24

8.1K 738 97
                                    

Yorum yaparsanız mutlu olurmuşum 🥹🫰🏼

••••

Yazardan

Gerginlikle olduğu yerde dikilmeye devam ederken bir yandan da terleyen avuç içlerini pantolonuna siliyordu Jimin. Zaman geçtikçe daha da gerilen bedeni onu zorlamaya devam ediyordu.

Sonunda Namjoon ile sözleştikleri kahveyi içeceklerdi. Heyecanı da bu yüzdendi işte. Bunu first date olarak düşünmeden edemiyordu Jimin.

İçinde hâlâ bir kırgınlık olsa da bu fırsatı kaçıramazdı sonuçta. Yıllardır hayranı olduğu, aşık olduğu adam ile vakit geçirme şansını bir daha elde edemeyebilirdi. Hem Namjoon da gönlünü almak istemiyor muydu? Bir şansı hakediyordu o da.

"Çok beklettim mi?"

Arka tarafından gelen ses ile duraksadı Jimin. Ne dönüp bakmaya cesareti vardı ne de konuşmaya. Sandığından daha heyecanlı olduğunu ancak şimdi farkedebiliyordu. Umarım bayılmam diye geçirdi içinden.

Daha fazla sessiz kalamayacağı için yavaşça kendini toparladı ve arkasını döndü. Karşısındaydı işte. Gizlenmek için biraz çaba harcamıştı ama oldukça sade olduğu için dikkat çekmiyordu zaten. Yine de güzelliğinden bir şey eksilmemişti.

"Yok. Ben de yeni geldim zaten." Trafiğe takılırım diye 3 saat erken çıkmıştı evden ve 2 saattir onu bekliyordu. Sanırım Namjoon'un bunu bilmesine gerek yoktu.

"Sevindim. Yakınlarda küçük bir yer var, istersen oraya gidebiliriz." Jimin heyecanla başını sallayarak onayladı onu. Jimin'in tatlı yüz ifadesine gülümsedi Namjoon. Dünyadaki en güzel gülüş buydu işte Jimin için.

Kafeye geldiklerinde ise gözlerden uzakta ve dışarının orman manzarasını gördükleri bir yere geçtiler. Namjoon içeri girerken birkaç kişiye başıyla hafif selam verdiğinde Jimin buraya sık sık geldiğini düşündü.

Öyleydi gerçekten de. Namjoon ne zaman sıkılsa, kaçmak istese hep bu küçük yere gelirdi. Pek fazla uğrayanı olmayan bu kafe onun güvenli alanıydı.

Güvenli alanına ilk defa bir başkasını sokmuştu. Bunun büyüklüğünü bilseydi eğer Jimin, ona bir kez daha aşık olurdu.

"Sevdin mi burayı?" Konu açmak için bir soru yöneltti Namjoon. Kahvelerini söylemişler daha doğrusu Namjoon kahve, Jimin ise bir sıcak çikolata söylemişti. Jimin'in hesabına baktığında gördüğü kahveden nefret ederim tweetiyle bir süre gülümsemişti Namjoon. Tatlıydı Jimin.

"Çok sevdim." Dedi Jimin, Namjoon'a bakarak. Kafeye bakmıyordu hiçbir şekilde. Kendisine dendiğini anladığında gamzelerini göstererek gülümsedi Namjoon. Jimin dokunmak istemişti o an. Kendini zor tutuyordu.

Kendini her anlamda zor tutuyordu Jimin. Yıllarca beklediği an gelmişti. İşte aşık olduğu adam karşısındaydı. Öylece yüzüne bakıyordu. Jimin ayağa kalkıp bağırmamak, çığlık atmamak için o kadar büyük bir çaba içindeydi ki. Dışarıdan çok fazla sakin gözükse bile içi kaynıyordu.

"Ben biraz gerginim, kusura bakma lütfen." Dedi sadece titreyen elleriyle çikolatasını içerken. Sesi bile titriyordu. Kalbi ağzında atarken sakin görünmeye çalışması oldukça zordu işte.

"Hayır, önemli değil. Kasma kendini. İçinden geldiği gibi davran."

"Bunu istemezsin." Diyebildi sadece. Eğer içinden geldiği gibi davranacak olsaydı önce ağlar sonra kollarını ona sarardı. Ve büyük ihtimalle onu öpmeye kalkardı.

Mesajlaşmalarındaki gibi değildi hiçbir şey. Jimin'in arsızlığı yok olup gitmişti sanki. Namjoon düşündü bir an. Yüzü hariç her özelini onunla paylaşan adamın gerçekten de karşısındaki kişi olup olmadığını. Jimin güzel yüzlü ve utangaç bir yapıya sahip gibi duruyordu. Fakat Namjoon'un yıllardır bildiği Jimin bu değildi. Açıkçası bu hali daha çok hoşuna gitmişti.

Küçük ve tatlı şeyleri severdi Namjoon.

"Ben tekrardan özür dilerim senden. Fazla kırıcıydım." Konuya bir yerden girmesi gerektiğini düşünerek konuştu Namjoon.

"Ben fazla hayalperest birisiyim sadece. Sen bana olmayacağını hatırlattın. Özür dileme bunun için." Jimin kırgınlık ile dolu bir gülümseme sundu ona. Sözlerinde samimiydi. Olmayacağını bunca yıldır anlaması gerektiğini düşünüyordu ama aşk insanı derin bir heves çukuruna sokuyordu işte.

"Birini sevmediğin, ilgilenmediğin için özür dilememelisin." Dedi önündeki fincanıyla oynarken. Yüzüne bakamıyordu. Eğer bakarsa kendini tutamayacağını biliyordu. Böyle konuşmak daha iyiydi.

"Uzun yıllardır seninle ilgileniyorum ve bir süre sonra aptal düşüncelere kapılmaya başladım. Hayranlığı aştı. Bir baktım ki sana, sana aşık olmuşum. Bu yüzden de sana daha çok sarmaya başladım. Ben özür dilerim asıl. Seni bu kadar rahatsız etmemeliydim."

En sonunda gözlerine bakabildi Jimin. Boğazındaki iğrenç yumruya inat gülümsedi. Onun için bunları açıklamak en zoruydu. Aşkını yüzüne karşı söylemek çok zordu ama başarmıştı. Gözleri yanmaya başlasa bile bir şekilde başarmıştı.

"Senden rahatsız olmadım hiçbir zaman. Jimin benim hayatım kolay değil. Dışarıdan bakıldığında para ve şöhret içinde yüzüyorum gibi görünüyor fakat içerisi çok farklı. Çok kötü. Benim aşık olmaya, ilişki yaşamaya hakkım yok bu sektörde. Üstelik sen benim hayranım ve erkeksin. Benim için ne kadar zor olduğunu sen anla."

Jimin bunların hepsini düşünüyordu. Bunca yıl her şeyi hesaba katmıştı. Ama insan isteyince her şeyi yapmaz mıydı? Bir şeyleri oldurmaz mıydı?

Taehyung yapmıştı mesela. Onca şeyi karşısına almış ve Jungkook'a açılmıştı.

"Anlıyorum. Gerçekten anlıyorum. Dediğim gibi fazla hayalperestim ben." Gülümseyerek tamamladı sözlerini Jimin. Kırgınlığa hakkım yok diye düşündü. Sonuçta insan istediği sürece bir şeyleri yoluna koymaya çalışırdı. İstemediği şeyler için neden çabalasındı ki.

"Ancak seni konser günü gördüğümde garip bir şey hissettim. Ne olduğunu bilmiyorum. Daha önce hissetmediğim bir şey. Sanki yıllardır seni tanıyormuşum gibi geldi. Zaten tanıyorum evet ama bu farklı bir histi. Kalbim ısındı sanki."

Jimin ağlamak istiyordu tam da şu an. Duyduğu kelimelerin gerçekliği yüzüne vuruyorken kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı.

"Vücudundan güzel olduğunu tahmin ediyordum ama bu kadar güzel olduğunu asla tahmin edemedim." Namjoon'un iması ile jimin'in yanakları kızarmaya başlamıştı bile.

"Ben onlar için de özür dilerim." Dedi başını yere eğerek. Şimdi de utanç duygusu ağır basıyordu işte. Namjoon ayarlarıyla oynuyordu kesinlikle.

"Sorun etmedim hiçbirini. Utanma bundan." Hoşuna gittiğini söyleyemeyeceği için onu bu şekilde yumuşatmaya çalışıyordu. Eh biraz da olsa işe yarayacak gibiydi.

Bir süre dsha oturdular kafede. Anlaşmaya başladıklarını hissediyordu ikisi de. Ortak noktaları bile çıkardı belki zamanla. Belki de Jimin'in hayalinde kalmazdı bazı şeyler.

••••

Bu fici sevmiyoe musunuz 😭😭😭

THE FANBOY|TAEKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin