NO MORAL - [NOVEL TÜRKÇE ÇEVİRİ] bxb (BL)

Sorumluluk Alma (13)

Bölüm 13

"Ya buna uygun olmadığımı söylersem?" diye sordu Yoonshin.

"Yapamaz mısın?"

"Hayır, ama gelemez misiniz?"

Sehun dıştan masum bir soru gibi görünen bu isteği zerre kadar anlamamış gözüküyordu. Sehun'un bu testin bir parçası olmaması ve sadece test sonuçlarını teslim alacak olmasının en büyük sebebi, değersiz gördüğü bir şeyin üzerine değerli zamanını harcamak istememesiydi. Ayrıca bu deneyimli yeni çalışana biraz nefes alacak alan bırakmak gibi niyeti de vardı. 

Sehun "10 dakikalık aralıklarla bir programa göre çalışıyorum." diye yanıtladı.

"Biliyorum. Zamanınızın sadece birazına ihtiyacım var. Çok fazla meşgul etmeyeceğim."

"Korkusuz musun yoksa sadece arsız mı?"

"Ben sadece sizin bu şeyleri yapma tarzınızı anlamak istiyorum. Her zaman binada olsanız bile, o kadar meşgulsünüz ki sizinle bir kere karşılaşmak bile çok zor."

Sehun kaşlarını çattı. Sanki sağlam bir kalenin kapısına bakmaya çalışıyormuş gibi baktı ve soğukça sert bir cevap verdi. "Deli misin? Bu ne cesaret böyle?"

"Saygıda kusur edip sizi yargılamaya çalışmıyorum. Burada çalışabilmem için sizi ne cezbeder onu bilmek istiyorum. Beni umduğunuz sonuçları vermeyen biri olarak gördüğünüzü biliyorum ama burada kalmayı seçtiğim sürece, sizin altınızda çalışmam gerek ve ben gerçekten bunu güzelce yapmak istiyorum."

"Pişman olacaksın. Oldukça seçiciyim. Sana kolay kolay puan vermeyeceğim."

"Pişmanlık herkesin hissettiği bir şey." Yoonshin mental olarak yeterince hazırlandığını ima ediyordu. Bir kere adamın kendisi köşeye sıkışmak istiyordu o yüzden Sehun gibi doğuştan kaba birinin, birazcık eğlenceli boş vakit için genç avukatı reddedecek hali yoktu.

Gelgelelim Yoonshin'in tavrı onu sinirlendirip duruyordu. Diğer taraf onun önünde açıkça boyun eğen, yerlerde sürünendi. Ama her nasılsa Sehun garip bir şekilde hâlâ Yoonshin'den inatçılık ve dikbaşlılık seziyordu. Sehun, Yoonshin'in kendisini potansiyel olarak üzebileceğini hissediyordu.

Sehun dişlerini gıcırdattı ve dürtüsel olarak kolunu hareket ettirdi. Uzun parmakları bir pençe gibi Yoonshin'in kravatına dolandı. Sonra ipeksi kumaşı aniden çekti ve Yoonshin'in sıska üst bedeni, elinde olmadan Sehun'a doğru çekildi.

"Hıh...Efendim?" Yoonshin şaşkınlık içinde sordu.

Çoktan yeterince yakındılar ama görünüşe göre Sehun'a göre yeterince yakın değildi. Yoonshin'e doğru tehditkar şekilde baktı ve sonra eğilerek yüzlerini son derece yakınlaştırdı.

Yoonshin'i buz gibi yavaşça gözlemleyen dik bakışları, keskin ve savunmacıydı.

Belinden yukarıya yükselen gerginlik, Yoonshin'i afallatmıştı. Teni soluklaştı. "Siz aniden neden...yanlış bir şey mi yaptım?"

Dikkatli soruya rağmen Sehun cevaplamadı. Onun yerine parmağının hizasındaki sıkı düğümlü kravata doğru baktı ve aşağı çekti.

Yoonshin'in boynunu saran düğüm, tamamen çözülmüştü. Genç oğlanın derli toplu görünümü biraz dağılmış görünüyordu. Tatmin olmuş şekilde Sehun kravatı yere fırlattı.

Yoonshin sonunda Sehun'un cevabını duydu. "Senden neden bu kadar hoşlanmıyorum?"

Bu soruyu soran kişi Sehun olmasına rağmen, kendisinin de cevabı bilmediği aşikardı bu yüzden Yoonshin cevap vermedi.