Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Seviliyorsunuz.🧡
ASENA
Mumu üflersin, kağıdı tozuna beler. Birisi bir şey söyler, o andan itibaren zihnindeki hiç susmaz. Bazı kelimeler kelime olmaktan çıkar, doğrudan sen olur. Korkarsın da adını dahi koyamazsın yakar diye.
Çünkü bazen insanlar öyle bir ezberletir ki kötüyü zihnine, aksini iddia ettiremezsin kalbine.
Kafamdaki iğrenç sızıyla yüzümü buruşturduğumda göz kapaklarımı aralamak için ekstra çaba sarf etmem gerekti. Birbirine yapışan kirpiklerim nihayet aralandığında başımı yaslı olduğu yerden kaldırdım ve elimi sıcak bir şeye yasladım. Dur bir dakika, ben neredeydim?
Başımı yukarı kaldırdığımda Bakı'nın yüzüyle karşılaştım. Elimi yasladığım şey göğsüydü. Bu bir rüya mıydı? Gözlerini çevreleyen gür kirpikleri kıpırdanıyordu. Uyanmak üzereydi.
Dün yaşananları zihnimden geçirmeye çalıştım. Her şey yine üzerime devrilince patlamam gerektiğini hissetmiştim ve biliyordum ki ben yalnızca içince patlayabilirdim. O yüzden birkaç şişe alkol alıp kafayı bulmuştum. Sonra Gülsüm gelmişti, onunla bir şeyler konuştuğumuzu hatırlıyordum. Ardından elime bir kağıt tutuşturmuştu ve...
Kahretsin, o hain kız beni Bakı'nın yanına yollamıştı!
"Seni mahvedeceğim." Mırıldandığımda Bakı homurdandı. "Yine ne yaptım ben?"
Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdikten sonra ayağa kalktım. "Yapmadın bir şey, alınma hemen üzerine sen de."
Gözlerim hızla telefonumu ararken gözlerini aralayıp doğruldu. "Sana da günaydın, Ölüm Meleği."
"Günaydın." Komodinin üzerindeki telefonuma uzanıp ekranını açtım. Gördüğüm saatle bir küfür mırıldanıp tekrar koltuğa çöktüm. İşe geç kalmıştım, o Gülsüm'ü paralayacaktım!
Bakı gayet keyifli bir ifadeyle koltuktan kalktığında inatla ona bakmayı reddettim. Ben onunla konuşmuyordum bile, uykudan yeni uyanmanın verdiği güzellikle bezenen yüzüne bakmak istemiyordum. "Ben duş almaya gidiyorum. Sen de biraz hafızanı yokla bakalım. Yüzüme bakmadığına göre dün geceyi hatırlamadığın çok açık, Deniz Yıldızı."
Yüzümde nasıl bir ifade oluştu bilmiyorum ama sırıtarak gözden kaybolduğunda donakaldım. Umarım o lakabı öylesine söylemişti, öylesine söylememişti, kahretsin. Ben o saçma sapan deniz yıldızı muhabbetini açmış olmamalıydım.
Kalbim heyecanla teklerken kendimi durdurmayı denedim çünkü ümit hızla damarlarıma nüfuz ediyordu. Olabilir miydi? Belki olmuştu.
Yüzümde aylar sonra ilk defa içten bir gülümseme oluştu. Yine de Gülsüm'e olan sinirimi unutmadan telefonu kavradığımda hızla kızlarla olan sohbet grubumuza girdim.
ALO AHLAK ŞUBE
SİZ: Gülsüm nefret ediyorum senden. (10.22)
GÜLOM: Bir şey değil, canım. (10.25)
SİZ: Ya sabır...(10.26)
HATİCE: Ne yaptı yine bu? (10. 27)
NAZLI: Harbiden, ne kaçırdık biz? (10.28)
SİZ: Beni sarhoş halimle parti diye Bakı'nın evine yollladı. Ne anlattıysam adama sırıtıp duruyor. (10.28)
GÜLOM: E ne güzel işte, barışmışsınız en azından. (10.30)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONDAN VEYA SONSUZLUKTAN SONRA (KİTAP OLDU)
Romance"Bir şiir dökülür ruhtan kaleme, sana bana benzer. Hayır. Benzemez, sevgilim; koca dünyaya bile sığamayan biz, iki satır arasında mı birleşeceğiz?" Ünlü bir buz hokeycisi olmayı hayal eden Bakı Özalp, iki buçuk yıl önce geçirdiği kazanın ardından k...