Direğe yaslanmış bana bakıyordu. O an kendi kendime "keşke " dedim " keşke o gün o işe girmeseydim. " Evet o büyük iş... Tamam pekala size olayı baştan anlatıyorum. Adım Zülal. Soyadımı bilmiyorum. Ailemin kim olduğuna dairse hiçbir fikrim yok. Yetimhane denen cehennem bir yerdeydim bilincim yerine geldiğinde. Ve lanet iki sene geçirdim orda. Bir arkadaşım vardı adını sorsanız yine hatırlamam. Ama o gün o cehennemden kaçmama yardım etmişti. Ona hala borçluyum. Her neyse yetimhanden kaçtığımda on yaşındaydım. Nerden baksan yedi sene geçmiş. Yedi senedir sokaklardayım. Ilk birkaç sene açlık ve soğukla çok cedelleştim. Az çöp karıştırmadım hani. Neyse birgün , her zamanki gibi restoran arkalarındaki çöpleri deşelerken birkaç kahkaha ilgimi çekti. Açlığı ve çöpleri bir yana bırakıp seslere yöneldim. Az ilerde üç kişi vardı ve ellerindeki çantadan dolarlar ve papeller çıkarıp onu öpüyor ardından zevkle kahkaha atıyorlardı. Açlık yüzünden bulanık gören gözlerim ve derman kalmamış dizlerimle yanlarına gidip " içinde belki yiyecek bir şey vardır" ümidiyle bende elimi çantaya daldırdım. Onlar benim bu cesaretime bakakalırken bende elime geçen paraları "bu yenmez , bu da..." diyerek yere atmaya başladım. Sonra aralarındaki en güçlü olan bileğimi sertçe kavradı ve bağırdı. "Ben sana yenecek bir şey vereyim ! " Ardından yüzüme öyle bir yumruk yerleştirdi ki kendime geldim. Diğerleri gülerken bana vuran hızını alamamış ve birkaç yumruk daha indirmişti. Sonunda ayağa kalkıp açlığın verdiği sinirle bende adama karşılık vermeye başladım. Bir Ben bir o derken etrafımızı , nerden çıktıklarını anlamadığım bir sürü adam sardı. Ve bu üç kişiyi yaka paça sürükleyip bir arabanın önünde diz çöktürdüler. Hala saf gibi izliyordum olanları. Açlık kafama fena vurmuştu anlayacağınız. Arabadan iri , göbekli, beyaz saçlı , yeşil atkılı bir adam çıktı. Uzun sivri kunduraları ve jilet ütülü takım elbisesi vardı. Uyuz uyuz üç gence bakıp onların yalvarmaları arasında adamlarına " öldürün " dedi. Acayip gelmiyordu bu sahne bana , hayatın en sıkı tokatlarını yemiş biri olarak. Ardından adamları yeşil atkılı adama bir şeyler fısıldadı ve beni işaret etti. Ne olduğunu anlamadım. Ama gidip artık yiyecek bulalıydım. Derken adamlar yanıma gelip "Beyfendi sizi bekliyor. " dedi. Benide öldürecek diye geçti aklımdan. Iyi olurdu aslında açken hiçbir şey çekilmiyordu. Öleceğimi sayıklarken adamın yanına gittim. Önce Beni baştan aşağı süzdü. İğrendiği çok belliydi. Üstüm başım rezaletti, bende onun yerinde olsam benimde midem bulanırdı. " Adın ne senin? " dedi gür sesiyle. O kadar açlık bilincimi kemirmişti ki '' Z '' diyebildim. Adam güldü . " Demek Z. Garip bir isim. Her neyse bizim çocuklar çantayı kurtarmak için gösterdiğin cesaretten bahsetti. Bana çalışmak ister misin Z ? Sana çok para veririm. " Suratımı ekşittim. " Kafamı bulandırma moruk. Benim , senin parana değil ,karnımı doyuracak yiyeceğe ihtiyacım var. " Yanımdaki adamlar hadsizliğime karşılık koluma yapışmıştı ki yaşlı adam " Bırakın " dedi ve ekledi " O halde anlaştık. Ben senin karnını doyuracağım sende benim işimi halledeceksin. " O günden beri bu Yeşil Tahsin e çalışıyorum. Kirli işlerini hep ben görüyorum. Yani o son işi verene kadar ben görüyordum. Yeşilli nin bana verdiği görev göz korkutma , haraç kesme , mekan basma gibi işlerdi. Tabi bunlardan önce elbette bana eğitim vermişti. Şu halimle lise mezunlarıyla yarışabilirdim. Onun sayesinde öğrendiğim silahlarla bir çok ocağı söndürmüşümdür. Kaç cana kıydım hiç bilmiyorum. İşlediğim suçların haddi hesabı yok. Konumuza dönelim. Size o büyük görevi anlatmanın sırası geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mystery / ThrillerBu benim karanlık , simsiyah hayatıma KIRMIZI 'nın giriş hikayesi... Ateş... Kan... Tüm doğrular içinde TEK YANLIŞ... Hazır olun Kaçış zamanı... Nefesinizi tutup okumaya başlayın...