Yaşamaya değer aslında herşey zor olsa da, hayat her durumda güzeldir. Ama bazen unuturuz hayatın ne kadar değerli olduğunu, zamanın aleyhimize işlediğini.
Demir'in babası şu an yoğun bakımda ve umutsuzca bir bekleyiş var bekleme salonunda, hastane kokusu en nefret ettiğim şeylerden..
Ben Tülin ile yan yana sandalye de otururken Demir sağa sola yürüyüp duruyor, endişeli korku dolu gözleri bazen benimkilerle kesişiyor.
Onu için çok üzülüyorum ve bu çok saçma onca olandan sonra, ne yapmam gerek hiçbir fikrim yok öylece onu izliyorum."Demir sakin ol, otur bir kahve iç öyle bekleyelim böyle yapmanın bir faydası yok!"dedi Tülin üzgün bir yüz ifadesiyle.
Demir Tülin'e dönüp titreyen ses tonuyla cevap verdi.
"Hiç bir şey yapmak istemiyorum, sadece beklemek istiyorum. Bunların hepsi benim yüzümden oldu, herkese zarar verdim Devin'e babam'a. Ben lanet bir insanım!"
"Hayır, sen hiç bir şeyi bilerek yapmadın. Bunların olacağını nerden bilecektin. Lütfen böyle düşünme, sen lanet bir insan değilsin en azından hatalarını görüp düzeltmeye çalışıyorsun!" Dedikten sonra ayağa kalkıp Demir'in omzunu sıvazladı Tülin.Neler oluyor anlamadım, Tülin'in ondan nefret ettiğini düşünüyordum. Belki de acısı var diye böyle davranıyor, yoksa onu sevmeye mı başladı? Belki de ben bu durumda ona olan nefretimi gizlemeliyim! Kafam çok karışık.
Demir omzu sıvazlanırken bana baktı ve benim ona olan bakışımı yakaladı, garip bir şekilde panik oldum. Sanki ne düşündüğümü anlamış gibi, kafamı başka yöne çevirip beklemeye devam ettim.
"Teşekkürler Tülin! Gerçekten teşekkür ederim." Dedikten sonra doktor bekleme salonuna geldi.
"Babanızın durumu iyi, kalp spazmı geçirmiş ama dikkatli olması gerekiyor. Bir süre dinlenmesi ve heyecan yaşamaması gerekiyor!" Dedi doktor Demir'e bakarak.Tülin de o bu haberle rahatlayıp yanıma oturdu. Demir'in gözleri ışıl ışıl olmuştu, hayata yeniden dönmüştü sanki.
"Çok teşekkür ederim doktor, çok dikkat edeceğim!" Dedi Demir küçük bir çocuk gibi sevinmişken.
Bende çok rahatlamıştım, o kadın kafamı karıştırmaya başladı. Bu kadar kötü olmayı nasıl başarmıştı, bunca şeye sebep olup nasıl rahatça ortadan kaybolmuştu anlamıyorum.Aradan bir hafta geçti ve ben evde film izlerken Tülin aradı.
"Efendim canım." Dedim
"Devin neler yapıyorsun? Hadi bugün dışarı çıkalım biraz, havamız değişir ne dersin?"
"Olabilir canım, nereye gidelim? Sen söyle ben gelirim."
"Aslında aklımda bir yer var ama kızma olur mu?" Dedikten sonra devam etti Tülin.
"Demir babasıyla ordan taşınıp yeni bir çiftliğe yerleşmiş, oraya davet etti."
"Sadece seni mi davet etti?"
"Hayır tabiki, biliyorsun sana yaptıklarından çok utanç duyuyor ve o gün de yarım kalmıştı her şey!"
"Peki gelicem adresi yolla!" Deyip kapattım telefonu heyecan ve panikle.Neden heyecanlandım bilmiyorum, bu durum nereye gidecek onu da bilmiyorum. Belki de sadece zamana uymalıyım, neyse gidip hazırlanayım bu kadar düşünmek iyi değil.
İki saat sonra Tülin ile evlerine varmıştık ve Tülin bana bakıp gülümsedi kapıyı çalmadan önce.
Zile basıp beklemeye başladık, bu defa kapıyı Demir açtı.Aslında gayet iyi görünüyordu, bir zamanlar bu adamı ölümüne seçmiştim. Keşke bunlar yaşanmamış olsaydı, her şey için o kadını suçlamak mantıklı değil ama kalbim şu an buna inanmak istiyor.
"Hoşgeldiniz, girin lütfen." Deyip içeri davet etti kibar bir tavırla.
Yavaş adımlarla içeri doğru yürürken topuklarımdan çıkan sesler evin içinde yankı yapıyordu.Oldukça güzel bir akşam ve dört kişi yemek yerken sohbet ediyorduk, babası da gayet iyi görünüyordu.
Yarım saat sonra yemekten kalkıp çay içmeye başlamıştık, ben çayımı alıp arka bahçeye doğru yürüdüm. Çok huzurlu ve güzel bir hava vardı
Biraz ilerledikten sonra kendi adımı duydum.
"Devin! Konuşmamız yarım kaldı ve gerçekten çok üzgünüm herşey için!" Diyordu Demir, arkamı döndüm ve karşımdaydı.Sakin bir ses tonuyla ona doğru yürüdüm.
"Üzgün olduğunu anladım. Ve eminim her şey o kadın yüzünden ama sonuçta bana yalan söyleyip neredeyse ölümüme sebep olacak kişi sendin!"
"Bunun için tüm cezaları kabul etmeye hazırım. İşlerin buraya geleceğini bilsem asla o yalanı söylemezdim, tek istediğim benimle olmandı. Ne kadar aptalcaydı, keşke demekten yoruldum inan, senin tırnağına zarar gelsin istemem oysa ki. Ve az kalsın ölüyordun!" Deyip iki eliyle yüzünü kapatarak ağlamaya başladı.Tülin'den
Oldukça güzel bir akşam ve biz Demir'in babası ile çay içip muhabbet derken telefonuna bildirim geldi.
"Aman Allah'ım!"dedi kokuyla
"Ne oldu? Sorun nedir?"
"Bunlar, bunlar. Ben ne yapacağım, kimsenin yüzüne bakamam. Affet beni oğlum. Affedin!" Deyip salonda duran kilili bir dolabı açtı.
Bu sırada ben de ne olduğunu anlamak için telefonuna baktım. Çok iğrenç bir kadın! Böyle bir şekilde nasıl tehdit edilir bir insan. Tüm görüntüler elinde ve bunu nasıl yayınlayacağını söylüyor?Ben telefona nefretle bakarken babasının elindeki silahı farkettim. Aman Allah'ım kafasına doğrultup ateşlemeye hazırlanıyordu ve ona yetişmek için koştum. Ama çok geç, dua edip bir el ateş etti ve oracıkta yere yığıldı.....
Devin'den
Ona doğru koşup ellerini yüzünden çekmeye çalıştım.
"Ağlama lütfen, başta sana inanmalıydım. Bunda az da olsa benim de payım var, seni öyle görünce o kadınla......"
Ellerini indirip yanaklarından süzülmüş yaşları silmeye çalıştı Demir. Bu sırada eli elime çarptı ve gözlerime bakıp bir kaç saniye öylece kalakaldı. Sonra çok çekici bir ses tonuyla adımı sayıkladı.
"Devin, sana olan aşkım çok büyüktü ve zaten kimseyi gözüm görmüyordu. Hala da öyle hiç bitmeyecek!"Bu sözleri kendimi ne kadar kısıtlasam da beni çok etkilemişti, ona olan aşkımı hatırlamaya başlamıştım ama hata yapıyorum, bunca olandan sonra nasıl olur.
Yanağıma dokunup ani bir şekilde öptü beni, dudaklarını hissettiğimde tek düşündüğüm ikimizin varlığı. Buranın dışında bir yer yok gibi, dünya ayaklarının altından çekilir gibi. Tutkuyla karşılık verdim ve beni kucağına aldı, öpüşmeye devam ederken bir an duraksadı."Silah ses miydi o?"
"Demir kimin silahı var ki burda nerden duydun sesi?"
"Bilmiyorum ama babamın var!" Dedikten sonra eve doğru koşmaya başladık panikle.
Salona girdiğimizde korkunç bir sahneyle karşılaştık. Gözlerim doğru mu görüyor? Neler oluyor böyle anlamıyorum. Demir'in babası kanlar içinde yerde yatıyor ve elinde silah, Tülin çığlık çığlığa bağırıp 'yardım edin' diyor.Demir yere yığılıp şok içinde babasına dokunuyor ve her saniye nabzını kontrol ediyordu. Babasının ölmesi ihtimaline inanmıyordu muhtemelen, kafasına sıkmış olsa bile.
Sakin durmaya çalışıp Tülin'e döndüm.
"Anlat lütfen neler oldu burda?"
Tülin korkuyla titrerken kelimeler ağzından çok zor çıkıyordu.
"O kadın, mesaj attı Sevtap. Görüntüler elindeydi ve bunları herkesin göreceğini söyledi. O da buna katlanamadı ve silahını alıp kafasına...." Diyerek ağlamaya devam etti.Bu nasıl bir kötülük? Bu insanlık dışı, hayvani bile olmayan bir durum. Demir ah sen şimdi ne yapacaksın? Umarım sakin olursun.
Demir bunları duyduktan sonra soğukkanlılıkla ayağa kalkıp polisi aradı. Sevtap'ı ve yaptıklarını anlatmak üzere polisleri eve davet etti. Bu olaya göre fazla mantıklı davranıyor, bu kadar soğukkanlı olamaz böyle bir durumda ve bu beni çok korkutuyor.......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devin (kitap oldu)
ChickLitBu ne tür bir saplantı? Nasıl bir aşk? Bazen aşk yetmeyebilir ama. Sadakat bir çok insan için bir numaradır. Fakat ben ona her zaman sadıktım o bunu anlayamadı. Bu yüzden bu durumdayız! Peki ya sonra olanlar? Evren bu kadar acımasızken nasıl hayal k...