FOTOĞRAF YÜZÜNDEN BÖLÜM SİLİNDİ 😭göremeyenler için panomda link olarak paylaşacağım. Ordan bakabilirsiniz 😞💖
Doğal olarak yorumlar da silindiği için biraz yprum istiyorum 🥺 çok uğraştım bu bölüm için
~~~~
"Jimin biraz daha kalsaydın keşke." dedim kollarımı ondan ayırırken. Bugün kendi evine çıkacaktı artık. Benim arka sokağımda tatlı, küçük bir ev kiralamıştı.
"Evime alışmam lazım artık." dediğinde başımı salladım. Haklıydı.
Birazcık üzülüyordum. Ona alışmıştım. Evde olması güzeldi. Dans ederek şarkı söylemesi, arada benimle uğraşması ve yaptığım her yemeği övmesi çok güzeldi.
Ancak en çok üzüldüğüm şey yalnız kalacak olmamdı. Yıllar sonra biriyle evimi paylaşmıştım. Evimde benden başka bir nefes olması iyi hissettirmişti. Yalnız olmaktan nefret ediyordum ben.
"Jungkook ağlama ama. Uzak değil ki gideceğim yer. 5 dakika bile yok aramızda." kendimi tutamadığım anda kollarını tekrar bana sardı. Bu kadar duygusallaşmam garip geliyordu.
Bunda en büyük etken Taehyung'tu tabii ki. Bugün hiç mesaj atmamıştı bana. Onu çok özlemiştim.
"Gel benimle kal bugün dedim ama gelmiyorsun da."
"İşe gideceğim birazdan. Hazırlanmam gerek." Dedim kollarından ayıralarak. Bu moralle nasıl şarkı söyleyecektim bilmiyorum ama gitmem gerekti. Henüz yeni başlamıştım ve izin alamazdım. Belki iyi gelirdi.
"Tamam. Daha sonra gel tamam mı?" dedi yanağıma buse kondururken. Başımı sallayarak onu onayladım ve evden ayrılmasını izledim.
Jimini iki yıldır tanıyordum. Sosyal medyadaki ve kendi hayatımdaki en yakınımdı. Yalnız hayatıma ortak olan en güzel arkadaşımdı. Sanaldan bile bana iyi gelen birine bu kadar çabuk alışmam çok normal geliyordu bana. Çünkü yalnız bir çocuktum ben.
Ailesinin bile sevmediği bir çocuğu sevmişti, en yakını yapmıştı. Eşcinsel olduğum için yediğim linçlerde o beni korumuştu. Jimin benim her şeyimdi. Evimde olması çok güzel geliyordu. Ama kendi hayatıyla ilgilenmesi de gerekiyordu. Alışmam lazımdı sadece.
Düşünmeyi bırakıp odama ilerledim. Yatağımın üzerindeki telefonumu alıp ekrana baktım bir bildirim var mı diye. Yoktu. Hala yazmamıştı. Büyük ihtimalle çok yoğun bir tempoda çalıştığı için yazmaya fırsat bulamamıştı. Rahatsız etmemek için ben de yazmıyordum.
Daha fazla telefona bakıp moralimi bozmak istemediğim için duşa ilerledim. Hazırlanıp mekana gitmeliyim.
Bar tarzı güzel bir yerde çalışıyordum. Bar olmasına rağmen çok fazla olay çıkmıyordu. Genellikle sakin bir yerdi. Sadece geceleri gidip şarkı söylediğim için bana uyan bir yerdi. Hem garsonluk hem de şarkı söylemek gerçekten yorucuydu. Eski iş yerim beni çok zorlamıştı.
Oradan ayrılmak uzun süredir aklımdaydı fakat iş bulamadığım için ayrılamıyordum. Öğrenci olduğum için çoğu işin saatleri bana uymuyordu. Şu an ki çalıştığım mekanın sahibi eski patronumla yakındı. Bir gün kafeye geldiğinde beni dinlemiş ve iş teklif etmişti. Patronumun arkadaşı olduğu için kabul etmiyordum fakat son olaydan sonra kabul etmeye karar vermiştim.
Taehyung beni iş yerimden almaya geldiği gün Yong-jin hyung beni birden durdurmuş ve biraz daha kalmamı söylemişti. Mesai saatini çoktan geçirdiğim için gitmem gerektiğini ve arkadaşımın beni beklediğini söylemiştim ama ısrar etmeye başladı. Bana söyleyeceği şeyler olduğunu ve birkaç dakika olsun konuşmak istediğini söyleyince Taehyung'dan müsaade istedim ve onu dinleyeceğimi söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE FANBOY|TAEKOOK
FanfictionTaehyung'un fanboyu olan Jungkook, icon-owner akımına katılmak istemişti ama V'nin dikkatini çekeceğini bilememişti. Twitter au Başlangıç tarihi: 16.03.2023