Kafası kanıyordu. Ona vuran kişiye doğru koştum ve yumruk salladım. Kafasındaki domuz maskesi çıkınca gördüğüm yüz ile donup kaldım. İyi okumalar <3