B10🍁

10 6 1
                                    

Prenses ve Royel 17 yaşındayken;

Royel tam önündeki yemeğe başlıyordu ki kapısının çalmasıyla duraksadı. Normalde hizmetçiler geniş odalarda bir arada uyurlardı ama Royel, Prenses'in  başhizmetcisi olduğu için küçükte olsa bu odada kalıyordu ve bundan gayette memnundu.

Kapısı ikinci defa çalınca kendine gelip seslendi.

"Gel" demesiyle elinde tahta bir tepsiyle içeriye giren Liya gözüktü. Royel bu beklenmedik davranışla birlikte şaşkınlığı  geri plana atıp hızlıca doğruldu. Prenses ona sadece gülümseyip alçak masanın karşı tarafına yere oturdu.

"Lütfen otur Royel" demesiyle genç çocuk ikiletmeden oturdu. Liya çekingem bir tavırla söze girdi.

"Kim olursam olayım seni bu sekilde rahatsız etmem uygun olmadı biliyorum ama odamda tek başıma yemek yemek  bir an beni çok incitti." Önündeki tepsiyi işaret edip konuştu.

"Bugünlük sana eşlik etmemin bir sakıncası var mı acaba?" Dediğinde Royel hızla başını salladı.

"Royel memnuniyet duyar efendim." Dedi Prenses'e bakmadan. Kraliyetin aile durumları çözmüştü artık ve Liya'nın kırgınlıgı canını sıkıyordu.

Prenses'i rahat ettirmek adına yemeğinden bir kaşık alıp Liya'nın tabağına bıraktı. Genç kız kendisini iyi hissettirmek adına yapılan bu davranışa dolu gözlerle gülümsedi.

"Royel'in küçük odası ilk defa bu kadar güzelleşip ferahladı" diyen Royel'e  utanarak baktığında genç çocugunda kendinden bir farkı olmadığı gördü.

"Prenses'te ilk defa böyle şerefli biriyle yemek yiyor " dediğinde aslında ikisininde kalbinde sıkı düğümler atılmaya  devam ediyordu.

Günümüz;

Kraliçe oğlunun hareketlerindeki huzursuzluğu fark edince taşları yerine koyması zor olmamıştı. Liya bu saraydan gidemezdi. Düğüne katılacak ve ondan sonrada ortadan kaldırılacaktı. Bu kara lekeyi daha fazla büyütemezdi.

   Başka bir kadının kızı onun  kraliyetine ait olamazdı. Liya'yı omuzlarında tutup sertçe kendine çevirmeye yeltensede atından hızla inen Royel Liya'yı arkasına alarak bir iki adım geri çıkmıştı. Bu hareketi üzerine nöbetçilerin kılıçları Royel'e  döndü.

  "Aradan çekil!"  Kraliçenin emri geniş bahçede yayılırken Royel yerinden santimlik bile oynamadı. Liya korkudan titreyen bedenini sakin tutmaya çalısıyordu endişesini belli ederse Royel'in dikkati dağılabilirdi.

"Sen kimsin de benim emirlerimi dinlemiyorsun" diyen Kraliçe'ye sertçe baktı Royel.

"Ben sadece 5. Prenses Liya'dan emir alırım." Demesiyle Kraliçe'nin dudakları hafifce kıvrıldı.

"İyi bir köpek beslemiş ha Prenses Liya" sondaki kelimeleri söylerkenki iğrentisi açıkça seçiliyordu.

"İzin verin gidelim bundan sonra saraya dahi adim atmam"  Liya olacaklardan korksada direkt Kraliçe'nin gözlerinin içine bakarak konuşmuştu.

İşte Kraliçe bunu sevmiyordu. Her şeye rağmen hala o dik başınınve keskin gözlerini inatla sabit tutuyordu.

"Nobetçiler!" Demesiyle Royel'in  onlardan önce Liya'yı önüne alıp boğazına bıçağı dayaması bir oldu. Kimse böyle bir hamle beklemiyor olacakki şok içinde ona bakıyorlardı.

  Royel sadece Prenses'in duyacağı şekilde fısıldadı.

"Korkmayın ve bana güvenin lütfen." Bu sözler Liya'ya yeterdi.

"İkimizde ona bir  şey yapmayacağını biliyoruz" dediğinde bu sefer hafifce gülen Royel oldu.

"Biz başhizmetçiler yetiştirilirken bir yemin ederiz. Hizmet ettiğimiz Prens ya da Prenses için ölür ve öldürürüz o yüzden Prenses'in sizin elinizde ölmesine izin vermektense bu utanç yerine onun için onun canını alırım" derken bıçağı Liya'nın boğazına biraz daha dayadı. Liya'dan gelen kısık inleme canınj yaksada devam etti.

"Düğünden önce Kraliyet'in böyle bir haberle sarsılmasını istemezsiniz değil mi?" Kraliçenin karasız bakışları altında bıçağı biraz daha dayadı. İnce bir kan sızdığı görebiliyordu. Liya ne kadar Royel'in ne yapmaya çalıştığını anlasada  gözyaşlarının Royel'in bıçak tutan eline düşmesine izin verdi.

  "Bırakın gitsinler!" Bu ses arkadan ağır adımlarla gelen Kral'a aitti. Kraliçe endiseye kapılsada soğuk kanlılıkla Kral'a döndü.

"Kral-" sözünün Kral'ın tok sesi kesti.

"Ne zaman böyle küçük oyunlardan vazgececeksin!?" Ortama giren sessizlik insanın içini ürpertiyordu.

"Efendinide al gidin burdan" diyen Kral'ın bakışları kızındada olsa sözleri Royel'eydi. Royel sakince bıçagı çekip yerine yerlestirirken hala babasına bakan Liya'yı sakince kolunda tutup atına bindirdi. Gözleri boynuna kayarken içinin sızladığını hissediyordu.

Kendiside Prenses'in arkasina yerleşti. Liya hayatında ilk defa babasının varlığını hissettiğinden olacak gögsüne bir ağırlık çökmüştü. Babasını asla affedemezdi. Senelerdir Liya'ya kör ve sağırdı bu adam. Yinede bu iyiliğin altında ezilmemek adına atın üzerinden başını olabildiğince eğip Kral'ı selamladı.

  Bakışları hafifçe Royel'e kayınca Royel atını çevirip bir daha gelmeyeceklerine emin olduğu saraydan uzaklaşmaya başladı.

Gecenin ılık esintisi yüzünü okşarken Liya başını sakince Royel'in gögsüne yasladı v gözyaşlarının özgür olmasına izin verdi.

  Artık kalıcı bir vedaydı bu biliyordu ama içinde huzuruda tadıyordu. Bazı vedalar acı olsada gereklidir ve ondandır bazı gidişlerdeki mutluluk.

🍁Sezen Aksu / Geçer.

Royel MahkumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin