Demir'den
Bir melek kadar güzelken, bir anne kadar sıcak. Bir arkadaş gibi ve bazen de çocuk gibi oluyor sevgilim. Hissettiğim aşkı ona anlatabilsem, onun nazarında cennet olur bu acımasız hayat.
Mekanın kapısından içeri girerken, etrafıma bakınarak yürüyordum. Tam da camın arka köşesinde oturan, dünyalar güzeli bir kız.
O kız hayatımı değiştiren, yaşamanın bir anlamı olduğunu hissettiren ve aşkımı nirvanaya ulaştıran Devin.Yanına yaklaşıp masaya iki elimi koyarak gözlerinin içine baktım.
Tülin de tam karşısında oturuyordu, Devin burda olmama çok şaşırmış ama bir o kadar da mutlu olmuş gibi görünüyordu.
Arkamdan Kemal de gelip, yanımda durarak merak içinde bekledi.
"Devin, bu hayatta ne olursa olsun sana olan aşkım bitmeyecek. Seninle Bir dakika bile dargın olmak istemiyorum! Belki de bu geceden sonra daha rahat olacak seninde kafan."Tülin'e dönüp 'neler oluyor der gibi baktı Devin.
Arkasından yanağından tutarak dudağına bir öpücük kondurdum, ona yakınken kontrolü kaybediyorum ama burda kendime hakim olmalıyım.
Geri çekilip ve gözlerinin içine bakarak devam ettim konuşmaya.
"O kadın muhtemelen öldü. Bir aydan fazla oldu ve hiçbir yerde iz yok, bize zarar vermek istese bunu çoktan yapardı! Herkes cesedini aramaya başladı, ben bu akşam bir şey düşündüm."Devin merakla sordu, kısık bir ses tonuyla.
"Ne düşündün?"
"Artık evlenelim. En yakın güne tarih alalım, daha fazla beklemenin hiç bir anlamı yok!"
Bu sözlerinden sonra Kemal de heyecanlanıp, Tülin'e dönerek şöyle söyledi.
"Birlikte bir nikah yapalım, tıpkı daha önce hayal ettiğimiz gibi!Devin gözyaşları ile bana sarılırken, Tülin de Kemal'i öpmeye başladı.
Umarım bu mutluluk ölene kadar devam eder.
Aradan üç gün geçti ve sade bir nikah için hazırlık yapmaya başlamıştık.
Nikaha Turan bey ve bu zamana kadar bize yardım etmiş polis arkadaşlarımız da davetliydi.
Tülin ve Devin gelinliklerini hazırlamış, oldukça mutluydular.Evlendikten sonra, evlerimiz ayrılacak ama yine çok yakın olacağız can dostlarımızla.
Hiç bir zaman ayrılmak yok ve evler farklı olsa bile yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyecek.
Turan bey'e davetiye ulaşmış muhtemelen, telefonumda onun araması belirdi.
"Alo!"
"Merhaba Demir, davetin için çok teşekkür ederim. Orda olmaktan büyük mutluluk duyarım!"
"Bizde sizi görmekten mutluluk duyarız, beş gün sonra ve cumartesi. Orda tarih yazıyor gerçi, biraz heyecan yaptım." Diyerek kahkaha attım.Gülerek cevapladı;
"Orada olacağım, herkese selamlarımı iletin!" Dedikten sonra telefonu kapatıp, hızlı adımlarla bahçeye çıktım.
Herkes oradaydı ve nikahtan sonra balayı planları yapılıyordu, bu mutluluk beni benden alıyor.
Babamın mezarını da ziyarete gidiyorum, iki günde bir onun mezarı başında oturup yaşadıklarımı anlatıyorun.Düğün günü de gideceğim ama bugün bir kez daha ziyaret etmek istiyorum.
Bizimkilerin yanına oturup Devin'in elini tuttum.
"Ben babamı ziyarete gideceğim, geç olmadan dönerim." Dedikten sonra elini öptüm sonsuz aşkımın.
"Dikkatli ol, yanına birilerini al istersen! Benim de gelmemi ister misin sevgilim?"
Dedi Devin."Yok hayatım, yanlız kalayım biraz daha. Babamla konuşmak çok iyi geliyor!" Bu cümlenin ardından gülümsedi,
sarılarak kocaman bir sevgi yoğunluğu ile büyüledi yine ruhumu.
Havanın sıcaklığı gittikçe artıyordu ve sanki havada bir sıkıntı, kasvet vardı.
Aracıma binip mezarlığa doğru ilerlemeye başladım.
Yarım saat civarı bir süre geçmiş olmalıydı, sonunda gelmiştim ve aracı park edip aşağı indim.Mezarına ulaştığımda korkunç bir his kapladı içimi, oldukça derin ve anlamsız.
Her zamanki gibi yanına oturup dua etmeye başladım.
Ardından içimi döküp düğünden siz ederken elimi toparağına koyup gözlerimi kapattım.
"Ah babam, seni koruyamadım. Keşke demek istemiyorum, ama bir yolu olsa şu an hala yanımda olurdun.
Harika bir düğün yapardık, umarım cennette ve rahatsındır. Her zaman kalbimdesin babam!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devin (kitap oldu)
Literatura KobiecaBu ne tür bir saplantı? Nasıl bir aşk? Bazen aşk yetmeyebilir ama. Sadakat bir çok insan için bir numaradır. Fakat ben ona her zaman sadıktım o bunu anlayamadı. Bu yüzden bu durumdayız! Peki ya sonra olanlar? Evren bu kadar acımasızken nasıl hayal k...