"Taehyung, çıldırdın mı sen?"
Karşımda bağıran kişiye göz devirerek sevgilimin mesajına cevap verdim. Gününün nasıl geçtiğini anlatıyordu her detayıyla. Yaptığı yemek ile tan not almıştı benim hamarat sevgilim. Ona uzun uzun övgü dolu mesajlar atıyordum.
"Bana bakar mısın?"
Kafamı kaldırıp iki saniye yüzüne baktıktan sonra tekrar telefona döndüm. Sevgilim daha önemliydi. Mesela şu an duşa girecekti ve fotoğraf koparmaya çalışıyordum ama inat sevgilim asla atmıyordu.
"Bana bak dedim." telefonumun elimden aniden alınmasıyla şoka uğradım. Gözlerimi karşımda sinirden kızaran menejerime çevirdim. Fakat birazdan yüzündeki kızarıklık sinirden değil, yumruğum sayesinde olacaktı.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" ayağa kalktığım gibi telefonumu elinden aldım. Haddini aşmaya başlamıştı artık. Sahibim mi sanıyordu kendini?
"Asıl sen ne yapıyorsun?" bana hesap sorması ile sinirlerim tamamen oynamaya başladı. Gerçekten kendimi zor tutuyordum.
"Ne yapmışım ben?" dedim bilmezliğe gelerek. Gayet iyi biliyordum fakat asla umrumda değildi.
"Çıldırmak üzereyim. Nasıl sevgili yaparsın? Üstelik bir erkek."
"Gay olduğumu biliyorsun en başından beri. Şimdi şaşırmanın sebebi ne?"
"Gaysen bunu saklaman gerek. Bir ilişkin olamaz, üstelik sıradan biriyle asla olamaz."
"Sınırını aşıyorsun. "
"Asıl sen sınırı aşıyorsun Taehyung. Bu duyulursa bitersin. Biteriz. Hemen ayrılacaksın o çocuktan." söyledikleri ile üzerine yürüdüm ve yakasına yapıştım.
"Bana bak, haddini bil. O çocuk dediğin adama aşığım ben. Gerekirse idol olmayı bırakırım ama onu asla bırakmam."
Jungkook için her şeyi yapardım. Gerekirse kendimden, sahip olduğum her şeyden vazgeçerdim. Bir şöhret için hayatımın aşkını bırakamazdım.
"Sen delirmişsin. Kesinlikle kendinde değilsin. Bunca yıllık kariyerini bir oğlan için hiçe sayamazsın. Sen bıraksan onlar seni bırakmaz. Ayrıca daha önce vazgeçtin. Tekrar yapman zor olmamalı."
Yüzüme vurduğu geçmişimle yakasına daha sıkı kavradım. Bana bunu nasıl diyebilirdi? Neler yaşadığımı bilerek hem de.
"Kendine gel artık. Sinirimi bozuyorsun."
"Yalan mı Taehyung? Menejerin olabilirim ama en yakın olduğun kişi benim. İstemesen bile. Daha önce de yaşadın ve bitirdin her şeyi. Yine yaparsın. Yapmak zorundasın."
"Kapat bu konuyu." bunu yüzüme vurmaya kararlıydı. Neler yaşadığımı hatırlatıp beni Jungkook'tan vazgeçirecekti. Asla olmazdı. O, onun gibi değildi.
"Kapatmıyorum. Sana zamanında ondan vazgeç dediğimde bu kadar sorun etmemiştin bile. Kariyerin daha önemliydi senin için. Şimdi değişen ne?"
Aşkım.
"Ben değiştim tamam mı? Jungkook onun gibi değil. Ona hissettiğim kadar basit hisler beslemiyorum ona. Jungkook'a aşığım. Deli gibi."
Jungkook hayatımın erkeği, canımın ta içi. Ona duyduğum şey aşktan öte, henüz adı konmayan bir şeydi. Onu canımdan çok seviyordum. Daha önce kimseye hissetmediğim şeyleri hissediyordum. Yaşadığımı hissediyordum.
"Jin'e de aşıktın." Bu konuyu açmasından nefret ediyordum.
"Değildim. Küçüktüm, öyle sandım. O benim için rol modeldi. Saygı duyduğum bir kıdemlimdi. Ona hissettiğim şeylerin sadece büyük bir hayranlık olduğunu anladım ve vazgeçtim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE FANBOY|TAEKOOK
FanfictionTaehyung'un fanboyu olan Jungkook, icon-owner akımına katılmak istemişti ama V'nin dikkatini çekeceğini bilememişti. Twitter au Başlangıç tarihi: 16.03.2023