12.BÖLÜM

9 1 0
                                    

Şüphe...

Kemirir bitirir ya , aşk da o kadar bağlar...

Müptelâ olursun...
Çünkü ikiside dozu yüksek ilaçlardır.

Hele ben verem olurum bunlardan biri bana bulaşırsa.

Ben zaten sağlam değilim ama ya Melodi ?

ππππππππππππππππππππππππππππ

    " Sessizce ormana sokuldu ve uluyan kurtların ahenginde.... Kavak ağaçlarına... Elma asıp ortadan.. kayboldu... şirine... ardından... Saat on ikiden sonra bal kabağına dönüşen... Keloğlan annesini yine çileden çıkarırken... Örümcek adam... tarhana kurutmaya başladı ... "

  
Pat diye kapatıp kitabı , küfür savurdum ortaya.

Hala birbirlerine bakıp gülüşüyor hatta iltifat ediyorlardı.

Ilgaz la tanışalı bir ay oldu ve hala Ulaş'ın bu olanlardan haberi yok.

Zırt pırt kütüphaneye geliyoruz.

Mel beni hem bakıcı, hem hizmetçi, hem koruma hem de nedime olarak kullanıyor.

Sinir bozucu mu?

Evet elbette.

Ama eğitim için katlanıyorum tüm bu saçmalıklara.

Birde şu Ilgaz'ı hala gözüm tutmuyor. Tamam bir aydır bir yamuğunu görmedim. Ama bu hiçbir şeyin ispatı değil.

Ben de Z isem bu herifte beni rahatsız eden bir durum var , altından bir bok çıkacak ama dur hele.

Şaka yapmaya bayılan sempatik biri.

Ama hala kuşkularım hat safhada.

Ben bu velede güvenmiyorum arkadaş , GÜ-VEN-Mİ-YO-RUM.

Zaten hala aklım almıyor. Halı vakti yerinde ama kütüphanede sorumlu...
Genç, yakışıklı ama ne manita var ne başka bir şey...
Altında son model araba, elinde son model telefon...

Ne ailesinden bahsediyor ne kendi hakkında bir şey anlatıyor...

Ayrıca bu adam nasıl olur da sakat ve fakir bir kıza kütüphaneye geldiği ilk günden ilgi duyar ve ilk günden çiçek miçek verir...

Ya ben çok odunum aşk hususunda, ya bu şerefsiz bir naneye yiyor kokutmadan...

Mel başta Bedel le de konuştum bu konuyu. Güvenmeyin hıyara dedim. Ona hıyar deme diye bağırdılar.

Ulan sıçmık beyinli, koruma bensem benim dediğim kanundur uyacaksın!

      Önümdeki milyonlarca kitabı öylece bırakıp ayağa kalkdım ve

  
       - Mel ! Ben antrenmana gidiyorum işini bitirince ararsın.

Dedim ve o daha cevap vermeden dışarı çıktım.

Birde bu vardı. Ulan birkaç ay önce ölüme gidiyorum diye ciddi olamaya çalışıyordum ama düştüğüm şu hale bak , venedik sandallarına mahkum olmuş gibi hissediyorum kendimi.

Birde Ulaş'ın tuttuğu şu adamlar var. Şerefsizim hayatımda o kadar izbandut gibi herifi bir arada hiç görmemiştim.

Sumo güreşçisi gibi her biri... Bir saldırıyorlar üzerime hepsinin bacak aralarından sıvışıp arkaya kaçıyorum.

Yok başta bunlarla anlaşma yaptığımda hata yaptım ben.

       Sakin , tuğla tuğla örülü, 18. Yüzyıldan kalma tarihi bir semte doğru ilerlemeye başladım. Genelde bu semt terk edilmiş gibi...

Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin