Prens, Liya'ya doğru bir adım atıp ellerini kollarına koydu.
"Liya düğünüme gelmen beni ziyadesiyle mutlu etti ama annemin senin hakkında farklı planları var ve bunlar hoşuna gidecek türden şeyler değil. " dediğinde Prenses şaşkınlıkla abisine bakıyordu.
"Anlayamıyorum" demesiyle 4.Prens onu kendine getirmek adına hafifçe sarstı.
"Kraliçeyi 2. Prenses'le konuşurken yarım yamalak duydum Liya konu ne bilmiyorum ama seninle ilgili ve bu onları mutlu edecekse seni zora sokacak demektir. Saraya girdiysen çıkmana asla izin vermeden istediklerini yaparlar o yüzden bu gece kimseye görünmeden saraydan ayrılmaya çalış kaldığın yere geri dönersen diretmezler çünkü senin ölümün demek kraliyet kaosu demek bunu göze alamazlar." Diyip kollarını kız kardeşine sardı.
En son sarıldıklarında çocuklardı ikiside. Liya hafifçe ayrılarak konuştu.
"Ya çıkamazsam Royel'de burda değil o zaman ne olacak hem belki babama söylersek b-" cümlesini bitiremeden Prens araya girdi.
"Liya kendini kandırma babam ne zaman sana yardımcı olmak istedi ki " derince bi nefes alıp devam ettim. Acı ama gerçek bir durumdu.
"Seni yemeğe çagırdıklarında yorgun olduğunu söyle ve gitme herkes uyuduktan sonra saraydan git Liya biliyorum gece karanlık ve zor ama eminim başarabilirsin. Şimdi gitmem gerek. " dedikten sonra kapıya doğru yöneldi ancak gelen sesle geri arkasına döndü.
Liya dizlerinin üstünde yere kapanmıştı.
"4. Prens'e ömrümün sonuna kadar minnettar kalıcam. Mutluluğunuz ve huzurunuz daim olsun Prens'im." Gözleri dolu dolu söylediği şeyler ikisininde kalbini yumuşatmıştı.
"Teşeķkürler Prenses Liya " diyerek odadan ayrılan Prens'in ardında Liya tekrardan yatağa uzandı. Onun hakkında kurulan plan ne bilmiyordu ama tehlikeli olduğu ortadaydı. Gece zihninin açık olması için şimdi biraz dinlenmesi lazımdı.
Odanın tahta kapısının sürgülerini çekip önüne küçük oyma çekmeceyi koydu.
Kendini tilki uykusuna benzer bir uykuya bırakırken hayatta kendisine biçilen rolün neden bu kadar zor olduğunu düşüyordu.
***
Sessizce tahta kapıyı araladı. Yemek saati gelen Oliar'ı abisinin dediği gibi yollamış şimdi ise herkesin uyuduğunu varsayarak odadan çıkıyordu. Başını hafifçe çevirerek koridoru kontrol etti. Küçük sık sık Royel'le gece dışarı çıktıklarından nobetçılerin nerde ne zaman durduklarını ve kaç kişi oldukları biliyordu. Usulca koridordan ilerleyip ana saraya açılan kapının oraya adımladı. Burdan girerse karşısına iki tane asker çıkacağını bildiğinden ana sarayı çevreleyen hizmetcilerin kullandığı koridora geçti. Kendini sakin tutmaya çalışıyordu başka bir Prenses bu saatte dolansa kimse karışmazdı ama Liya'nın adının hemen kraliçeye gideceği büyük bir gerçekti.
Koridordaki besinci kapı geniş yemek salonuna açılıyordu ilk dört kapıyi sessizce es geçerek beşinci kapıdan içeri girdi. Uzun yemek salonunun köşesine gidip ucu kırık tahta penceri açtı. Zemin katta olmanın verdiği kolaylıkla dış bahçeye çıkmıştı ama bu kadar kolay olması şüphelenmesine sebep oluyordu.
Komple saraydan çıkmak için yanında taşıdığı büyük örtüyle sadece gözleri gözükecek şekilde kendini sardı. Kapıdaki nöbetçilere dogru giderken bu kısımda zorlanmayacağını biliyordu. Yarın düğün günü olduğu için uzaktan malzeme getirenleri karşılamaya gittiğini söylerse nöbetçiler sorun çıkarmazdı.
Birkaç adımda kapıya ulaştığında nöbetçilerin aceleyle geldiği her halinden belli olan Royel'le konuştuklarını gördü. Atın üstünde telaşla bir seyler anlatan Royel'i gördüğüne sevinse mi üzülse mi bilemedi. Royel onu kesin tanırdı ama eğer atıyla sarayın içine girerse geri çıkması zor olurdu. Liya bir adım daha atınca nobetçilerin bakışları ona döndü.
Başını kaldırıp Royel'le göz teması kurduktan sonra hızlıca geri yere indirdi. Saniyelik bakışmalarında Royel'in gözlerinde kendisini tanıdığına dair olan o parıltıları görmüştü."Hey, sana diyoruz nereye bu saatte?" Liya sesini alçak ve pürüzlü tutmaya çalışarak konuştu.
"Düğün için eksik olan eşyalar gelecekmiş onları karşılamaya giderim." Nöbetçi ona doğru bir adım atınca hızla geriye kaydı.
"Amma da ürkeksin git bakalım" demesiyle Liya derin bi nefes almıştı.
Atının üstünde olanları izleyen Royel sinirlensede kendini tutmaya çalışıyordu. Prenses nasıl bir durumun içindeydi bilmiyordu ama ayak uydurmak zorunda olduğu kesindi.
Liya sakince adımlarken üstüne örtüğü ortünün çekilmesiyle öylece kaldı. Nöbetçiler şaşkınca bakarken Royel hızlıca atıdan inmişti.
"Daha Kraliçeyi selamlamadan nereye böyle " iğrenircesine söylenen sözlerle Liya mahvolduğunj hissetti. Çaresiz gözlerle Royel'e baktığında Royel'in gözlerinde yanan öfkeli alevi görmüştü.
🍁Buray / Kış Bahçeleri

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Royel Mahkumu
Romance( Tamamlandı.) Titreyen sesiyle konustu. "Ve ben ruhum seninle dolup taştığından beri amansızca gözlerinde karşılık bulmayı bekleyenim"