Öğle yemeğinden sonra akşama kadar yine Yusuf'la birlikte besicileri gezmişlerdi. Dönüş yolunda traktörü kullanan Yusuf "Bugün oldukça yorucu geçti. Ama daha yarısı bile olmadı" dedi oflayarak.
"Sizde çok yoruldunuz. Yardımlarınız için teşekkür ederim" diyerek baktı tebessüm ederek.
"Artık aramızdaki sizli bizli konuşmayı bir kenara bıraksak nasıl olur? Kendimi memur gibi hissediyorum böyle resmi dille konuşunca" diyerek güldü.
"Peki sen nasıl istersen! Benim için sorun değil."
Yusuf ona bakarak "Bu akşam arkadaşlarla "Felekten bir gece çalacağız. Şarkı, türkü, dansöz her şey var. Vur patlasın çal oynasın eğlenceğiz. Laf aramızda içki de var. Gelmek ister misin?" diye sordu.
"Teşekkür ederim. Çok yorgunum misafir evine gider gitmez banyo yapıp, yemek yedikten sonra hemen yatacağım" dedi.
"Gelmezsen pişman olursun Komşu kasabada Çingene Selinay var. Onu ayarladık arkadaşlarla. Görsen bir içim su. İlik gibi hatun. İstersen eğlenceden sonra takılman için kadın da ayarlarım."
"Israr etme fikrimi değiştirmeyi düşünmüyorum. Bu akşamki planım banyo, yemek, yatak!" deyince Yusuf daha fazla ısrar etmedi.
Traktörle bir süre toprak yolda sallana sallana ilerlerken, yol kenarında duran bir at arabası gördüler. Kasasında tarladan topladığı sebze ve meyveler vardı. Sürücü elindeki kırbaçla ata acımasızca vurarak "Yürüsene lan!" diye bağırıyordu küfürler ederek.
"Yusuf dursana şurada!" dedi öfkeyle adama bakarken. Traktör yanlarında durunca Ali bir hışımla atladı aşağıya. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Hayvana niye eziyet ediyorsun? Ne yaptı bu hayvan sana?" diye bağırdı sinirle elindeki kırbacı alıp yere atarak.
"Asıl sen kim oluyorsun benim işime karışıyorsun? At benim değil mi? İstediğimi yaparım!" diyerek indi aşağıya Ali'nin yakasından kavrayıp.
Traktör'den atlayan Yusuf ikisinin arasına girerek "Rahmi Dayı sakin ol. O kasabaya yeni gelen veteriner. Devlet görevlisi. Gözünü seveyim bırak onu!" dedi telaşla.
Devlet görevlisi olduğunu duyunca çekti ellerini Ali'nin yakasından. Ama hâlâ öfkeyle bakıyordu ona. Ali de onun kadar sinirliydi şu an. Burnundan nefes alıp verirken "Niye kötü davranıyorsun hayvana?" diye sordu bir kez daha.
Adam "Dün bir şeyi yoktu. Samanını arpasını eksik etmiyoruz. Yine nankörlük yapıyor. Gitmemek için inat ediyor! Görmüyor musun şerefsiz?" dedi.
"Belki başka bir sorunu vardır. Arabadan inip baktın mı hiç?" dedikten sonra atın yanına gidip başını okşadı. Kızıl yeleleri olan at acıyla kişnerken başını omzuna yatırdı Ali'nin.
"Belli ki canı yanıyor" dedikten sonra birkaç adım geriye adımlayıp baktı ona. Sağ ön ayağını yere basmadığını farketti. Eğilip ayağını kaldırdıktan sonra altına baktı. Başını adama çevirerek "Kim çaktı bunun nalını?" diye sordu.
"Tarlada çivisi düşmüş alelacele çakıp hemen yola çıktım az önce."
Ali "Çiviyi yanlış çakmışsın. Canı yandığı için basamamıyor ayağının üzerine. Aletlerini getir hemen düzeltelim şunu!" dedi. Adam hatanın kendisinde olduğunu anlayınca sakinleşmişti birden. Dudaklarını sıkarak "Tamam getiriyorum hekim bey" dedi.
Yusuf'a "Atın başını omzuna yatır kendisini böyle daha güvende hisseder" dedi. Bir süre uğraştıktan sonra nalı ata zarar vermeyecek şekilde çaktı.
At ayağını yere basıp keyifle kişnerken başını okşadı genç adam. Ardından adama bakarak "Hayvana vurmadan önce ne sorunu olduğunu öğren bundan sonra" diyerek sıktı dudaklarını. Adamın at arabasına binip hareket etmesini bekledikten sonra "Hadi gidelim bizde" diyerek traktöre bindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABA //BxB// Final Yaptı
Teen Fiction1970'li yılların Türkiye'sinde, ücra bir kasabada başlayan bir aşk hikayesi. Yıkılması imkansız tabuları olan kasaba halkı ve kalpleri arasında sıkışıp kalan iki genç adam. Her şeye rağmen aşkları galip gelebilecek mi?