Royel'in nabzını rüzgarda savrulan uçurtma misali hareketlendirmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Genç prenses odasında oturmuş elindeki siyah gömleğe son dokunuşları yapıyordu. Bir haftadır yemeklerden sonra direkt odasına kapanıp elimdeki kumaşa odaklanıyordu. Her ay olduğu gibi bu ayda Royel ailesini ziyarete gidecekti.
Ailesinin yanına hoş bir şekilde gitmesi için Liya elindekini bir an önce yarına yetiştirmek istiyordu. Ölçüler konusunda biraz tereddüt etsede senelerin gözlemiyle üstüne oyacagını umuyordu. Kendisinin tamamen Royel'i iyi hissettirmek adına odasına kapandığı bu süreç dışardaki cimleri ayağıyla kurcalayan Royel için aynı anlama gelmiyordu.
Ay ışığı altında oylanan genç Prenses'in bir haftadır odasına kapanıp kendisiyle yemekler dışında muhattap olmamasına içerliyordu. Ne zaman odasına ziyarete gitse prenses onu nazikce geri cevirmişti.
Kafasında haddini aşıp aşmadığı ile ilgili düşünceler dönüyordu. Kendine engel olup yumuşaklığını hala parmak uçlarında hissettiği saçlara dokunmamalıydı. Bakışlarını Prenses'in odasına çevirip yanan gaz lambasına baktı. Derince bi nefes alıp adımlarını oraya yönlendirdi.Belkide Prenses özür dilemesini bekliyordu.
Prenses son kısmıda işleyip gömleği dikkatlice tahta dolabının içine koydu. Bir an önce Royel'e verip yüzündeki ifadeyi görmeyi istiyordu. Aslında bir yanı Royel'in birkaç günlüğünede olsa gidecek olmasına odaklanıp hüzünlensede ailesiyle görüşüp hasret giderecek olması içine su serpiyordu.
Kapısının usulca çalmasıyla gelenin Royel olduğunu anlamıştı. Öyle seviyorduki genç oğlanı adım seslerinden hareketlerinin tonundan bile tanırdı Royel'i. Yavaş adımlarla kapıya ulaştı.
Kapıyı açmasıyla Royel'in dizlerinin üzerine çökmesi bir oldu. Genç kız şaşkınlıkla dik çöken oğlana bakıyordu.
"Royel Prenses'ten içtenlikle özür diliyor lütfen haddimi aşan tavrımı affediniz" demesiyle Prenses ne olduğunu anlamaya başlamıştı. Elbisesine dikkat ederek Royel'in önüne diz çöktü. Genç oğlan hala başını kaldırmamıştı.
"Müsaadenle Royel" diyen genç Prenses usulca Royel'i kollarından kavrayıp kendiyle birlikte ayaklandırmaya çalıştı. Royel'de Prenses'e ayak uydurmuştu. Beklediği tavır kesinlikle bu değildi.
Prenses zaten hafif tuttuğu kolları bırakıp konuştu.
"Sana kızgın yada kırgın değilim Royel" demesiyle genç oğlan kendini tutamamıştı.
"O zaman neden sürekli odanızdasınız?" Demesiyle Prenses şaşkınca bakakalmıştı. Merak ve hafif sert tonda sorduğu soru resmen beynini uyuşturmuştu. Birden Royel'in keskin gözleri gözleriyle buluştu.
"Kızgın yada kırgın değilseniz bir daha beni geri çevirmeyin o zaman" diyip hızla yan taraftaki odasına geçip sırtını kapattığı kapıya yasladı. Resmen içinde kaynayan duygulara engel olamıyordu. Az daha zorlasa bir haftanin hasretiyle Prenses'e sarılacaktı.
Prenses'te kendi odasına geçerken üzerindeki tuhaf havayı daha atamıyordu. Dudakları yavaşca kıvrılırken Royel'in az önceki tavırları yüzünden heyecandan ölecek gibiydi. Bir şeylerin değiştiğini hissediyor gibiydi. Gaz lambasını söndürüp yatağına geçerken kalp atışlarının heyecanlı ritmi yan odadaki genç oğlanın hızla atan kalbine eşlik ediyordu.
***
Gün ilk ışıklarıyla Prenses, Royel'in ailesine götürmesi için hazırlattığı hediyeleri tek tek kontrol etmiş şimdi ise az önce çağırdığı gencin odasına gelmesini bekliyordu. Kapının çalmasıyla gömleği arkasına sakladı.
"Gelebilirsin" demesiyle Royel yavaşca içeri süzülmüştü.
"Tüm hazırlıklar tamam mı Royel?"
Ensesine kadar inen siyah saçlarının bir kısmını toplamıştı bugün gemç oğlan."Royel sizi burda yalnız bırakıp gitmek istemiyor eger dersenizki gi-" sözünü kesmesine sebep olan şey gözünün önüne gelen siyah kumaş oldu. Hafifçe kaldırdığı bakışları Liya'nın ışıldayan gözleriyle bulustu.
"Bu senin için Royel umarım beğenirsin" genç oğlan yavaşca gömleği Prenses'ten aldı.
"Lütfen giderken bunu giy" Prenses hafif dolan gözlerini silerek devam etti.
"Gidişin beni üzüyor çünkü senden ayrılmak istemiyorum ama aileni görmeye ihtiyacın var " Royel içine dolup kalbini yoklayan duygularla Prenses'e yaklaştı.Aradaki mesafe hala uzak gelmiş olacakki bir adım daha attı. Tüm cesaretini toplayarak anlını Prenses'in omzuna yasladı. Liya'nın kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu.
Bu Royel'in hafifce gülümsemesine sebep olmuştu.
"Minnettarım Prenses'im" demesiyle genç kızı şok içinde bırakıp elindeki gömlekle birlikte müsade isteyip odadan çıkmıştı. İlk defa kendinden üçüncü bir kişi olarak bahsetmemişti. Liya usulca elini sol omzuna götürüp yavaşca dokundu sanki biraz baski yapsa Royel'in bıraktığı büyü bozulacak gibiydi.
"Ah Royel aklımı yitiricem bu gidişle."
🍁Pinhani / Ne güzel güldün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Royel Mahkumu
Romantizm( Tamamlandı.) Titreyen sesiyle konustu. "Ve ben ruhum seninle dolup taştığından beri amansızca gözlerinde karşılık bulmayı bekleyenim"