Bu okuldan gerçekten bıkmıştı. Basıp gitmek, kaydını başka okula aldırmak istiyordu ama korkup kaçmak istemeyen yanı ona engel oluyordu. Sadece cinsel yönelimi yüzünden ona zorbalık yapanlardan korkup kaçtı dedirtmeyecekti arkasından. Güçlüydü ve başa çıkabiliyordu. En fazla vuruyor, dövüyor, sövüyorlardı. Efenin ruhuna hiçbir şey yapamıyorlardı. Üstelik onları takmıyordu bile. Moralini bozmalarına izin vermiyordu. Derslerinde çok başarılıydı. Bu kolejde burslu okuyordu zaten. Diğerleri gibi parasına değil kendi zekasına güveniyordu. Özgüveni yüksekti. Eee okul birincisiydi neticede. Geleceği parlaktı. Bilim insanı olmak istiyordu. Üniversitede akademisyen olmaksa en büyük hayaliydi. Annesi de babası da öğretmendi. Tam bir öğretmen çocuğuydu. Düzenli ve çalışkandı. Okulda hocalarına karşı hep saygılıydı. Tüm okul gibi hocaları da eşcinsel olduğunu öğrenmişti ama onu okuldan attırmamışlardı. Gerçi kanıt yoktu. Sadece Efe'ye gelip sordukları zaman bunu söylüyordu. İlk ne zaman anlaşılmış ve okulda bu dedikodu yayılmıştı Efe de hatırlamıyordu. Eşcinsel olduğu için onu sevmeyenler dışında kimseyle bi derdi de yoktu. Hatta onu severlerdi. İnsana insan olduğu için değer veren biriydi Efe.
Ayrıca çok umursamaz biriydi Efe. Bazen ona duygusuz diyenler bile çıkıyordu. Ama homofobik piçleri bu umursamaz tavrı sayesinde daha çok kızdırıyordu ve Efe bundan büyük bir haz duyuyordu. Efe homofobikler hariç herkesle arkadaş olduğu için bi arkadaş grubu yada yakın arkadaşı aramıyordu. Ama deli gibi aşık olacağı bir sevgilisinin olmasını çok istiyordu. Aslında aşırı mantıklı yapısına çok zıt bir istekti bu. Ama işte bu da onun zaafıydı. Ergenlik hormonları zirvedeyken diğerleri gibi rahatça yaşamak istiyordu. Merdiven aralarında yarınlar yokmuşçasına öpüşen çiftleri gördükçe imreniyordu onlara. Tamam belki okulda merdiven köşelerinde öpüşmek hoşuna gitmezdi ama odasında yatağında sevgilisi ile saatlerce öpüşmek çok hoşuna giderdi. Ailesi zaten cinsel yönelimini biliyor ve onu olduğu gibi kabul etmişlerdi. Efe ailesinin onun en büyük şansı olduğunun farkındaydı ve ailesini çok seviyordu. Bu hayatta en çok korktuğu şey onları istemeden bile olsa üzmek, utandırmaktı.
Her sabah okula yürüyerek geliyordu. Evi okuluna çok yakın bir mesafedeydi. Kar kış olmadığı müddetçe otobüse binme gereği duymuyordu. Okulun zengin züppeleri ise her sabah babalarının son model arabaları ile okula geliyorlardı. Tam okul bahçesinin kapısından içeri girecekken önünden hızla geçen siyah arabayla birlikte irkilerek geri çekildi ve sessiz bir şekilde küfretti. Siyah araba bahçenin ortasında durunca Efe kimin arabası olduğunu da bir bakışta anlamıştı. Gözlerini devirerek arabanın yanından geçerken arabanın kapısı açıldı. İçinden bu okulu ona zehir edenlerin başını çeken isim indi. Ona dönüp bakmadı çünkü bakarsa "ne bakıyorsun ibne" diye olay çıkartırdı bu piç. Bu piçin adı Sinandı. Okulun hatırı sayılır populerite sahibi zengin çocuğuydu. Tutucu bir ailesi vardı. Bu çocuğun homofobik oluşuna zerre kadar şaşırmıyordu yani. Ama bu yine de ona eziyet etmesini aklamıyordu Efe'nin gözünde. Bir grubu vardı. Daha doğrusu Sinan ne dese hav hav diye onaylayan itleri vardı. Sayısı değişiyordu. Sinan genelde kantinde en sağ tarafta olan masada otururdu. Onun masasına o yokken kimse oturmaya cesaret edemezdi. Ee ne de olsa bu sorunlu piçe kimse bulaşmak istemiyordu. Okulun kızları hatta erkekleri herkes Sinanı beğenirdi. Sinansa kimseye pas vermezdi. Aşka meşke kapalı biriydi. Açıkçası Efe onun herhangi bir insanı sevebileceğini de sanmıyordu. Ancak Efe dürüst bir çocuktu ve Sinan'ın yakışıklı olduğunu da kabul ediyordu. Ancak Efe için en önemli olan karakterdi. Ve Sinan'ı tanıdığı kadarıyla şerefsizin tekiydi. Kapağı güzel ama içi bomboş bir roman gibi diye geçirdi içinden sınıfa giden merdivenleri çıkarken.
Sınıfa girince cam kenarı ikinci sıradaki masasına yürüdü. Çantasını sırasına koyup oturdu. Her zamanki gibi kitabını defterini çıkarırken sınıfa pek sevgili şerefsiz Sinan girdi. Efe yine kafasını çevirip bakmadı ona. Sinan duvar tarafı en arka sıradaki yerine geçti oturdu. Sırtını duvardaki dolaplara dayayıp yüzünü sınıfa döndü. Bu Sinan'ın klasik oturuş şekliydi. İtleri de hemen çevresine toplanmıştı. Rahatsız edici bakışları yine üstünde hissediyordu Efe. Ama alıştığı için kolayca görmezden gelebiliyordu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile Dreams (BxB)
Teen Fiction" Sana bunun nasıl bittiğini söyleseydim. Arkanı döner miydin? Hala ona aşık olur muydun? Yine de güler miydin? "