2. bölüm

1.8K 63 7
                                    

Yarım saat sonra kapı ziliyle uyandım direkt başıma eşarp geçirip kapıya baktım. Ben bu saatte kapıyı çaldığı için. "Ulan Pars ben yatcaktım niye geldin"

"Yemeğe gidicektik ya ceylanım" bana melül melül bakmaya başladı. "Sana yemek falan yok zaten yorgunum hem ne güzel gözüm dalmıştı ya"

Ona kızgınlıkla bakıyordum oda bana tatlı tatlı bakıyordu heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı. "Ama ceylanım oldu mu öyle şimdi ben seni yemeğe götürecektim"

"Bana bak bir Nesrin anneden yedin terliği bir de benden yeme" kaşlarımı çattım. Tabikide ciddi bir şekilde söylemediğimi bildiği için konuyu değiştirdi hemen.

"Lütfen be ceylanım hadi gidelim hem sen yatsı namazını kıldınmı" beni ikna etmeye çalışıyordu. "Öf tamam hazırlaniyim gidelim ve yatsı namazını kılmadım ben geç içeri namazımı kılayım gideriz" Namazı nasıl unuturdum bunu bir daha yapmamalıyım.

İçeri geçip hemen koltuğa yayıldı bende üstüme eteğimi geçirip namazımı kıldım.

"Ceylaanımm namazını kıldınmı"

"Kıldım kıldım üstümü değiştireyim gideriz" yanıma geldi anlıma öpücük kondurdu. "Tamam ceylanım" bende odama gidip üzerimi değiştirdim.

 "Tamam ceylanım" bende odama gidip üzerimi değiştirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Giydiği

Üstümü giyindim ve içeri geçtim Pars ise ayağısı salonda olan yuvarlak sehpaya ayağını uzatmış haberleri izliyordu.

Pars benim geldiğimi anladı "Ulan hayat varmış be sen ile sevgili olduğumda dokundurmazdın bile hele o tokadı unutmuyorum ceylanım" hemen o an aklıma geldi güldüm.

"Haketmiştin sende"

Geçmiş Zaman

Meriç "Görevden yeni döndük bir yemek yemezmiyiz komutanım"

"Gideriz gitmesinede gidin üstünüzü değiştirin böyle gitmeyelim". Herkez ayaklandı eşyalarımızı yani telefon ve cüzdanlarımızı dolaptan aldık.

Bu adama nedense gıcık kapıyordum bir gün tatlı dille konuşuyor ikinci gün acı dille.

Hep bir ağızdan "Tamam komutanım" dedik bir anda bana. "Tusem benle gel" Tamam tamam sakinleş Tusem sakinleş ne kadar gıcık kapsamda hayır diğerlerine böyle olsa tamam karakteri bu dicem ama diğerlerine öyle değil tamam azda olsa onlarada böyle davranıyor ama bana..

"Emredersiniz komutanım" komutanım sonuçta bir saygısızlık etsem tık diye giderdim maazAllah.

"Seni eve ben bırakıcam" şaşırdım ne oluya la buna yani komutanıma demek istedim yanlış anlamayın. "Tamamdır komutanım" Bu teklifi reddedemezdim arabamda yoktu eğer teklif etmese taksi çağıracaktim

Bir kaç dakika sonra evime geldik. "Hadi üstünü değiştir gel sonra bizim eve gidelim" neden?

Kaplumbağa ninen tostum.

"Tamam komutanım" komutan komutan komutan.

"Tusem komtanım yok siviliz" dengesiz herif "Tamam Pars" demek zorunda kaldım çünkü emir demiri kesiyor maalesef.

Üstümü değiştirip salona geldim."Hadi çıkalım" Kapının önüne geldiğimizde direk benim kolumdan tuttuğu gibi duvarla kendi arasına sıkıştırdı. Ne oluyor kesin dengesiz.

Adama dengesiz demeyi bırakmalıydım hemde hemen.

"Pars-" cümlenin devamını getirecektim sözümü kesti. "Şşş artık bişeyleri açığa getirmek istiyorum lafı dolandırmadan direk söyleyeceğim seni seviyorum Ceylan peki sen"  gözlerime umutla baktı.

Açıkçası Ceylan demesi hoşuma gitmişti fakat ben dediği şeyle donup kaldım. "Hemen bir şey demene gerek yok eğer sonuç olumlu olacaksa ben beklerim"

"Ben bilmiyorum emin değilim fakat beklemenede gerek yok yani sanırım"

Utandım.

Ben Tusem Kurt hayatım boyunca hiç bu kadar utanmamıştım.

Tam dudağını dudağıma değecekken yüzüne tokadı indirdim tabi bunu yaparken yüzümde alaycıl bir gülümseme oluşmuştu.

"Naptın ceylan düşmana vurur gibi vurdun" yüzünde gülümsemeyle. " Pars komutan belki birşeyleri açığa getirdik ama nasıl Kurana abdestsiz dokunmuyorsan" güldüm ve devamını ardından "Nikahsız dokunmayacaksın" kendimle gurur duyuyorum bana alkış.

"Uff işimiz zor ha ceylanım"

"Eee o kadarda olsun be Yüzbaşım" yüzümde nedenini bilmediğim gülümsemeyle. "Neyse hadi gel ceylanım benim eve gidelim üstümü değitireyim de gidelim" yüzü gülüyordu tabi güller açardı yüzünde.

Ben Parsın hiç bu kadar güldüğünü görmedim.

"Tamam yürü" dedim ve kapıdan çıktık.

Geçmiş son

"Ama ogün utancımdan 1 hafta domates gibi gezmiştim"

"Böyle marifetlerim vardır ceylanım bilirsin" çapkın gülümsemesiyle. "Pars" utanmıştım ne yapabilirim asler olabilirim ama duygusuz değilim.

"Tamam bebeğim gidelim hadi"

"Akıllı ol koca bebek" diyip dalga geçtim gülerek. "Benim nerem bebek be" kaşlarını çatarak.

Bende yanaklarını sıktım. "Bir kere sen benim bebeğimsin küccüğüm benim"

Bana bana Tuseme o benim kısa olduğumumu söyledi? "Pars bu sefer kartalımı alırım kimse de tutamaz beni"

"Tamam sustum ceylanım" dedi.

Biiiittttiiiiiiii

Nasıl olmuş güzelmi

Düzenlendi

~CEYLAN~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin