Bl.1

1.8K 126 63
                                    

Akşam yemeği için belediye başkanının evine gelmişti Ali. Ahşap iki katlı bir evdi burası. Radyoda Türk sanat müziği çalıyordu yemeğe başladıklarında. Belediye başkanı yemeğini yerken bir taraftan da kasabayla ilgili bilgiler veriyordu genç adama.

"Burası iki bin beş yüz kişinin yaşadığı küçük bir kasaba. Yaklaşık beş yüz hane var. Çoğunluğu çiftçilik ve hayvancılık yapıyor. Toplamda beş bin büyük baş, on bine yakın küçük baş hayvanımız var. Bu salgın illeti başlamadan önce neredeyse iki katıydı. Hayvanların bakıldığı doksan kadar dam var kasabada. Yani oldukça yoğun günler seni bekliyor hekim bey."

Önündeki salatadan bir çatal aldıktan sonra "Önemli değil. Zaten bunun için buradayım öyle değil mi? Yeter ki kasabalının baktıkları hayvanlar sağlıklarına kavuşsun. Salih Bey sizin de hayvanlarınız var mı?" direk baktı adama.

"Olmaz mı? Kasabalının baktığı bütün hayvanlar bizim ailemize ait zaten. Fakat belediye başkanı olmaya karar verince kasabalıların refahını arttırmak için hayvanlarımızı onlara vermeyen karar verdik."

"Çok iyi niyetlisiniz" diyerek baktı ona.

"Her şeyi kasabalının zenginleşmesi için yapıyorum. Ankara'yla bağlantılar kurup yatırım yapmayı düşünen iş adamlarını kasabamıza çekmeye başladım mesela. Burası sadece çiftçilik ve hayvancılıkla değil gelişen sanayisiyle de anılmasını istiyorum. Şimdiden iki fabrika bile kuruldu kasabaya. Gençlere yeni iş imkanı sağladık. Yani her geçen gün gelişen bir kasabayız. Bakarsınız yakında vilayet bile oluruz.

"Keşke kasabanın doğal ortamını hiç bozmasaydınız Salih Bey" derken dudaklarını sıktı.

Salih "Merak etme hekim bey. Doğaya hiçbir zarar vermeden işimizi yapıyoruz Allah'ın izniyle. Sağlık müdürlüğünden gelen müfettişler sürekli denetliyor. Her şeyi çok sıkı tutuyor keratalar" diye güldükten sonra "Beni lafa tuttun ama dikkat ediyorum yemekten hiç almıyorsun. Yoksa beğenmedim mi?" diye sordu.

"Eminim güzeldir. Afiyet olsun size. Ama maalesef ben et yemiyorum."

Salih "Olur mu et yememek? Bunlar hep batı adetleri. Hekim bey bırak bu antin kuntin işleri. Dinimiz domuz etini yasaklamış. Bunun dışında et yemek helal bize" dedi.

"Mesele haram helal meselesi değil. Ben sevmiyorum eti. O yüzden. Ama salata gerçekten çok güzel olmuş. Eşinizin eline sağlık" derken elektrikler kesildi bir anda.

Ortalık kapkaranlık olmuştu. "Hay aksi. Burada elektrikler sık sık kesilir. Zamanla alışırsınız. Ben şimdi gaz lambasını yakarım" dedi Salih.

Gaz lambasının yanmasıyla odanın içi aydınlanmıştı. "Hekim Bey aç kaldınız. Hanıma söyleyim size başka bir şey hazırlasın. Keşke et yemediğinizi daha önceden bilseydik" diyerek masaya oturdu tekrar.

"Sağ olun. Hiç gerek yok" derken içeriye akşamüstü, elinde vurduğu tavşanlarla gördüğü kişi selam vererek girdi. Ali'yi masada görünce "Bu ne sürpriz. Veteriner de buradaymış. Nasıl tavşan güzel miydi?" diye sordu masaya otururken.

"Bilmiyorum ben yemedim."

Yusuf alaycı bir yüz ifadesiyle bakarken "Bir kere yesen bir daha hep tavşan eti ister canın. Ama sen ağzının tadını bilmiyorsan yapacak bir şey yok" dedi.

"Hiçbir canlının etini yemedim. Bundan sonra da yemeyi düşünmüyorum!"

Belediye başkanının eşi, ona için bir tabak koydu masaya. Salih "Bakıyorum siz tanışmışsınız bile" dedi gülümseyerek. Ali dudaklarını sıkarak evet manasında başını salladı.

KASABA //BxB// Final Yaptı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin