Tekrar aynı krizi geçirmek üzereydim ama bu sefer her şey içimde olup bitiyordu.İlaçlar almış ve bütün vücudum yavaş yavaş ölüme terkediliyor gibi hissediyordum. Ellerimi yumruk yaptım ve ağlamamak için gözlerimi sıkıca yumdum. Derin derin nefes aldıktan sonra gözlerimi açtım. ''Peki.'' demekle yetindim cılız sesimle. Bulut çok şaşırmış ve üzülmüş olmalıydı. ''Görkem sen ne dediğinin farkında mısın? Nişanlanmamı mı istiyorsun?'' dedi isyan edercesine. Gitme desem ne fark edecekti ki? Gökçen bir yerlerden çıkıp her şeyi anlatacaktı. Bulutun benden nefret etmesini gerçekten istemiyordum. Hayatımdan çıkıp gidebilirdi, beni bir daha görmeyebilirdi ama nefret etmemeliydi benden. Ya da bir servet avcısı olduğumu düşünmemeliydi. Zaten öyle değildim ki. Zor durumda kalmıştım ama şimdi keşke o aptal anlaşmayı yapmasaydım diyorum. Aşık olmuştum ve bu çok acıydı. Tamamen savunmasız kalmıştım Bulut ile tanıştıktan sonra. Tahmin etmeyeceğim şeyler yapmıştım ama hiçbir zaman pişman olmamıştım. Ta ki söylediği iki kelimeyi duyana kadar ''Ben nişanlanacağım.'' Kulaklarım lütfen yanlış duy! Lütfen gözlerim yalanla bu olanları! Hepsi kabus olsun! ''Bulut beni unutmalısın.'' dedim kendimle olan savaşa yenildikten sonra.''Unutmak istemiyorum.'' dedi fısıldayarak. ''Dediğin gibi basit bir bakıcıyım ben.'' dedim gözlerimden sıcak yaşlar akarken. ''Saçmalama, basit falan değilsin.Sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun.'' Başımı olumsuz anlamda salladıktan sonra ''Bulut gitmelisin.'' dedim birden. ''Bir daha görüşmeyelim olur mu? Hem sen önceden Gökçeni seviyordun. Şimdi onunla tekrar nişanlanacaksın. Bu harika değil mi?'' dedim onu biraz da olsa yatıştırmak için.''Görkem yine saçmalamaya başlıyorsun. Senden başka birini istemiyorum.Kolay mı sanıyorsun unutmayı?'' dedi öfkeyle. ''Bulut dediğim gibi artık görüşmeyelim. Bu burada bitsin. Bundan sonra ne sen Görkem diye birini tanıyorsun ne ben Bulut diye birini.Her şeye nokta koyuyoruz tamam mı?'' dedim.Gözlerimden hala o sıcacık yaşlar akıyordu. ''Hoşça kal.''dedi usulca ve odadan çıktı.İçimi çekerek ağlamaya başladım. Bu hastaneyi bir daha unutmayacaktım herhalde. Bulut ile noktayı koyduğumuz yer...
Aradan yaklaşık iki ay geçmişti. Hayatım ne kadar düzen içinde görünse de her gece sabaha kadar gözyaşı akıtarak geçmişti aynı zamanda.En son hastane odasında görmüştüm onu.Bir daha da arayıp sormamıştı zaten.Gözlerimi doğan güneşe sabitledim. Ağlayarak geçirdiğim gecelerden biriydi ve gözüme bir saat bile uyku girmemişti. Başımın ucunda bulunan yün hırkayı sıkıca kavradım ve hızla üzerime geçirdim.Balkona yöneldim. Edindiğim alışkanlıklardan biriydi bu saatlerde balkona çıkmak.Garip algılanabilirdi belki ama benim için vazgeçilmez olmuştu.İçimdeki ses bir umut Bulut gelir diye çıktığımı söyleyip duruyordu. Ne kadar doğru olduğunu bilsem de bunu inkar etmeden duramıyordum.Her şeyin çok hızlı geliştiğinin farkındaydım. Üç hafta bile olmamıştı. O beni nasıl bu kadar kısa süre içinde sevebilmişti hala anlayamıyordum.Şimdi yanımda olsa tereddüt etmeden sorardım herhalde.Esen rüzgarla hırkama daha çok sarıldım.
Uyandığımda ter içindeydim. Biraz da olsa uyuyabilmiştim.Bugün tatildi.Bu yüzden gecikme korkusu olmadan üzerime kısa kollu beyaz desensiz tişört, altıma ise mavi kot şort geçirdim.Dağılmış haldeki saçlarımı tek örgü yaptım.Yavaş adımlarla aşağıya indim. Annem ve babam çoktan masaya oturmuş gibi görünüyorlardı.
''Günaydın.'' dedi annem elindeki dergiyi bırakarak.
''Günaydın.'' dedim aynı içtenlikle. Hastaneden sonra annem bana hiçbir şey sormamıştı. Bu da benim işime gelmişti.
''Kemal Soylar'ın oğlu nikahlanıyormuş. Davetiyesi geldi.'' dedi soğuk sesiyle annem.Elindeki davetiyeyi bana uzattı. Hızla ayağa kalktım. ''Size afiyet olsun. Ben acıkmadım.'' dedim hızla. Merdivenlere yöneldiğimde ''Akşama hazır ol. Düğünde olmamız gerekiyor.'' dedi babam. O nikaha ne olursa olsun gitmemekle kararlıydım. Sevdiğim adamın gözümün önünde evlenmesine dayanamazdım.''Akşam geç gelirim.'' dedim usulca.''Ama-'' babamın devam etmesine izin vermeden dışarı çıktım.Hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Taksi çevirdim ve Utku'nun evinin adresini verdim. Gerçekten yakın arkadaşlarımdan biri olmuştu ve beni anlıyordu.Onunla konuşursam rahatlayacağımı düşünüyordum.