B3🍁

8 6 2
                                    

Bazı insanlar size yağmurdan sonraki toprak kokusu, baharda açan renkli çicekler kıyıya usulca vuran dalgalar gibi hissettirir bu duygu huzurdur.

  Bazı insanlar size huzur diye verilir.

Prenses  bundandır ki yemeğin başındar beri gözlerini Royel'den çekmekte zorlanıyordu.

  Hem Royel'e rahatsızlık vermemek için hemde sabahtan beri hayli sıkkın olan canı yüzünden oturduğu yerden doğruldu. Onunla birlikte ayaklananları hızlıca durdurdu.

"Devam edin lütfen " dediğinde samimi bir sekilde gülümsediler.  Royel'in hala ayaklanmaya çalıştığını görünce kapıdan çıkmadan onu durdurdu Prenses Liya.

"Sende baş hizmetçi Royel." İkiletmeden geri yerine oturdu genç oglan.

"Bu arada artık  kraliyetin buraya pek müdahalesi olmaz sizde görüyorsunuz ki bu bi nevi benim için sürgündü eger aranızda  burda kalmak istemeyip saraya dönmek isteyen olursa çekinmesin. "Gözleri hepsinin üstünde gezdi.

Yemekte Royel'in saçına kayan bakışları görmüştü. Konuya açıklık getirmek istedi.

"Bu günden sonra dileyen saçlarını uzatabilir danışmak istediğiniz başka bir konu olursa çekinmeden bana gelebilirsiniz" dedikten sonra şaşkın bakışlar eşliğinde odadan çıktı.

    Kendi odasına geçerken gün boyu dik tuttuğu omuzlarını düşürdü. Güzelce düzellenmiş sade odaya girince içinde bulunduğu boşluğu daha net hissetti. Bir veda çok görülmüştü.

Gidecek olsa bile bir hoşçakal kimi aşağıya çekerdi ki sonsuz değildi hiçbir sey,  o yüzden vedalar zaman varsa çok görülmemeliydi.

  Zamansız olanlara tek kelime diyecek  gücü yoktu zaten. Üzerindeki ağır elbiseden kurtulup daha rahat bir gece giysisi giydi uzun beyaz elbise onu hafifletmisti saçlarını açıp rahatlattı sonrasında  ise gevşekce örüp kırmızı bir kumaş parcasiyla bağladı. Odanın bir köşesine konulmuş yerden biraz yüksek olan masanın yanına gelip yere çöktü.

   Gül suyundan sabun yapmak istediği için masaya bırakılan  güllerin  yapraklarını dallardan ayırmaya başladı.  Aglamamak için kendiyle savaş halindeydi saray aile gibi hissettirmemisti hiçbir zaman yinede sessizde olsa eksikte olsa aralarındaydı.

   En suçsuzken nasıl en suçlu olup yabancı biri gibi duruyordu yanlarında. Gülleri ayıklayan ellerine gözyaşları düşünce fark ettiğini ağladığı. Kendini toparlamak adına bakışlarını ahşap tavana çevirdi. Kapısının usulca çalmasıyla konuştu.

"Şuan uygun değilim önemli değilse sabah gorüşelim" bu haliyle kimseyi kabul edemezdi.

"Benim" diyen sesle saniyelik durdu Prenses.

"Royal efendim" dedi genç çocuk  Prenses'e iyice belirtmek ister gibi. Gözyaşlarını gelişi güzel kurulayıp genci içeri çağırdı.

"Öyleyse girebilirsin Royel"  onun karşısından rahat olmakta sıkıntı görmüyordu çünkü O Royel'di.

  İçinde büyüttüğü her duygunun sahibinden  neyi saklayabilirdi ki?

Royel masaya yaklaşırken her zamankinin aksine kendisine bakmayan Prenses'le anlık afallasada titreyen elleriyle önündeki işi yapması dikkatinden kaçmamıştı. Prenses'in durgun hali canını sıkıyordu.

"İzninizle" dediğinde Liya kısa bir bas hareketiyle onu onaylamıştı. Genç oğlan Prenses'in karşısına oturdu. Royel'e neden geldiğini sormuyordu. Çünkü gelse yeterdi Liya için dönüşleri adımları ona çıksa yeterdi o yüzden sorgulamadı bu saatte neden geldigini.

"İyi misiniz?" Diye soran Royel'de  güllerle ugraşmaya başlamıştı.

"İyiyim" derken bile kısık çıkan sesine dikkat etmedi genç prenses.

"Anlatmak isterseniz  Royel memnuniyetle dinler" kendinden hiç ben diye bahsetmiyordu üçüncü bir kişi olarak söz edip duruyordu her daim. Kendini o kadarına layık bulmuyordu.

Ama Liya bilse bunu anlatırdı genç oğlana içinde kendinden çok onu barındırdığını her sözüyle  kalbinin çevresinin yandığını.

"Sahi Royel uzun sürsede dinler misin?" O bakmasada Royel ona baktı.

"Dinlerim."

"Kanatlarım incindi Royel" derken gözünden bir damla yaş düştü.

"Aslında hep öyleymişte ben uçana kadar fark edememişim."  Kalbi ağrıyordu.

"Ağlamayın" dedi Royel prensesin acısına ortak olmuş gibi çıkmıştı sesi.

Genc kız eksikte olsa o ailenin sevgisini istemisti bazen bir gülümsemeyi aramıştı beyhude  biçimde,bir gülümseme bir insana çok görülür müydü?

Görülürmüş.

"Söylesene Royel ailem hiç olmadı değil mi benim?" Gözleri  genç oğlanın üstündeydi.

    Royel önundeki gülleri sıkıca kavramıştı. Prenses'in ağlamasından nefret ediyordu.

"Royel sessizliğinde kabulüm ama bazen konuşmanada ihtiyacım var " dedi. Bi teselli bekliyordu  Royel'den Liya belkide tüm eksiklikleri kapatacak bir gülümseme.

   Tam umutsuzca bakışlarını  çekecekti ki en son ne zaman gözleriyle buluştuğunu hatırlamadığı kahverengi hareler gözleriyle buluştu.

Zaman Prenses için durdu. Bu bakışlardı içinde büyüttüğü çiceği yeşerten. 

  Genç oğlan  usulca gülümsedi sonrada kalbinde dinlendirdiği sözcükler dudaklarından  döküldü.

"Prenses, Royel'i  ailesi bilemez mi?" Dediginde Prenses'in  sol gözünden bir yaş aktı. Derince baktı Prenses karşısindaki gözlere.

"Royel Prenses'in  her zerresinde olduğunu bilmez mi?"

Bazen zaman durur herkes için olmasada. Takılı kalmak istersin bir gülüşte bir bakışta.

  Takılı kalmak istedi Prenses Royel'in yumuşak bakışlarında.

🍁Can Ozan / Sar Bu Şehri.

  

Royel MahkumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin