7. BÖLÜM

3.9K 540 747
                                        

Satır aralarında buluşalım çiçeklerim, yıldızı da doldurmayı unutmayalım ✬

Keyifli okumalar💞

  Bir kadın... Asi bakışlarının ardına gizlediği hüznü ve acısı. En acısı da acıyı çekerken kendine, kalbine, beynine her bir zerrene söz veriyorsun intikam için. Geçmişimizi bavullara sıkıştırdık. Taşıyamaz olduk. Ardımıza bakamaz olduk. Ayağımız kayıyor düşüyoruz ama o intikam hırsı her seferinde daha güçlü bir şekilde ayağa kaldırıyor. Babam benim yarım kalmış tarafımdı. İnsan yarım kalmış tarafını unutamazdı. 18 yıl boyunca her saniye aklım ve kalbimde yaşayan babam...

Silah sesinin ardından konaktakiler çığlıklarla odaya girmişti. Yerde uzanmış, öldüğünü tahmin ettiğim Fırat'ın başına toplanmıştı önce herkes. Hâlâ olduğum yerdeydim. Onları izliyordum. Ağlamaları, bağırmaları tüm konağı inletiyordu. Rojda aklı başına gelmiş gibi bana dönüp, üzerime geldi. Elimdeki silahı ve üzerimdeki kanı yeni fark etmişti.

"Sen yaptın değil mi?!" Bağırırken bir yandan da itmişti beni. Rojda'nın ardından Ünzile Hanım üzerime çullandı. Şoktaydım sanki. Hiçbir tepki veremiyordum. Katil olmuştum. Üzerimde vurduğum kişinin kanları elimde acımadan sıktığım silah...

Zaman kavramını yitirmiştim. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama önce sağlık görevlileri geldi Fırat'ı götürdüler. Onlar odadan çıkarken de polisler geldi.

"Ne oldu burada?" Polis memuru sorusunu sorarken gözlerini direkt benim üzerime dikmişti. Sorusunu Yasir Kozan cevapladı.

"Bu kahpe oğlumu vurdu!" Ettiği hakaretle kendime geldim.

"Ağzını topla. Yoksa seni de oğlunun yanına gönderirim" Cümlemi bitirir bitirmez elimdeki silahı Yasir Kozan'a doğrulttum. Polis memuru hızla elimden silahı alıp diğer arkadaşına verdi.

"Bizimle karakola geliyorsunuz" Ellerimi kelepçelediler. İki polis memuru kollarımdan tutup götürdüler beni.

Kendimi kendi içimde yitirdim ben. Yıllardır gözümün önünden gitmeyen o sahne içimi hep intikam arzusuyla doldurdu. Hırsım yüzünden tüm hislerimi kaybettim. Benim canım bir yandıysa diğerlerinin canı iki kat fazla yansın istedim hep. Ben babasız büyüdüysem, her gün baba hasretiyle yanıp kavrulduysam buna sebep olanlar daha beter hale gelsin istedim. Kadere boyun eğilir derler hep. Ben kaderime boyun eğmek istemedim. Kaderim böyle olsun istemiyordum. Ama anlaşılan kaderimi bugün değiştirmiştim. Geri dönüşü olmayan şeylere sebep olmuştum.

Yazardan ;

Kendi kaderini kendi yazmıştı. Bir intikam hırsı uğruna ellerini kana bulamıştı. O eller temizlenmeden kelepçelenmiş, karakola götürülmüştü. Karanlık ve buz gibi bir sorgu odasının ortasındaki masaya oturtulmuştu. Odaya komiser girince yerinden kalktı.

"Ellerimi yıkamam lazım" Komiser aldırış etmeden kendi yerine oturdu.

"Şuan ellerini yıkamandan daha önemli şeyler var" Arjin'in inadı kimsede yoktu. Pes etmezdi asla.

"Elimde o pisliğin kanı var. Bu el temizlenmeden oraya oturmayacağım!" Cümlelerini tane tane, heceleyerek söylemişti.

"Onu vurduğunu kabul ediyorsun yani?"

"Beni lavaboya götür!" Komiser pes etmişti Arjin'in karşısında. Mecburen lavaboya götürmesi için kadın polis memuru çağırdı.

Polis memuru Arjin'le birlikte lavaboya girdi. Çok dikkatli davranıyordu Arjin kaçmasın ya da bir şey yapmasın diye. Arjin'in derdi kaçmak değildi. O şuan hırsla kelepçelerden kurtulan ellerini yıkıyordu. Eline bulaşan sanki kan değilmiş de ölümcül bir virüsmüş gibi davranıyordu. Yaklaşık on dakika boyunca ellerini yıkadı.

ARJÎNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin