B8🍁

10 6 0
                                    

Zaman algısı dediğimiz şey yanıltıcı olabilir.Kimi ne göre belirli bir zaman dilimi aşırı uzun ve sancılı gecerken kimi ne göre ise bir çırpıda geçip gitmişte olabilir  bu tamamen o zaman diliminin sizin icin ne ifade etriğiyle alakalı bir durumdur.

Royel'in gidişin üzerinden iki gün geçmişte ve bu sürec Liya için sancılı bir durumdu. Sevdiğiniz kişiden uzak kalmak sizi mutsuzluğa doğru iteklermiş Liya bunu deneyimliyordu. Önündeki gülleri parmak uçlarıyla okşarken hissettiği yalnızlığı bastırmaya çalışıyordu. Kapısınin çalmasıyla oturduğu yerden dogruldu.

"Girebilirsin" demesiyle içeriye genç hizmetçi girip Prenses'i selamladı.

"Efendim az önce size saraydan bir ulak geldi" diyerek elindeki kağıdı Liya'ya uzattı. İşte bu beklenmedikti. Sarayla bir daha irtibatı olacağını düşünmemişti.

  Elindeki kağıdı tedirginlikle tutarken  hizmetçiye çıkabileceğini söyledi. Odanın kapısının kapanmasıyla yatağının ucuna oturup bükülü kağıdı açtı.

'5.Prenses Liya'ya

Kraliyet mektup size ulaştıktan üç gün sonra yapılacak  olan 4.Prens'in düğününde bulunmanız gerektiğini emreder. Gelmemeniz gibi bir durum söz konusu olmamakla birlikte bunu geçici bir davet olduğumu bilmeniz ve ona göre hareket etmeniz bekleniyor.

Saygılarımla Saray hizmetkarlarından   Oliar.'

Kağıdı kenara bırakırken karmaşık bir ruh hali içerisindeydi. Üstüne basa basa geri gönderileceği söyleniyordu. Prenses her seyin farkindaydı. İnsanlar yargılamasın diye onu davet ediyorlardı. Yoksa kimsenin Prenses'in  varlığını umursadığı yoktu.

  Şimdi yola çıkmazsa düğüne yetisemezdi. Hızlıca lazım olan eşyalarını büyük bez bir çantaya doldurdu. Royel'siz saraya gitmek istemiyordu ama yapacak bir şey yoktu.

***

Liya yanındaki iki askerle sarayın avlusuna girmişti. Çok az mola vererek yolculuğu tamamladığından kendini yorgunluk sularında boğuluyormuş gibi hissediyordu. Evden ayrılmadan önce hizmelilere söylemişti. Royel döner dönmez yanına gelmeliydi. Royel şimdiye saraya doğru yola çıkmış olmalıydı yolları daha iyi bildiği için yarın akşam olacak düğünde Prenses'in yanında olabilecekti.

  Atından inip ağır adımlarla kendisine açılan kapıdan içeri girdi. Kasvetli havayı etrafında hissederken o dağın başındaki huzurunu şimdiden arar olmuştu.

Koridorun başında onu karşılayan ellilerinin sonunda olan Oliar'dı.

"Hoşgeldiniz Prenses Liya. Sizi görmeyeli hayli zaman oldu. Sağlığınız yerindedir umarım." Diyerek saygıyla eğildi.

"Teşekkürler efendi Oliar. İyiyim ama çok yorgunum odam hala aynı duruyorsa biraz dinlenmek isterim." Oliar olumsuz anlamda başını salladı.

  "Beni takip edin lütfen" demesiyle koridorda ilerlemeye başladılar. Liya düğüne kadar kraliyetten kimseyle karşılaşmak istemiyordu.

   Girdikleri son koridoru Liya tanıyordu. Burası uzaktan gelen misafirler için yapılmış odaların olduğu koridordu. Usulca yutkundu  insan az da olsa büyüdüğü evde izi olsun hatırı olsun istiyordu ama bu sadece bir kişinin istemesiyle olacak sey değilmişki Liya kendisine gösterilen küçük misafir odasına girdi.

"Siz dinlenmenize bakın yemek saati görüşürüz Prenses" Oliar çıktıktan sonra Liya usulca yatağa uzandı. Acaba Royel yetişebilecek miydi? Saray sınırları içerisinde kendisini asla güvende hissetmiyordu. Çünkü sizin iyi  bir insan olmanız sizden nefret edenlerin arasında hiçbir işe yaramazdı.

  Gözleri ağır ağır kapanırken odasının kapısı çaldı. Gözlerine ulaşan şaşkınlıkla doğrulup konuştu.

"Gel" demesiyle odaya 4. Prens girmişti. Uzun boyu ve yapılı vücüduyla odayı bir anda dahada küçültmüştü 4.Prens.

   Liya ona hafif bir özlemle baktı. Sarayla ilgili iyi hatırladığı ne varsa hepsi karşısındaki adamda gizliydi çünkü. 4. Prens yapı gereği soğuk bir adamdı ama Liya saraya geldiğinden beri ona en şefkatle yaklaşan çocukken onunla oyunlar oynayan tek aile üyesiydi büyüdükçe abisini daha az görür olsada bakışlarındaki sefkati biliyordu çoğu  zaman onu savunurdu  diğerlerine karşı o yuzden saraydan gönderildiği gün abisi orda yoktu.  Tüm bunlar  yüzünden Kraliçeden ağır ithamlar ve cezalar alsada Liya'yı diğerleri gibi asla hor görmemişti çünkü ona göre masum bakışli kızın  hiçbir suçu yoktu babasının günah keçisi olmamalıydı.

      Liya dolan gözlerini gizlemeye çalıştı. Saraydan giderken en çokta 4. Prens veda etmeye gelmedi diye kırılmıştı. Biliyordu ki Kraliçe bir sekilde engel olmuştu ama insan umuyordu.

Saygıyla abisini selamdı.

"Düğünüzü kutlarım  umarım hep mutlu olursunuz." Doğrulken gülümseyerek kurmuştu sözlerini.

Ama abisinin yüzü gülmüyordu.

"Neden geldin Liya?" Demesiyle Liya'nın kaburga kemikleri bir anda göğsünü zorladı. Dolu gözlerle abisine bakmaya başladı.

"Burda olmaman gerekiyor."

🍁Gökhan Türkmen / İhtimaller Perisi.

Royel MahkumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin