Bayağı uzun bir ara oldu ha? Aska huyum değildir ama araya bir şeyler girdiği için yazıp da atamadım.
Bilenler vardır belki babam kansere yakalandı ameliyat falan oldu e haliyle evin bütün yükü bana kaldı. Hem maddi hem manevi açıdan çok yorgundum ve yazacak kafada değildim. Yine de bir şeyler karalamaya çalıştım. Umarım seversiniz.
Bu bölümü sope ve minimoniye ayırdım. Onları hiç işleyemedim neredeyse ve birazcık ilişkilerini görelim istedim🥹
Neyse uzatmadan bölüme gönderiyorum sizi
~~~~
"Beni anlamıyorsun!"
Sesinin kontrolünü kaybettiğinin farkında olmadan bağırmaya devam ediyordu Hoseok. Karşısında öylece dikilen sevgilisinin kendisini anlamadığını, bu kadar üzerine gelmemesi gerektiğini düşünüyordu.
Yoongi de bunu biliyordu fakat bazen kendine hakim olamayıp, kontrolsüzce davranabiliyordu fakat her şey içine sığmayan aşkı yüzündendi. İçine sığmayıp, dışarı taşırmak istediği aşkı.
"Anlamıyorum. Anlatsana. Neden bu kadar gizlendiğini anlatsana."
"Bilmiyor gibi davranma." Dedi güçsüzce. Kavgalarının sebebi belliydi. Birkaç haftadır artan kavgalarının sebebi çok net belliydi.
"En kötü ne gelebilir başımıza? Ölecek miyiz Hoseok? Evimizi mi taşlarlar? Bizi ibne diye mi çağırırlar? Tüm hayran kitlemiz yok mu olur? Ne olur başka söylesene?"
"Bunu kaybedemem Yoongi. Benim hayatım müzik, dans. Bunları kaybedersem ben ben olamam."
"Ya ben?" Dedi güçsüzce Yoongi. Sesinin titrememesi için üstün bir çaba harcıyordu. Sevgilisinin hayatında bir yeri olmadığını düşünmek canını çok yakıyor, boğazında bit yumru oluşturuyordu. "Beni kaybetmekten korkmuyor musun? İlk aşkım dediğin adamı? Sana deli gibi aşık olan beni." Sonunda dayanamamış, titremişti sesi. Hoseok'a karşı bu kadar zayıf olması bazen canını çok sıkıyordu.
"Seni sevdiğimi biliyorsun."
"Biliyorum. Biliyorum ama hiçbir zaman benim kadar sevmedin beni. Bunu da biliyorum."
"Ne?"
"Beni, benim seni sevdiğim kadar sevmedin hiç. Kariyerin, dansın her şeyin benden önde oldu."
İçinde kalan tüm hisleri bir bir söylerken ağlamamaya çalışıyordu. Çünkü ağlarsa kendini ifade edemezdi. Zayıf olurdu. Hissiz kalmak daha kolaydı.
"Umursamaz, soğuk, hiçbir hissi olmayan bir adam olarak biliniyor olabilirim ama üzülüyorum amına koyayım. Kalbim kırılıyor benim de."
Söylediği sözlerin sevgilisinin kalbini ne kadar kırdığının farkında değildi. İçinde tutmaktan yorulduğu tüm şeyleri dökmek, acısını bu şekilde hafifletmek istiyordu. Kafasının içindeki hiçbir şeyin doğru olmadığını bilmeyerek.
"O yurt odasından içeri adım attığın ilk andan beri seviyorum ben seni. Baksırlı, pasaklı halimi gördüğün ilk andan beri. Tuhaf olduğumu düşündüğün andan beri. Beni sev diye ne kadar çabaladım, peşinden koştum. Başardım da ama yeteri kadar olmadı. Bizim sevgimiz eşit olmadı hiç."
"Saçmalıyorsun. Şimdi konuşmasak daha iyi." Hoseok çalışma odasına gitmek içim yöneldiğinde Yoongi kolundan tutup onu engellemişti. Yaptığı doğru değildi belki ama o an bütün algıları kapanmış gibi hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE FANBOY|TAEKOOK
FanfictionTaehyung'un fanboyu olan Jungkook, icon-owner akımına katılmak istemişti ama V'nin dikkatini çekeceğini bilememişti. Twitter au Başlangıç tarihi: 16.03.2023