Ali mutfağa su içmeye gelmişti. Bardağa su doldururken Özgür, annesini kolundan çekip içeriye girdi. Kapıyı kapatıp sinirli ama alçak bir ses tonuyla "Anne ne işiniz var sizin burada? Niye haber vermeden onları da alıp geldin buraya? Sen beni delirtmek mi istiyorsun?" dedi.
"Sömestr tatilinde gelmedin Ankara'ya. Yaz tatilinde de gelmiyorsun. Ta buralara da evlenmekten kaçmak için geldiğini biliyorum. Madem sen gelmiyorsun. Bende tutup gelinimi sana getireyim dedim."
"Of anne ya. Memleketin halini radyolardan dinlemiyor musun? Her yerde sağ sol çatışması var. Yollar çok tehlikeli. Niye kafana göre çıkıp geliyorsun? Hem babam nasıl izin verdi gelmenize böyle tek başınıza?" derken sinirle saçlarını sıktı. Ali onu hiç bu kadar sinirli görmemişti.
Annesi "Sağ sol benim umrumda değil. Benim tek umrumda olan sensin. Bak bu kız seni görmek için kalkıp ta buralara kadar geldi. Seni çok seviyor. Sevmeseydi gelir miydi? Seni almaya geldim. Ankara'ya gidip düğün yapalım. Dünya gözüyle senin yuva kurduğunu göreyim. Çok şey mi istiyorum Allah aşkına!" dedi oğlunun gözlerinin içine bakarak.
"Anne Allah aşkına bir fotoğrafa bakıp nasıl sevdi beni. Aklın mantığın alıyor mu? Hangi çağda yaşıyoruz? Bu şekilde evlenilir mi? Daha birbirimizi bile tanımıyoruz. Ayrıca benim evlenmek istediğimi de nereden çıkardın? Ben evlenmek istemiyorum!"
Annesi "İyi ya işte bak kız seni görmeye geldi. Oturup tanışın kızla. Baksana öğretmen olduğundan beri kasaba kasaba geziyorsun. Daha ne kadar gurbet ellerde böyle yalnız ve perişan bir şekilde bekar olarak yaşamaya devam edeceksin?" diyerek baktı oğluna.
"Benim perişan bir halde olduğumu da nereden çıkardın anne? Ben hayatımdan gayet memnunum. Ayrıca yalnız da değilim Ali var. Biz birlikte çok güzel idare ediyoruz. Öyle değil mi?" derken gözlerini genç adama çevirdi.
Ali heyecanla kekeleyerek "Tabi. Biz idare ediyoruz" dedi kadına bakarken.
"Olur mu öyle şey? Bakın evlenin göreceksiniz. Ne kadar daha güzel bir hayatınız olacak ikinizinde! Sürünüyormuşuz diyeceksiniz. İyi ki büyük sözü dinledim diye bana teşekkür edeceksiniz. Bırak inadı işte. Bak kız buraya kadar gelmiş. Belli ki o da, seninle evlenmek istiyor. Ailesi de öğretmen damadımız olacak diye çok mutlu. Babanda tamam diyor bu işe. Sende he de olsun bu iş."
Oflayarak baktı annesine. "Anne ben bir kızı sevemem! Bir kızla evlenince mutlu bir hayatım olmayacak. Yanılıyorsun!" derken, Ali kaşlarını havaya kaldırıp korkuyla başını sağa sola salladı susması için.
Kadın "O nasıl laf öyle. Niye mutlu olamıyormuşsun? Bir kızı sevemem ne demek? Saçma sapan konuşma. İnsanın aklına bin bir türlü şey geliyor. Tövbe estağfurullah!" diyerek kulağını çekip masaya vurdu parmağını.
Özgür "Olmaz dedim işte uzatma! Onlara münasip bir şekilde evlenmeyeceğimi söyle. Sonra da Ankara'ya geri dönün. Evlenmek falan istemiyorum!" dedi annesine öfkeyle bakarken.
"Neyse sabah olsun. Sakin kafayla tekrar konuşuruz bunları. Hadi girin içeriye. Yalnız kaldılar. Ayıp olmasın dünüre" diyerek mutfaktan çıktı.
Özgür sinirle kendisine su doldururken elleri titriyordu. "Kusura bakma annemin işleri işte. Yıllardır beni evlendiremedi diye na'pacağını şaşırdı iyice. Ankara'dan kalkıp buraya gelmek ne demek?" dedikten sonra suyu dikti kafasına.
Dudaklarını sıkarak "Az daha yanlış bir şey söyleyeceksin diye ödüm koptu" dedi genç adam.
"Yanlış olan ne? Birbirimizi sevmemiz mi? Asıl yanlış yapan annem görmüyor musun? Elin tanımadığım kızını tutup getirmiş buralara bana sormadan. Asıl yanlışı yapan annem!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABA //BxB// Final Yaptı
Fiksi Remaja1970'li yılların Türkiye'sinde, ücra bir kasabada başlayan bir aşk hikayesi. Yıkılması imkansız tabuları olan kasaba halkı ve kalpleri arasında sıkışıp kalan iki genç adam. Her şeye rağmen aşkları galip gelebilecek mi?