Uyuşmazlık (16)

43 4 0
                                    

Bölüm 16

Yoonshin gözlerini bu keskin bakışlara kilitlemişken, aniden aklına tek bir olasılık geldi. 'Belki de geçmişte ne olduğunu hatırlıyordur?'

Aklına gelmişken, Yoonshin Sehun'un sadece unuttuğunu varsaymıştı ancak Sehun direkt olarak hiç hatırlamadığını söylememişti. 

İlk birkaç sene önce karşılaştıklarında, Yoonshin iki gözü iki çeşme ağlıyordu. Sehun sırtını kapıya dayayarak Yoonshin'in yanında oldukça uzun süre kalmıştı. Birbirlerinin isimlerini dahi bilmiyorlardı. Yaşça büyük adam muhtemelen cenaze kıyafetlerine bakarak Yoonshin'i babasının oğlu olduğunu sanmıştı ama Yoonshin o günden uzun süre sonra eski gazete makalelerini araştırırken diğerinin adının "Sehun Kang" olduğunu öğrenmişti. 

Afallamış halde olan Yoonshin, gergince yutkundu. Sonra bu garip havayı dağıtmak için aklına ne geldiyse söyledi. 

"E-efendim. Ben hukuk fakültesindeyken, işletme yönetimiyle ilgili sahte bir davaya hazırlanırken bir dava okumuştum. Bu bir tasarruf bankasının baş müdürünün mesleğini ihmal etmesiyle ilgiliydi. Bilirsiniz, beş sene önce epey kargaşaya sebep olmuştu... Herkes kesinlikle bu baş müdürün hapis cezasına çarptırılmasını bekliyordu ama siz nihayetinde cezayı şartlı tahliyeye indirmiştiniz."

Yoonshin aceleyle konuyu değiştirdi ve hemen sonra görünüşe göre Sehun, Yoonshin'in gözlerindeki su damlacıklarına olan ilgisini kaybetti ve birkaç adım geriye atarak masanın kenarına yaslandı. Sehun yavaşça kafasını salladı. Rahatlamış olan Yoonshin devam etti, "Her zaman merak ettim. Nasıl oldu da ülkeden kaçmış olan iş ortağını mahkemeye gelmesi için ikna ettiniz? İş ortağının asla bir tanık olarak gelmeyeceğini düşünen savcıları araştırdım ve buldum. Eğer ifade verecek olursa, kendi vahim muhasebe hatası gün ışığına çıkacak ve müdür yerine yargılanacaktı."

Sehun o zamana kadar sessizce dinlemişti ama aniden ifadesi sinsice değişmişti. 

Bu davayla ilgili anılar panorama gibi boylu boyuna uzanıverdi.

Olağanüstü etkili konuşma sanatı ve harika ikna edici yetenekleri için insanları zorlamak gerekiyordu. Asıl işe yarayan şey diğer tarafın zayıf noktasını elinde tutmaktı. Koruması gereken ne kadar çok şey varsa, o kadar güçlü demekti- diğer taraftan, bunlara sahip olmak genelde kişiyi daha zayıf kılardı. Mesela; aile, servet, itibar- bu şeyler haliyle sömürülecek yollar olarak yarar sağlardı.

Genç yaştan beri Sehun hiç bir aileye sahip olmamıştı. Eğer serveti ve itibarı olsa güzel olurdu diye düşündü ama bunun için o kadar da çaresiz değildi. Kaybedecek hiçbir şeyi yoktu, buraya kadar gelebilmesindeki sebep de buydu. Belki de zirveye çıkmak için hiçbir şeyi sevmemişti. Ama ne fark ederdi ki? İnsanlar yalnızca sonucu hatırlardı. 

"Senin gibi insanların hiç kullanmayacağı türden bir yöntemle." diye cevapladı Sehun.

Ve bu eğer Yoonshin, Sehun'un altında çalışmaya devam edecekse öğrenmesi zorunlu bir yöntemdi. Ama Sehun bu kadarını söylemeye gerek duymadı.

Yoonshin "Ona para mı teklif ettiniz? Bu en kolay yöntem gibi görünüyor." diye sordu.

Sehun diğerinin sorusunu yanıtlamadan hayal gücüne bıraktı. Yoonshin, Sehun'un vicdan azabı çekmeyen yüzünü gözlemlerken, şüphelerinin doğrulandığını hissetti. Yoonshin acı acı "Demek teklif ettiniz. Tahmin ettiğim gibi, burada oldukça kötü şeyler yapıyorsunuz."

"Burada para için çalışıyoruz. Durum ne olursa olsun, sonuç olarak iş ortağını mahkemeye sürükledim."

"Ama bu yine de bir avukat olarak yapmamanız gereken bir şey. Bundan dolayı ortak, baş müdürün suçlarından dolayı da yargılandı ve hapse gönderildi. Ya bu insanın hayatı? Bence, en azından onu mahkemenin karşısında çıkarmak istiyorsanız daha insaflı bir yöntem kullanmalıydınız."

"Muhtemelen suçlarına göre adil, hak ettiği cezayı aldı. Ve ne olursa olsun, ben müvekkilimi kurtardım." 

"Hayır, doğru hatırlıyorsam eğer, ortak alması gereken cezanın, inadına iki katını aldı. Bu şekilde bittiğini siz de biliyorsunuz. Kafanızda bu şekilde canlandırdınız ve onun iyi bir yedek oyuncu olduğuna karar verdiniz. Ayrıca iş ortağı bazı kanuna aykırı suçlar işledi, bu yüzden o iyi bir kalkandı."

"Bu, bu kadar acınacak bir şey mi? Bir kahraman edasıyla araya girip onu savunmalıydın."

"O zamanlar hukuk fakültesindeydim-"

Yoonshin ile oldukça sert şekilde tartışan Sehun, çalışanın sözünü aniden kesti. "Dur. Böyle olacağını biliyordum. Seni işe almaya bu yüzden bu kadar karşıydım. Senin gibi çocuklardan hoşlanmıyorum."

"..."

"Ben gidiyorum, Dördüncü Yıl. Her şeyini vererek çalışmaya devam et."

"Avukat Kang?"

Geldiği gibi aynen döndü ve cevap vermeden gitti. Her zamanki gibi keyfi hareket eden Sehun'un çalkantılı kibri ona tam uyuyordu, özellikle de hayatında sanki hiçbir engel yokmuş gibi. Sehun, Yoonshin'in odasından hiç tereddüt etmeden çıktı. Sonra kendi ofisine gitti, ışıkları yaktı, fişek gibi aradığı şeyi buldu ve Yoonshin'in görüş hattından tamamen çıktı. Holün diğer tarafında anlık ışık varlığını bir kez daha gizledi ve Sehun görüş açısından çıktığı gibi Yoonshin, sonunda  koltuğuna rahatlıkla oturabildi. 

Getirdiği kahve çoktan soğumuştu ve pis akıntı zemini lekeli bir karmaşaya bırakmıştı. 

Bir iç çekiş Yoonshin'in kırmızı dudaklarının arasından kaçtı. Sebepsiz yere, Sehun'un dokunduğu alt dudağına hafifçe dokundu ve garip hissettiğinden dolayı ellerini geri çekti. Konuyu, yükselen garip atmosfer sebebiyle utanmaya başladığından değiştirmişti ama bu gibi durumlarda sakardı ve kendine hakim olamıyordu. Bu sebeple, Sehun'un keyfini mahvetmiş gibi hissetti.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ç/N: ♥



NO MORAL - [NOVEL TÜRKÇE ÇEVİRİ] bxb (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin