4

25 7 18
                                    

"Kaçmamız gerekiyor." izimizi süren biri- bir şey vardı. Alev alev yanan evlerin içinden çıkmıştık yine de güvende hissetmiyordum "Kaçmamız gerek dedim sana." ani çıkışım onu şaşırtmıştı "Neyden?" etrafta tehlike uyandıracak bir şey göremiyordu bunun için bana inanmıyordu "Bizi izleyen biri var." küle dönmek üzere olan evlere baktı "Yaşayan biri mi?" söylediklerimi az çok kabullenmiş gibiydi.

En küçük bir harekette saldıracak bir köpek veya polisten korkan bir suçlu olabilirdi. Hangisi olursa olsun beni parçalayacağını hissediyordum. Kolumdan tutmuştu, beni bir yere götürüyordu ve zihnimdeki o tanıdık olan ses... Sık sık bana kendini hatırlatan ve hep aynı soruyu soran fısıltı "Eflin, masallara inanır mısın?"

O seslenmişti sanki. Döndüm ve suratına düşünceli gözlerimle uzun bir bakış attım. Anlamıyordu ne olup bittiğini. Ortada bir kahin gibi dolaşan hatta suçları işlemeden önce haber veren bir deli olduğumu düşünüyordu belki de.

Şehrin hiç bilmediğim sokağındaydım şimdi. Bana kendi isteğimle adım atma şansı bile vermeden sadece peşinden gitmemi amaçlıyordu. Bomboş olan sokak  eski yüzyıllardan kalmış bir tarihi eserdi. Bu kadar yıllık hayatımda, yıllarca yaşadığım şehrin bile hiç bilmediğim tarafları vardı. İleride büyük bir yapı tarihi köşk kategorisine girecek kadar eski ve ihtişamlıydı. Üzerimdeki kıyafetler ve park etmiş birkaç araba olmasa yaşadığım zamanı unutacaktım. Beyaz ve taş renginin karışık olduğu duvarların üstü ince işçilikle işlenmiş, bir sürü oyma ve süsleme sanatı içeriyordu. Köşkün sağ ve solundan orta kapıya uzanan iki büyük mermer merdiven vardı. Kapı ve pencere alınlıklarının üstündeki altın işlemelere iyice baktığımda dinsel birkaç motif ve sembol dikkatimi çekmişti "Burası da ne böyle? Büyüleyici!" durmama ve daha iyi incelememe izin vermişti "Barok sanatıyla yapılmış bir mimari. Fransız kültürüne ait fakat Osmanlı'ya 18. yüzyılın ilk çeyreğinde gelmiş. İki dini de kapsayan ve iki ayrı dönemi barındıran bir yapıt. Sıkı bir korunma sistemi var." ışığı görmüş bir pervane gibi ona çekiliyordum. Beni etkisi altına almıştı "Eflin! İşte senin masalın."

Şehrin kaosu bitmişti her şey durulmuştu sanki "Görmek istiyorum." dediğimde kolumu hafifçe çekti "Burada sana turistik gezi mi düzenliyorum sence? Girişteki tablo, resim ve heykelleri ziyaret etmek serbest fakat ne üst katlara çıkabilir ne cephe değiştirebilir ne de altındaki koruyanların bile görmediği yerleri görebilirsin.

İdam mahkumunun son isteği olmadığı sürece, eli kelepçeli biri olarak birazdan karakola gideceğini ve tutulacağın sıkı hatta çok sıkı o ifade faslının zorluğunu düşünmeni isterim." köşkün büyüsünden çıkamıyordum "Burası kilise miydi?" bahçenin tam ortasında bir çarmıh vardı "Osmanlı'da yaşayan bir çok Rum toplumu vardı. Yapılan arkeolojik kazılar zaten onlardan bir sürü iz buluyor. Kilise olması şaşılacak bir şey değil  zaten şuna baksana ne kadar değişirse değişsin restore edilmesi bile gizleyememiş ki orijinalliği korunsun diye de değişmesi amaçlanmamış." yavaş yavaş tamamen yaklaşmıştım köşk- yapı veya her neydiyse.

"Kime seslendiğin kalbinde yazılı olduktan sonra mekanın neresi ve ne sembollerde olduğu önemsiz." devasa merdivenlerin başlarında birer kaplan başı vardı "Burası korunuyor dedin ama kimse yok." taş basamağa ilk adımı attığım an bedenim o andan kopmuş, tamamen farklı olan bir zaman dilimindeydi yine. Başımı aşağı eğdiğim anda pamuklu, kabarık bir kumaşın belime dolanmış olduğunu gördüm. Açık kahverengi eteğin belinde koyu renk bir kuşak vardı. Kızıl kahve saçlarım değişmiş uzun sapsarı bir rengi almıştı. Elimi saçlarıma attığım zaman derin bukleler yerine dümdüz saç telleri garip hissettirmişti.

Etrafıma baktım ve dedektifi aradım, yoktu. Bileğimdeki kelepçe gitmişti. Yerini yeşil ve kırmızı taşlarla süslenmiş altın bir bileziğe bırakmıştı. Yarısı sararmış otların arasındaki su birikintisinde kendimi görüyordum. Kehribar rengi gözlerim maviye dönmüştü "Bu da kim?" ben susmuştum, yansıma tıpkı başka biri gibi konuşmaya devam etmişti "Sen, bensin Eflin." bu sesi tanıyordum. Defalarca bana aynı soruyu soran sesti. Arkamdan yükselen çan sesleri ürkmeme ve tökezlememe sebep olmuştu.

SESSİZ GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin