Efe her zamanki gibi okulun kütüphanesinde en sevdiği masaya oturmuştu. Burda ders çalışmaya bayılıyordu. Okulun çok donanımlı bir kütüphanesi vardı. Tabii kütüphaneye gelenlerin bi yarısının amacı ders çalışmak değildi elbet. Onlar sessiz olduğu için daha kolay yiyişmek için geliyordu buraya. Zaten çoğunluk çift olarak geliyordu ve Efe ergence de olsa bunu çok kıskanıyordu. Birlikte ders çalışacağı bi sevgili istiyordu. Test çözmekten sıkılınca o da diğer çiftler gibi sevgilisini öpmek istiyordu. Ama bir türlü aradığını bulamamıştı. Efe aşık olmayı bekleyen romantik tiplerdendi. Duygularını en üstte yaşamak istiyordu. Arzudan tir tir titremedikten sonra sevişmek falan içinden gelmiyordu. Zaten hiç sevişmemişti. Yani birkaç kez öpüşmüştü ama bu öyle karşısında oturan çiftin yaptığı gibi yiyişme tarzı bir öpüşme olmamıştı. Efe'nin ilgisini sevişmekten çok bu dakikalarca öpüşmek fikri çekiyordu. Sevişmede de ön sevişme aşamasını daha çok seveceğine emindi. Bu düşüncelere dalmış karşısındaki çifti izlerken yanına çekilen sandalyenin sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı ve başını yanına çevirdi. Gördüğü kişiyle gözlerini devirdi.
"Ne oluyor lan? Tek başına mı dövmeye karar verdin? Ama dikkat et itlerin kollarımı tutmazsa beni dövemezsin." dedi ve her zamanki sinir bozucu gülümsemesini takındı.
Sinan Efe'nin yüzünde bakışlarını gezdirip gülümsedi. "Yoo ders çalışmak için geldim. Okul tapulu malın mı?" dedi.
"Sen ve ders çalışmak. Çok alakasız. Yani ben seni kütüphanede hiç görmedim daha önce."
Sinan dümdüz yürümek yerine önce kendine alıştırmayı planlıyordu. Önce kafasındaki düşman algısını yıkmalıydı. Yoksa gardını sittin sene indirtemezdi.
"Evde çalışıyordum ben. Ama artık kütüphaneyi kullanmaya karar verdim."
"Peki neden benim yanım? Yani bak başka boş yerler de varken nefret ettiğin birinin yanına oturmak aşırı saçma. Neyin peşindesin?"
"Denk geldi oğlum. Uzatma dersine dön."
Sabır diler gibi başını yana yatırdı Efe. Uğraşamayacaktı bu piçle. Ders çalışmaya gelmişti buraya. Bu masa onun yeriydi. Kalkıp gidecek değildi. Dakikalar dakikaları kovalıyordu ama Efe bir türlü ders çalışamıyordu. Çünkü bir adet manyak sürekli yerinde kıpırdanıyordu. Sandalyesini sürekli Efenin olduğu tarafa yaklaştırıyor, kolu sürekli onun koluna değiyordu. Bacağını ise sürekli titretiyordu. Artık yeter diyerek elini Sinan'ın titrettiği bacağına koydu.
"Yeter lan. Titretip durma şu bacağını. Tüm masa sallanıyor senin yüzünden."
Sinan önce bacağındaki ele baktı sonra bakışlarını gözlerine çıkarttı ve "Hiç farkında değildim ya. Kusura bakma." dedi. Bacağını titretmeyi bıraktığı halde Efe elini çekmemişti. Sinan bunun üstüne gülümseyerek ellerini havaya kaldırıp "artık titretmiyorum" dedi ve bacağına baktı. Efe de bacağına bakıp hızla elini çekti. Piç akıl bırakmamıştı ki kıpır kıpır.
"Silgimi unutmuşum. Silgini kullanabilir miyim?" diye sordu Sinan dakikalar sonra. Özellikle Efe'nin kulağına doğru yaklaşarak. O kadar yaklaşmıştı ki dudakları kulağına değecekti nerdeyse. Efe duyduğu sesle irkildi ve neden bu kadar dibine girdiğine anlam veremez halde sandalyesini biraz geri çekti. Yüzünü ona döndüğünde hala yakınında duruyordu. Efe daha fazla geri çekilmeden cevapladı onu.
"Hı hı. Tamam kullan."
Neden kullanmasına izin vermişti ki? Hem keşke izin vermeseydi şimdi de sürekli silgiyi alıp geri koyuyordu. Her seferinde elini eline hafifçe değdiriyordu. Bilerek mi yapıyor diye yüzüne baktığı zaman hiç bilerek yapar gibi durmuyordu mimikleri. Önündeki test kitabına odaklanmış gibiydi. Yüzüne bakarken dünkü tehdidi aklına geldi. Yeni bir şeyler hesaplıyor olmalıydı. Gerçi genelde bomboş tehditler savururdu. O yüzden eğer bi planı varsa da Efe bunu anlayamıyordu. Sinan testten kafasını kaldırıp ona baktı. Ne oldu der gibi gözünün tekini kırptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile Dreams (BxB)
Teen Fiction" Sana bunun nasıl bittiğini söyleseydim. Arkanı döner miydin? Hala ona aşık olur muydun? Yine de güler miydin? "