İnsanların sana değer verdiğini bilsen bile kendinin değersiz olduğuna inanmanın çaresi nedir??
Bunun bir çaresi varsa Royel bulmak istiyordu. Prenses'in sevgisi kendisine ağır geliyordu. Hak etmediğine inanıyordu.
Royel kimdi ki Liya ona böyle tutulmuştu?
Royel kimdi ki Liya'nın gözlerinde kaybolmak isteyebilecekti?
Bundan dolayıdır ki dün Royel utançtan dolayı gözlerini çevirmiş ikili sessizce işlerine devam edip ruhlarını doyuran sözcüklere kilit vurmuşlardı.
Şimdi ise Prenses sadece Royel'le birlikte aşağıda kalan yerleşim yerine gidiyordu. Başka kimseye gerek yoktu bunun sebebi Royel'in Prenses Liya için her anlamda özel yetiştirilmiş olmasıydı.
Royel basit bir hizmetçi değildi. Başta Prenses'in gönlüne taht kurmak gibi önemli meziyetleri vardı.
Atlara binmeden sabahın erken saatlerinde yola koyulmuşlardı. Şimdi ise Prenses önde Royel ise bir adım gerisinde yürüyordu. Prenses sabahtan beri onun bu mesafeyi kapatmasını bekliyordu ama Royel her zamanki Royel'di.
Aniden adımlarını kesince dalgın bir şekilde yürüyen genç bunu Prenses'i bir iki adım geçince fark etti.
Adımları aniden kesilip bakışları Prenses'i buldu.
"Fark edemedim efendim." Dediğinde sözcükler ağzından mahçupça çıkıyordu.
"Biraz da böyle yürüyelim" dedi Prenses. Sonrasındada Royel'e başıyla önden gitmesini işaret etti. Genç oğlan her zamanki gibi dik yürüyüşüyle önden gitmeye başladı arada göz ucuyla arkasını kontrol ediyordu.
Dün kendini fazla açtığını düşünüyor olacak ki bugün her zamankinden daha utangaçtı Prenses'e karşı.
Prenses bu tuhaflıktan hoşlanmamıştı. Bu utangaç havayı kırmak istedi.Aşık olduğu adamın geniş omuzlarını izlerken söze girdi.
"Çiçekli bir bahar mı yoksa karla kaplı bir kış mı?" Yarım bi nefes aldı.
"Sence hangisi daha rahat ettirir insana Royel?" Dediğinde genç adam yürümeye devam ederken konuştu.
"Çicekli bir bahar." Dediğinde Prenses usulca gülümsedi. Adımlarını durdurup başını gökyüzüne çevirdi.
Adım seslerinin azalmasıyla Royel'de durmuştu ama arkasını dönmedi.
"Bazı insanlar vardır Royel kışa öyle düşkünlerdir ki baharın çiçeklerindense kışın karına kucak açarlar " gözlerini kapatıp derin bi nefes aldı Liya.
"Çünkü her zorluk güzelliğiyle birlikte gelir." Dedikten sonra adımlamaya devam etti.
Royel mevzunun sadece mevsimler olmadığını biliyordu.
İkili küçük şehre girdiklerinde halk çoktan güne başlamıştı. Prenses Liya bugün her zamankinden daha sade giyinmiş saçlarını hafifçe örmüştü. Dikkat çekmeden halkı gözlemek istiyordu.
"Yanımda yürür müsün Royel?" Dediğinde genç oğlan aradaki mesafeyi hızlıca kapatıp Liya'nın yanına geçti.
Onları dışardan görenler için ne hoş bir manzaraydı. Prenses yanındaki gencin yüzünü seyre dalmamak için büyük çaba veriyordu.
İçinde devletler kurulup devletler yıkılıyordu. Bu duygularda yalnız değildi Royel'de kalabalık yerlerden geçerken ister istemez Prenses'e değen omzu ve kolu yüzünden kendiyle savaş halindeydi.
Biri aşkını tek taraflı sanarken diğeri kendini o aşka bir türlü layık göremiyordu. Oysa bazı sular içinde kapılıp gitmeyi hak ederdi.
Prenses önce değişik parçaların bir araya getirip dikilen torbayı satın almış şimdi ise bir tezgahta satıcı olan orta yaşlı olan adamla sohbet ediyordu.
Royel'de ortamda dikkat çekmemek için seçtiği elmaları torbaya atıyordu.
"Benim elmalarım en iyisidir kızım" Liya elmaları gerçekten güzel gözüken adama genişçe gülümsedi.
"Öyle gozüküyor gerçekten" bir kaç tane daha elma alıp torbaya yerleştirdi.
Torbayı adama uzatıp kendince hesaplamasını beklediler. Adam elmaları saydıktan sonra Royel ödemeyi yapmıştı.
"Siz buralarda yeni misiniz?" Dediğinde Royel gergince bir adım öne çıktı.
"Rahatsızlık duymayın sizi buralarda ilk defa görüyorum" bakışları Liya'ya döndü.
"Zira bu gülüşü daha önce görmüş olsam unutmazdım Hanımefendi." Liya usulca başıyla ona teşekkür etti.
Ikilinin ortasına keskin bir ses düştü.
"Burası bizim duraklama yerimiz oldu eşimle beraber yolculuk yapıyoruz." Diyen Royel'i adam anlayışla onaylarken Prenses Liya onun eşim dediği yerde takılı kalmıştı.
Bu genç kalbine zarardı.Bilseydi Prenses'i böyle etlikelediğini yinede böyle içten söyler miydi o kelimeleri.
Hızlıca üstündeki şaşkınlığı atıp Royel'e birlikte biraz daha gezdikten sonra eve doğru yola koyuldular hava kararmıştı ve ikiside çok yorulmuştu.
Elma aldıktan sonra hiç konuşmamışlardı. Sessizce yürüyorlardı. İkiside kendi düşüncelerine dalmıştı.
Prenses bir sorun görememişti yerleşim yerinde.Eve dönünce askerlerin başındaki komutana söyleyip yerleşim yerindeki askerlerin başıyla konuşmak için ona çağrıda bulanacaktı.
Buraya sürülmüştü ama adapte olup bir amaç yüklenmeliydi omuzlarına.
Amaçsız hayat susuz bir nehir gibi değil midir?
Yürümek sabah bahar serinliğiyle hoş olsada şimdi hiç iyi hissettirmiyordu. Prenses daha fazla dayanamadan toprak yolun kenarında bulunan çimenlerin üzerine oturdu. Ev yukarda olduğu için gidilen yollarda yüksekti yerleşim yerini şimdi net görebiliyordu.
"Sende oturmalısın Royel" dediğinde genç oğlan kendini önündeki çimenlere bıraktı. Bir dizini toplarken diğer bacağını uzattı.
Dalgınlıkla yaptığı hareketi görüp toparlanacakken Prenses'in kahkasıyla durup bakışlarını ona çevirdi."Bozma oturuşunu" gülüşlerinin arasından zor çıkarmıştı bu cümleyi dudaklarından Prenses Liya.
Bir insan bir gülüşte takılı kalır mıydı?
Kalırmış. Elinden gelse ömür boyu seyrede dalarmış. Royel , Prenses'ten cekemiyordu gözlerini genç kızın gülüşleri dinerken hızlıca önüne döndü.
Liya ona sessizce baktı. Ruhunun derinliklerinde bir ömür seyre dalsada görünürde anlık bir bakıştı bu.
İki gencin bakışları parlak dolunaya dönerken ikiside ayın ışıltısından daha güzelinin yamacında oturduğunu hissediyor gibiydi.
🍁Rei / Yerçekimli Karanfil.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Royel Mahkumu
Romance( Tamamlandı.) Titreyen sesiyle konustu. "Ve ben ruhum seninle dolup taştığından beri amansızca gözlerinde karşılık bulmayı bekleyenim"