Sabah okula erken gelmiş ve Sinana mesaj atmıştı. Onu daimi buluşma mekanları olan basket sahasına çağırdı ders başlamadan önce. Sinanında okula erken gelip kantinde takıldığını biliyordu. Basket sahasında duvar köşesinde yere çöküp oturdu. Sinanı beklemeye başladı.
Sinansa kantinde kendi ekibi ile birlikte oturuyordu. Masanın üstündeki telefonu titreyince ekrana baktı. Mesajın Efeden geldiğini görünce kaşları havalandı. İşe yaramıştı herhalde diye düşündü. Onu bir ayda kendine alıştırmıştı işte. Bunun için kendi gibi davranması bile yetmişti. Bu düşünce aşırı hoşuna gitmeye başlamıştı. Efe'nin yanında hiç kimsenin yanında olmadığı kadar doğaldı. Ona oyun oynadığı düşünülünce bu durum ironikti ama Sinan hayata karşı da oyun oynuyordu. Kendi gerçeğini reddeden bir korkaktı.
Telefonu eline alıp mesaj kısmına girdi. Onu basket sahasına çağırıyordu. Artık ayağına kadar çağırıyordu demek. Rolleri değişmişlerdi de Sinan'ın mı haberi yoktu. Ekrana bakarken yüzünde geniş bir gülümseme oluştu. Onun bu halini fark eden Caner "Ne oldu lan? Kimden geldi mesaj?" diye sordu. Sinan oturduğu yerden gürültülü bir şekilde kalkıp "Benim biraz işim var. Siz geçersiniz sınıfa." dedi. Arkasından nereye lan diye seslenen arkadaşlarını umursamadı.
Sinan basket salonuna doğru ayağında beyaz converseleriyle yürüyordu. İçeri girince karşıdaki duvarın dibine, dizlerini kendine çekip oturmuş olan Efe'yi görünce göğsünden vücuduna tuhaf bir sıcaklık yayıldığını hissetti. Küçük bir oğlan çocuğu gibi görünüyordu. Yüzünde engelleyemediği bir gülümsemeyle ona doğru yürüdü. Efe kendine doğru gelen Sinan'ı fark edince bakışlarını ona çevirdi. Pozisyonunu bozmadan başı dizine yaslı ona bakıyordu. Bu piçten dayak yerken bile bu kadar yorgun hissetmezdi. Sinan yanına varınca o da Efe'nin oturuşunu taklit etti. Bir müddet sessizce o şekilde bakıştılar.
"Bakışma yarışması mı yapıyoruz hayırdır Efe?"
Sinan eskiden Efe'nin adını bile ağzına almazdı. İbne der geçerdi. Birinin adını söylemek artık onu tanıdığını gösteren bir hareketti. Yani Sinan artık bir insan olarak Efe'nin varlığını kabul mü ediyordu? Efe bu sorunun cevabını veremiyordu bir türlü.
"Bitir bu işkenceyi."
"Sana söylemiştim benden kurtulmanın tek yolu bu okuldan gitmek. Sadece git arkana bile bakmadan."
Aslında Efe de derinlerde kaçma isteği ile dolmuştu bu son bir ayda. Oysaki son bir yıldır dayak ve hakaret yerken inadına karşısına dikilmek isterdi. Ne olmuştu Efe de anlam veremiyordu kendine. Neden git gide özünden uzaklaşıyor gibi hissediyordu? Yine de bu isteği ısrarla bastırıyordu. Korkup kaçmayacaktı. Ne olursa olsun bu homofobik piç istedi asla gitmezdi.
"Senin o istediğinin uzayda bile bir gerçekliği yok. Önce bunu bi anla." Bıkkınca devam etti. "Nefret ettiğin biriyle vakit geçiriyorsun sırf beni göndermek için. Bu kadar ileri gitmene gerek var mı cidden?"
"Amma kafa ütüledin Efe. Diyeceğimi dedim, eee sende cevabını verdin. Konu kilit. Kaçmakta özgürsün ama her yerde yakalarım." diyerek ayağa kalktı ve elini yerde oturmaya devam eden çocuğa uzattı. "Kalk hadi."
Efe kendine uzatılan ele baktı bir süre. Sinan'ın elini tutmak yerine elleriyle yerden destek alarak kalktı. Sinan bir aydır bu çocuğa özellikle bolca temas ediyordu ama asla karşılık alamıyordu. Kendine alıştırdığına emindi ama yine de duvarlarını da yıkamamıştı. İncecik ama bi o kadar güçlü bir bağ oluşuyordu sanki aralarında. Bu bağın can yakan bir bağ olacağını bilseydi asla bu yola girmezdi. Karşısındaki çocuğa zarar verme uğruna kendine verdiği zararı fark edemiyordu bile.
Yanında yürüyen çocuğa bir bakış atıp "Hadi dersi ekelim. Takılırız. Pes atmaya gideriz."
Efe sinirden güldü. "Siktir git lan." Bunun üstüne Sinan hızla Efe'ye döndü. Zaten yanında olduğu için yakındı şimdi önünde tam burnunun dibine girmiş gibiydi. Bu yakınlık Efe'ye iyi gelmiyordu. Karnında bir sancı hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile Dreams (BxB)
Teen Fiction" Sana bunun nasıl bittiğini söyleseydim. Arkanı döner miydin? Hala ona aşık olur muydun? Yine de güler miydin? "