Bölüm 9
"Soohan Grup...ama onlarla bu sene hiç dosyam yok." diye düşündü Sehun.
Yoonshin personeli selamladıktan sonra odasına girer girmez Sehun ofis telefonunu aradı. Telefonu anında açan sekreteri Bay Tak'ı aradı. Pencerenin oradan gözleri buluştu. "Evet efendim. Sekreter Tak konuşuyor."
"Yoonshin Do'nun lisans derecesi ne? Hukuk Fakültesi için Kore Üniversitesi'ne gitmiş gibi gözüküyor."
"Dongguk Üniversitesi'ne gitmiş. Branşı sosyal hizmetler."
"Sosyal hizmetler..." Daha iyi bir branş seçemezdi zaten.
Sehun bu banal cevaba karşılık dilini şaklattı. Sonra sordu, "Lisansını ne zaman almış? Konferans odasına kendisinden iki yaş büyük ve küçük olanlar da dahil olmak üzere bütün akranlarını çağır. Ve eğer işe alım fotoğrafçısı binadaysa onu da çağır."
"Anlaşıldı. Onları şimdi mi çağırayım?"
"Hemen ara. Ve bana çalışanın hayatıyla ilgili her küçük bilgi parçasını getir ta ki ailesinin temel özgeçmişinden, arkadaşlarına, sınıf arkadaşlarına kadar hepsini. Şimdiye kadar aldığı bütün davalar, kişisel ilgi alanları, ayakkabı numarasına kadar--neyi kazıp çıkarabiliyorsan getir işte."
"Yapacağım. Aklımda bulunmasını istediğiniz herhangi bir şey var mı?"
Sehun hafifçe masasına vurdu ve biraz düşündükten sonra "Kendisinin veya Merhum Profesör Do'nun davalarından birinin bile benimle en küçük bağlantısı var mı yakından araştır."
Odanın karşısındaki Sekreter Tak'ın kafası karışmış görünüyordu, Sehun'un bu talimatının nedenini idrak edemedi. "İki avukat da çoğunlukla kamu yararına davalar almış. Sizin ve onun yollarınızın kesişmiş olma ihtimalinin olduğunu pek sanmıyorum. Dahası eğer öyle bir şey olsaydı, zaten bilirdiniz."
"Yine de sen gözden geçir bakalım. Gözden kaçırdığımız bir şey olabilir. Soohan Grup'un Yöneticisi Ikyung Do'yu da araştır. Büyük ya da küçük fark etmez herhangi bir olayda bir bağlantım var mı yok mu kontrol et. Eğer onlarla uygunsuz bir şekilde ilişki kurduğumu bulursan, Yoonshin'e sonraki gün işe gelmesine gerek olmadığını söyle."
"Şimdilik anladım."
Görüşme sonlandıktan sonra Sehun penceresinden dışarı bakmaya devam etti. Sehun'un odası güney taraftaydı ve odasına bol bol güneş ışığı alıyordu. Koridorun karşısındaki Yoonshin'in ofisine pek fazla doğal ışık girmiyor gibi gözüküyordu, ışıklar açıktı ancak Sehun bile hâlâ çok loş gibi hissetti. Belki pencerenin yeri belli belirsizdi ama Sehun'un durduğu yerden Yoonshin'in masasında oturduğunu kolayca görebilirdi. Yoonshin de muhtemelen onu görebilirdi.
Düşüncelere dalmışken, Sehun bir müddet daha Yoonshin'i gözlemlemeye devam etti. Yoonshin'in söylediği o soğuk sözleri hatırladı. "Belki de siz tanıdığı en gerçekçi insandınız."
Dıştan bir iltifat gibi gelebilirdi ama aslında öyle değildi.
Bu açıkça, aşağılayıcı bir şekilde kınamaydı. Bu çok sevdiği ve çokça saygı duyduğu babasının Sehun'la uyuşmadığı anlamına geliyordu. Yoonshin, Sehun'u kabullenmişti ama aynı zamanda küçümsemişti.
"Kazancınızı ve kaybınızı hesaplamada çok becerikli olduğunuzu biliyorum."
Yoonshin, temposunu ayarlayabileceğini söylemişti ancak görünüşe bakılırsa Sehun'un önünde düşüncelerini saklamaya gerek duymuyor gibiydi.
"Bu salak nereden geldi böyle?" diye mırıldandı Sehun.
Sehun, Yoonshin'in ofisini düzenlemek için ceketini çıkardığını ve kollarını yukarı sıvadığını gördü. Yoonshin'in kemikli el bileği bir an için Sehun'un dikkatini çekti ama çok geçmeden Sehun'un gözleri, Yoonshin'in dik yan siluetine doğru çıktı.
Gözleri Yoonshin'in boynuna gidene dek durmadı ve dudaklarına, soluk yanaklarına ve burnuna varana dek yukarı çıktı. Sehun'un gözleri Yoonshin'in üstünde kaldığı an, rahatsızlıkla dudaklarını ısırdı. Yoonshin bakışlarını hissetmiş olmalı ki Sehun'a doğru döndüğü an göz göze geldiler.
Yoonshin kafasını eğdi, kafası allak bullak olmuştu ama yine de Sehun'a başıyla kibarca selam verdi. Sehun bunu gördüğü anda kumandanı aldı ve butona bastı. Panjurlar gürültüyle kapandı ve hem alanları hem de görüş hatları birbirinden ayrıldı. Yalnız kalan Sehun aniden sinirlendi ve elindeki kumandayı yere fırlattı.
TAK! Avuç içi büyüklüğündeki kumanda duvardan sekti ve ayaklarının dibine düştü.
Kumanda çoktan alabora olmuş bir gemi gibi ikiye parçalanmıştı.
"Kahretsin!" Sert eleştirilere alışıktı. Hatta bu eleştirilerin onun bugünkü pozisyonuna gelmesindeki teşvik edici şey olduğu söylenebilirdi. Küçümseyici yorumlar onun için hiçbir şeydi çünkü bir çoğunu görmezden gelebilirdi ve bazen durum bunu gerektirdiğinde onları kendi avantajına kullanabilirdi.
Ama garip bir nedenden ötürü Yoonshin'in bu yorumunu es geçemedi.
"Neden bu piçin sözleri beni kızdırıyor?"
Aşağıdaki parçalanmış kumandaya doğru baktı ve kızgınlıkla tekmeledi.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ç/N: ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO MORAL - [NOVEL TÜRKÇE ÇEVİRİ] bxb (BL)
General FictionNO MORAL - İLK TÜRKÇE HAYRAN ÇEVİRİSİDİR. Yoonshin, kamu yararı adına zayıf ve güçsüzleri savunan bir avukattır. Sehun, galip gelmek ve üstünlük sağlamak için el altından gizli yöntemler kullanır. Sonucunda ortak olarak çalışmaya başlarlar ama bir...