Unuttun mu?

233 28 8
                                    

Heloooo.

İyi okumalar...

Jungkook's Pov

Üniversitenin bahçesinden hızlıca çıktığımda finallerimin sonunda bitmesinin verdiği bir rahatlık vardı üzerimde.

Final zamanım olması sanki beni yormuyormuş gibi son zamanlarda çalıştığım kafe de çok yoğun olmaya başlamıştı. Bunun getirisi olarak her zamankinden erken kalkıyor, kafeyi erkenden açıyor, üniversiteye gidip derslerime giriyor, boş bulduğum en ufak zamanda da finallere hazırlanıyordum. Bu 'zaman'larsa normal mesaimin yanında yaptığım ek mesailerden arta kalan vakitti. Kafeden çıktıktan sonra hemen eve gidiyor, bir şeyler atıştırdıktan sonra da hızlıca çalışmaya başlıyordum ve bu gerçekten yorucuydu. Hem de çok yorucu.

Yine de bunların yanında
hayatıma 'hyung' sıfatı ile giren yeni biri vardı. Bu kişiyle zamanla yakınlaşmış, arkadaş olmuştuk. Taehyung gerçekten komik ve eğlenceli biriydi.
Her buluştuğumuzda farklı yerlere gidiyor, çeşitli aktiviteler yapıyorduk. Bunları yaparken de tabii ki kahkahalarımızı tutamıyorduk. Hatta arkadaşları olan Namjoon ve Yoongi hyung ile de tanışmıştım. İkisi de Taehyung gibi komik kişilerdi. Özellikle birbirleri ile atıştıklarında gülmeden asla duramıyordum. Onlarla ilk defa Taehyung ile beraber kafeye geldiklerinde tanışmıştım.

Flashback

"Hayır Namjoon, bu çok saçma." diye fikrini belirtti Taehyung. " Yoongi ise "Sana katılıyorum." dediğinde Namjoon'un düşüncesini saçma bulduğunu dolaylı yoldan söylemiş oldu. Ardından da ekledi. " Hem nasıl dünyadaki bütün insanlar farklı bir renk körü olsun?" Namjoon hemen fikrini savunmaya geçti. "Ciddi olarak bir düşünsenize neden olmasın? Ya benim 'mavi' olarak gördüğüm gökyüzünü sen benim 'yeşil' olarak gördüğüm renk olarak görüyorsan ama adı mavi olduğu için sen benim gördüğüm 'yeşili'i mavi diye biliyorsan? Olamaz mı?"
Namjoon'un ardından Taehyung konuştu. "Beynim yandı şu an."

Jungkook's Pov

Yaklaşık 7-8 dakika önce gelen Taehyung ve arkadaşlarının siparişini almak için yanlarına gittiğimde, 3'lü hararetli bir tartışmanın içerisindeydi. Ben de bölmek istememiş duvarın yanında kafamı eğerek beklemiştim. Tabii aramızdaki mesefa onları duymam için yeterliydi.

Adını bilmediğim ama yaşça benden büyük olduğuna emin olduğum esmer adamın sözleri bir yandan mantıklıykeen bir yandan da deliceydi.

Daha fazla beklemek istemediğim için hem de aralarındaki konuşma durulduğu için masalarına iyice yaklaştım. "Hoşgeldiniz sipari-"
"Tamam işte. Bakın şimdi garson bey de bana hak vericek." lafımı bölen ve bunları söyleyen kişi yine o 'esmer adam'dı.

Ben öylece onun yüzüne bakarken o, az önce duyduğum şeyleri bana anlatmaya başladı.
"Şimdi söyle bana. Olamaz mı?" dediğinde yanında bulunan Taehyung'a 'yardım et' bakışları atarken o, sadece gülmek ile yetinmişti. " Neden olmasın? Olabilir tabii ki." dediğimde tek amacım bu garip durumdan kurtulmaktı. Nitekim öyle de oldu. "Ben söyledim işte size. Tabii siz bizim zeka seviyemizde olamadığınız için anlayamazsınız."
"Anlıyorum Namjoon. Anlıyorum." Bunu söyleyen kişi ise adının Namjoon olduğunu öğrendiğim kişinin aksine beyaz bir tene sahipti. Kısık bakan küçük gözleri ona sert bir görünüm katıyordu.

"Sizi tanıştırayım. Renk profesörü arkadaşımız Namjoon"  dedi elini esmer adama doğru uzatırken. "Bu da tdk Yoongi." bu seferde de beyaz tenliyi gösterdiğinde "Ben de Jungkook, memnun oldum." demiştim.

Flashback end.

O gün olan garip tanışmamız ile oluşan ilişkimiz ise zamanla evrilmiş, birkaç ayda çok yakın olmasak bile arkadaşlık diyebileceğim bir ilişkiye dönüşmüştü. Bundan memnundum çünkü ikisi de kafa dengi insanlardı. Onlarlayken gerçekten eğlendiğimi hissediyordum.

CafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin