Helloooo. Önceki bölümü okuyan kişi sayısı az diğer bölümlere göre. O yüzden önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun. Ve yorum yapmayı unutmayın benim için önemli. Kontrol etmeden atıyorum umarım çok yanlışım yoktur.
Media: Ult gurum olan bebeklerin en sevdiğim şarkısıdır kendileri. Kesinlikle şans vermeniz gereken bir grup ve şarkı.
İyi okumalar...
"Jungkook?"
Bir süre bakıştı iki genç. Jungkook birkaç gündür düzenli olarak çalıştığı kafeye gelen bu adamla karşılaştığı için şaşırmıştı. Ayrıca ne diyeceğini de bilemiyordu. Peki Taehyung? Onun düşünceleri ise bambaşkaydı.
O neden ağlıyordu? Biri bir şey mi söylemişti? Jungkook'u kıracak herhangi bir şey? Bilemiyordu Taehyung.
Dahası aklına bir sürü olay geliyor, hangisinin Jungkook'u daha az kırmış olabileceğini hesaplamaya çalışıyor, onun gerçekleşmiş olması için dua ediyordu. Aklına bambaşka seneryolar geliyor, gözlerinde bambaşka olaylar canlanıyordu. Bunların birinde Jungkook işten atılıyor, birinde arkadaşları ile kavga ediyor, birinde ailesi ile arası bozuluyor birinde ise sevgilisi ile kavga ediyordu. En son düşündüğü Taehyung'u en çok yaralayandı.
Onun sevgilisi olduğunu düşünmek, başka birinin onunla olması... Bitiriyordu bu düşünce onun.
En sonunda bu düşüncelerden kurtardı kendini Taehyung. Böyle durarak hiç bir şey öğrenemeyecekti. Göz temaslarını hiç bozmadan yanına oturdu, beyaz tenlinin.
"İyi misin?Umarım rahatsız etmemişimdir seni. Ağladığını görünce dayanamadım, kusura bakma." Hızlı, bir o kadar da heyecan barındıran bir sesle kelimelerini sıraladı Taehyung.
Küçük olan ise ağlamaktan kızarmış gözlerini birkaç kez kırptı ardından ağzını bir şey söylemek ister gibi açtı fakat vazgeçmiş olacak ki geri kapadı. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı beyaz tenli."İyiyim efendim, sorduğunuz için teşekkürler ve önemli değil." Her zamanki saygısı ile konştu. Taehyung bundan rahatsız olmuş olucak ki düşünmeden, hemen konuşmaya başladı, "Ah şu an ne sen garsonsun ne de ben çalışan. Şu saygı eklerini bir kenara atalım şimdilik. Olur mu?" Bunun üzerine birşeyler geveledi Jungkook. Taehyung ise göz temasını hiç bozmadan Jungkook'a bakıyordu. Taehyung'un bakışlarına daha fazla dayanamamış olacak ki kafasıyla onayladı Taehyung'u küçük olan.
"Peki."
"Biliyorum şuan bulunduğumuz durumda bana bir şey anlatmak zorunda değilsin. Sonuçta birbirimizi tanımıyoruz. O yüzden lütfen rahatsız olursan söyle."
"Peki."
"Ah bu konuşma çok akıcı cidden." diyerek güldü Taehyung. Ardından yine devam etti. "Hmm sanırım ne olduğunu sormalıyım ilk başta." "Önemli bir şey değil. Merak etmenize gerek yok. Teşekkürler yine de." "Saygı eklerini bıraktığımızı sanıyordum." "Böyle daha rahat hissediyorum. Sonuçta benden büyüksünüz." "Ah peki nasıl istersen."
Taehyung'un bu sözünden sonra ikisnin arasında uzun sayılabilecek bir sessizlik oluştu. Ortamda sadece iki gencin nefes sesleri duyuluyordu. "Ailem ile aram iyi değil, hiç bir zaman da olmadı." Jungkook sonunda anlatmaya başlamıştı. Büyük olan hemen yüzünü ona çevirdi ve dinlemeye başladı.
"Sürekli onlar için bir şeyler yapmaya çalıştım. İkisi de çalışırdı ben küçükken. Ben de onlara yardım etmek için bakkalda çalışır eve çok geç dönerdim. Bu onlar için yeterli değildi. Her eve geldiğimde bağırırlardı hatta." Son cümlesinden sonra yüzünde acının tatlı tebessümü denilebilecek bir gülümseme oluştu. Taehyung ise bunu fark etmeyecek kadar çocuğun gözlerine takılı kalmıştı. Ağlamaktan kızarmış hâlâ dolu dolu olan o gözlere.
"Ben lise ikideyken babam iyi bir yerde iş bulmuş. Sonunda hayatımızın kurtulduğuyla ilgili annemle konuşurlarken duydum ben bunu. O kadar önemsizdim ki onlar için bana bunu söyleme gereği bile duymamışlar."
Bunu söylerken burnundan nefes vererek güldü Jungkook."Babamın orada çalışmaya başlamasının ardından annem işi bıraktı. Nasıl olsa babam onun yerine de kazanıyordu. Önceki zamana göre durumumuz daha iyiydi evet ama bana bunu yansıtmıyorlardı. Bana verdikleri para sınırlıydı. Öyle ki yetmiyordu bana böyle birkaç sene daha devam etti ben lise son sınıfa geçince daha fazla paraya ihtiyacım oldu. Böylece o kafede çalışmaya başladım. Tabii bunu onlara söylemedim öğrenirlerse kızacaklarını biliyordum.
Babam anneme nazaran daha sert biriydi. Beni evlatlıktan reddetmesine çok az kalmıştı ama yapmadı -sanırım annem sayesinde- o da her ne kadar bana bayılmasa da beni babamdan daha çok sevdiği aşikar. Her neyse bu kadar detay yeter herhalde. Bugün de bir şey öğrendiler hakkımda. İkisi de delirdi. Evden attılar beni. Tanrım neden bunu size anlattıysam. Özür dilerim. Size de rezil oldum."
Taehyung öğrendiği şeyleri kafasında ölçüp biçiyordu. Kendileri için küçük yaştan itibaren çalışıp didinen birine karşı niye böyle davranırdı ki bir aile. Derin bir nefes çekti ciğerlerine Taehyung. Evden atıldığını söylemişti değil mi? Gidecek bir yeri var mıydı? Jungkook'a döndüğünde bu zamana kadar fark etmediği çantayı gördü. Hemen konuşmaya başladı. "Kalacağın bir yer var mı?"
"Aslında arkadaşlarıma gitmeyi planlıyordum ama onları da bu saatte rahatsız etmek istemedim açıkçası." Haklıydı Jungkook saat 3 olmak üzereydi o sırada. Biraz düşündü Taehyung onu evine davet edemezdi. Tek başına dışarda da bırakmazdı. En mantıklı seçeneği buldu o sırada. Onu bir otele götürmek en iyisiydi. "Dışarıda kalamazsın benimle gel. Seni bir otele götüreyim." "Ne? Hayır lütfen. Gelemem sizinle zaten yeterince rahatsızlık verdim."
"Öyle düşünme gel hadi." diyerek çantasını aldı eline Taehyung. Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra Jungkook yapacağı en mantıklı şeyin bu olacağını düşünmüş olacak ki ayağa kalktı. "Peki sizinle geleceğim."_ARTEMİS_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cafe
FanfictionÜnlü iş adamı Kim Taehyung lise zamanlarında arkadaşları ile gittiği kafede daha önce hiç görmediği bir garson görür. Fic povdan alınmıştır. Pov videosunun sahibi SENBANGTANMİSİN(Tiktok)