Herkesin vardır sakinleşmek için yamacına gittiği bir şey. Bazen bir insan bazen bir eşya bazen de bir manzarada gizlidir sakinleştirici huzur.
Ondan olacak ki genç kız oturduğu yerden izliyordu denizin mavi sularını. Arkasına baktığında genç oğlanın daha oturmadığını gördü.
"Otur Royel" demesiyle genç oğlan bir adım geride kızın arkasına oturdu.
"Royel" Genç oğlan geçiktirmeden cevap verdi.
"Buyrun prenses." Kız hafifce ardına dönüp ona gülümsedi.
"Senin için hiçbir zaman Liya olamayacağım galiba" dedi hafifca gülerek.
Prenses ardındaki kendisinin en yakın hizmetçisi olan çocuğa defalarca sevdasını dillendirsede genç çocuk kabul etmemişti.
"Bir zamanlar kendimi çok güçlü sanırdım ta ki sevdan ruhumu sarana kadar " yine ses yoktu genç kız usulca devam etti.
"Sürekli anlatıpta seni yormamı maruz gör" genc oğlan hızla araya girdi.
"Haddim değildir." Prenses gözlerini dalgalardan çekmedi.
"Olsun sen yinede sineye çek birazda bencilliğimi" arkasına dönüp gözleri önünde birleştirdiği ellerinde olan oğlana baktı.
"Belki kalbim bana kaymaya meyillenir bir umut ya unutmayasın diye hatırlatırım." Bakışlarını tekrardan denize çevirdiğinde genç oğlanın sakin sesi kulaklarına işledi.
"Gönlünüz rahat olsun hayatım size adanmıştır." Genç kız bunun bir aşk itirafı olmadığı biliyordu ama yinede kalbine gelen ılık esintiyi kabul etti.
"Ah Royel tek cümlenle önünde diz çökecek bir prenses varken bu kadar asil olman genç yüreğimi büyülüyor" prenses bilmesede hizmetcisi onun söylediklerini zihninde tekrarladı prensesin sevgisine inanıyordu çünkü herkesin hor gördüğü birini asil görecek kadar bu sevdanın talibiydi prenses.
Gün batımıyla birlikte genç kız ayaklandı. Siyah elbisesini düzeltip hareketlenecektiki Royel önüne eğilip elbisenin kum olan yerlerini temizledi. Eğildiği yerden doğrulmadan konuştu.
"Prenses Royel'e sözleriyle seref vermiştir" deyip genç kızın bir adım arkasına geçti.
Ağır adımlarla saraya ulaştıklarında baş görevli nazikçe onu durdurdu.
"5.Prenses kral sizleri huzuruna bekler" Prenses ardındaki esmer oglana ufak bi bakış atsana da görevli nin araya girmesiyle durdu.
"Kral Hazretleri tek gelsin dedi efendim." Liya bunun altından kötü bir şey çıkcağını bilsede duruşundan taviz vermedi Royel'i geride bırakıp huzura çıkmak için adımlarını koridorun sonuna yönlendirdi.
Büyük kapıdan içeri girdiğinde tüm ailenin burda olduğunu gördü. Prens ve prensesler karşılıklı dizilmişlerdi. Liya bir kaç adım daha atıp zarifçe Kral ve Kraliçeyi selamladı. Kral babasını tepkisizce dururken Kraliçe genç kıza tiksintiyle bakıyordu. Yıllar önce kocasının anlık gafletinin bu kadar başına bela olacağını bilmiyordu. Kral onu kuçağında saraya getirdiği gün nefesini kesmeliydi.
"Beni arzu etmişsiniz efendim." Dediğinde bakışları Kral'daydı kızın. Sözü kraliçe aldı. Keskin bakışlarını kıza çevirdi.
"5.Prenses Liya'nın kraliyetin doğusundaki bir yerleşim yerine idari yönetim olarak gönderilmesine karar verilmiştir." Genç kiz duyduklarıyla anlık şoka girsede bunu Kraliçe den bekliyordu aslında kendisini zehirli bir ok gibi gören kadın ondan elbette bir gün kurtulacaktı. Gözleri babasına gitsede sert bakışlarından başka bir şey göremedi. Diğer prens ve prenseslere bakmak istemiyordu zira Liya onlar için lanetli olandı.
"Kraliçe nasıl uygun görürse uymak bana düşer" karşılık verecek gücü yoktu bir anda sessizce öldürebilirdi.
"Kral'ın izni olursa gitmeden önce ilk ve son isteğimi söylemek isterim" Kral devam et anlamında elini kaldırdı.
"Hizmetçim Royel'i de yanımda götürmek isterim." Hafif gülüşme seslerini duysada aldırmadı daha önce kraliyetten hiçbir şey istememişti ama Royel'i geride bırakamazdı.
Kral bu isteği basit bulmuş olacakki çok düşünmedi bile.
"Royel bundan sonra sadece senindir dilediğini yapabilirsin yarın şafakla birlikte sarayı terk etmiş olacaksın " Genç kız konuşmanın başında sevinsede gönlünde genişce sevdiği babasının kendisinden böyle vazgeçmesine kırılmıştı. Saygıyla eğilip geniş kapıdan çıktı. İçindeki kırgınlığa rağmen dik omuzları ve kararlı adımlarıyla koridorda ilerledi.
Bu bir görevlendirmede olsa genç kiz sürgün edildiğinin farkındaydı o yüzden giderken sadece bir kaç eşyasını almasına izin verilecek onun dışında uğurlama hediyesi bile çok görülecekti.
Odasının önüne geldiğinde kapısında karşısındaki duvara keskin gözlerle bakan genci gördü oysa o bakışlar daha kendisine doğru düzgün değmemişti bile.Kıskanılası duvarlar diye düşündü.
"O duvarı götüremeyiz Royel" diyen Prenses'le genç oğlanın bakışları yeri buldu. Bir adım geri çekilip konuştu.
"Bir yere mi gidiyorsunuz Prenses?"
Sesi her zaman kendinden emin çıkardı Royel'in. Diğer hizmetlilerden farklı olarak kendine has bir havası vardı. İyi bir fizige sahipti geniş omuzlarıyla Liya'nın ardında yıkılmaz bir duvar gibiydi çogu zaman. Hafif uzun tuttuğu saçları normalde hizmetlilere izin verilmesede Liya'nın izni sayesinde yüzünü gölgelendiriyordu. Genç kız ruhunu zihnini süsleyen gence cevap verdi.
"Gidiyoruz Royel." Odasına girmeden önce dudaklarını oğlanın kulaklarına yanaştırdı. Royel duruşunu hiç bozmadan Prenses'in yumuşak sesini bekledi.
"Ve Royel sen bu Prenses'in ilk ve son isteği oldun" Yavaşca çekilip kapısını açtı.
"Şafağa hazır ol" deyip kapıyı kapattı. Hüküm üstünlügü kendindede olsa genç kız az önce heyecandan ölecek gibi olmustu. Aslında Royel'de rahatsız olduğuna dair bir kıpırtı görse bu hareketlere itiraflara son verirdi. Haksızda sayılmazdı genç kız. Prensesin içeriye girmesiyle Royel içinde tuttuğu nefesi bıraktı. Aşırı ritmik bir ses duyuyordu ve bunun kendi kalbi olma olasılığı onu ürkütüyordu.
🍁Furkan Olgaç / Benim iklimim incitmez seni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Royel Mahkumu
Romance( Tamamlandı.) Titreyen sesiyle konustu. "Ve ben ruhum seninle dolup taştığından beri amansızca gözlerinde karşılık bulmayı bekleyenim"