"Efe"
Efe duyduğu sesi anlamlandırmaya çalışıyordu. Kalın ve keskin bir sesti. Ardından bu sesi tanıdığını hatırladı. Son bir yıldır bol bol bu sese maruz kalmıştı ya!
Gözlerini güçlükle açtı. Uykusu normalde bu kadar ağır değildi. Gözleri odağını bulana kadar bir iki kez kırpıştırdı. En sonunda görüşü netleşince ses tonu gibi keskin olan bakışlarla karşılaştı.
Efe bakışlarını karşısındaki yüzde gezdirdi. Bu piçin yüz hatları aşırı iyiydi. Çocuk yakışıklıydı zaten bu gerçeği çok önceden kabul etmişti. Mermerle oyulmuş gibiydi yüzü. Çene hattı köşeliydi. Sağ yanağında kulağına doğru üç tane sol yanağında çenesine doğru iki tane ben vardı. Boynunda da dört tane beni vardı. İşin en boktan tarafı ise Efe'nin ben ve çil gibi şeyleri çok seksi bulmasıydı. Bakışlarının sıradaki durağı kirpikleriydi. Uzun sayılırdı. Saçları ise sarıydı ama çok açık sarı da değildi. Kumrala bakıyordu. Kirpikleri ile aynı renkteydi.
Sinan incelendiğinin farkındaydı ve bu durum çok hoşuna gitmişti. Efe'nin onu beğendiğini bakışlarından anlıyordu. Bu bakışlarla ona bu kadar yakından bakıyor oluşu kanını kaynatıyordu. Hatta bu kaynayan kan erkekliğine doğru pompalanıyordu ve bu karşısındaki çocuğun bakışlarına bile azacak hale gelmek istemiyordu. En nihayetinde bu çocuğu okuldan gönderdiğinde ardından üzülmek istemiyordu. Bazen bu yoldan dönmeyi istiyordu. Çünkü şimdiden bu çocuğun yanında değilken onu özlemeye başlamıştı. Hisleri derinleşmeden vazgeçse iyi olurdu. Ama işte bi yanı devam et diyordu. Ve hep de o yanı kazanıyordu.
Efe an be an büyüyen gözbebeklerini kendi göremiyordu ama Sinan görüyordu. Efe'nin bakışları yukarı kıvrılan dudaklarda durdu. Dudakları da kalın diye incelemesine devam etti. Ardından bu piçle niye burun buruna olduğunu sorguladı. Rüyasına kadar girmemişti değil mi? Sonra aydınlanma yaşadı. Rüyama girmiş olsaydı keşke dedi içinden. Herif yatağına girmişti çünkü. Yüzünü biraz geriye çekti. Kestane rengi saçları alnına gelince Sinan eliyle geriye doğru taradı saçlarını. Şerefsiz zaten bu tarz temasları sürekli yapıyordu ama bari yatağındayken yapmasaydı.
"Okula gitmemiz lazım."
Efe zıplar gibi yatakta hızla doğruldu. Eline telefonunu alıp saate baktı. Ardından gelen farkındalıkla bakışlarını Sinan'a çevirdi. Sinan kendini tutamayıp gülmeye başladı.
"Gülme lan! Uyanamadım daha."
"Git bi yüzünü yıka Efe. Gözünde çapak kalmış." dedi gülüşlerinin arasında.
Efe Sinan'ın gülen yüzüne bakarak gülümsedi. Ardından Sinan'ın duvara yapışmış halini görünce istemsizce gülümsemesi soldu ve yüzü düştü. "Bu kadar rahatsız yatacağına ayrı yataklarda da uyuyabilirdik. Saçma sapan ısrar ettin." dedi.
Sinan onun bir anda ciddileşen yüzüne baktı bi iki saniye. Ardından mevzuyu çakmıştı ve gülümseyerek "Rahatsız olmadım ki Efe. Sen rahat uyu diye sana yer açtım."
Efe telefondan bakışlarını çekmedi ama onun samimi ses tonuyla hafifçe gülümsedi. "Neyse ne! Hadi kalk."
"Ne acelemiz var ya." dedi gerinerek. Uyuşuk hareketlerle yorganı üstünden attı. Efe giyeceklerini eline alıp Sinan'a döndü.
Sinan tam dünkü kiyafetlerini giymek için yere uzandı ama vazgeçti bundan. "Ya dün tişörtüme menemen dökmüştüm. Sen bana giymelik birşeyler versene."
Efe elindeki kendi kıyafetlerini masaya koyup tekrar gardırobına yürüdü. "Harbi çocuk gibisin Sinan ya. Acıktım, uykum geldi, üstüme yemek döktüm falan." Yüzünde gülümseme söylene söylene uygun birşeyler aradı. Bulup arkasını döndüğü sırada tekrar Sinanla burun buruna geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile Dreams (BxB)
Fiksi Remaja" Sana bunun nasıl bittiğini söyleseydim. Arkanı döner miydin? Hala ona aşık olur muydun? Yine de güler miydin? "