48. BÖLÜM

1.3K 158 110
                                    

Medya : "Uygar Doğanay - Sevdan Ateşten Bir Gömlek"

Satır aralarında buluşmayı ve yıldızı parlatmayı unutmayalımm.✬



"Gerçekten aşkımızı bir kalemde bitirecek misin?"

Asırlar gibi gelen birkaç dakika boyunca durduğum yere kitlenip kaldım. Tepki verecek, konuşacak gücü bulamıyordum.

"Kara gözlüm" dediğindeyse artık dengemi sağlayamadım. Yere yığılmak üzereyken huzuru hissettiğim kollarında buldum, kendimi.

Kollarımı bedenine sarmamak için zor duruyordum. İçim huzurla dolarken sessizce mest olduğum kokusunu soludum. Saçlarımda hissettiğim esintiyle onunda kokumla hasret giderdiğini anladım. Bedenimi saran kolları arasından beynimin komutuyla hızla ayrıldım. Halbuki kalbim nasılda mutluluğa erişmişti...

"Git" diyebildim.

"Gidemem" Gözlerimiz birbirine kenetlenince gözlerindeki acıyı derinlerimde hissettim. Kalbim sızlıyordu.

"Lütfen..." Devamını getiremedim.

"Kıyacak mısın, bize?"

"Olmaz, Fırat. Bizden olmaz, olamaz" Konuşmadan önce sakince nefes aldı.

"Neden olamaz, Arjin? Söyler misin, neden olamaz?" Ağzımı açmıştım ki fırsat tanımadan konuşmasına devam etti. "Ya da şöyle sorayım; olması için çabaladın mı da olamaz diyorsun?" Bu soruysa kalbimdeki sızıyı kat be kat arttırmış, beni ölümden beter hale getirmişti. Başımı sağa sola sallayabildim, gözümden akan yaşları umursamadan.

"Lütfen bir yerde sakince konuşalım, Arjin"

"Ol-"

"Arjin, yalvarırım bir kere de kendi bildiğin yolda gitme" Gözüme çaresizce bakan mavilerini daha fazla üzmek istemedim. Keşke her şeyi bir kenara bırakıp herkesten uzak sakin bir yerde yaşasaydık...

"Tamam" dedim, fısıltıyla.

Adliyenin arkasında bulunan çay bahçesine gelmiştik. Çaylar gelmiş içemeden soğumaya başlamış, bizse çaktırmadan birbirimize bakarak sessizce oturuyorduk. En sonunda sessizliği bozan Fırat'ın kısık sesi oldu.

"Özledim" Bende seni diye haykırmak istiyordum. Ama yapamazdım... Gururum buna müsaade etmiyordu.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

"Ne söylememi bekliyorsun?"

"Özlemedin mi?"

"Cevabını duymak istediğin tek soru bu mu?" Elimden geldiğince duygularımı belli etmemeye çalışıyordum.

"Önceliğim olan soru diyelim" Omuz silkerek kollarımı birbirine doladım, başımı cama çevirerek dışarıyı seyretmeye başladım.

"İnatçılığını bile özlemişim, kara gözlüm" Gözlerimi yumdum. Daha fazla yanında kalmak istemiyordum. Aksi halde tüm buzları eritecektim.

"Duygularını saklama, Arjin'im" Gözlerimi açarak Fırat'a döndüm.

"Saklamıyorum" Dudağının kenarı kıvrılınca içimde oluşan kıvrımı öpme dürtüsü oluştu.

"Belli oluyor. Mesela şuanda beni öpmemek için kendini zor tutuyorsun. Değil mi?" Göz bebeklerim hayretle büyüdü. Kesinlikle aklımı okuyordu, başka açıklaması olamazdı.

"Hayır, tabi ki de ne münasebet!" diyerek ayağa kalktım.

"Nereye?" diye sorduğunda yüzü bir anda ciddiye büründü.

ARJÎNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin