"Hadi çıkalım" sonuçta beni uyandırmıştı. "Tamam ceylanım"
Dışarı çıkıp arabaya bindik. 10 dakika sonra minnoş ışıklı süslemelerle dolu bir kafeye geldik. "Pars burası çok güzel" dekorasyonu çok güzeldi. "Senden güzel olamaz ya ceylanım" benim yanaklar kızardı fakat utanmadım soğuktan.
Tabi canım tabi anca kendini kandır.
"Gel oturalım"
"Tamam" karşısına oturdum. Oturduktan bir kaç dakika sonra yanımıza garson geldi. "Ne istersiniz efendim"
"Ben yemek yemiycem sen yiyecekmisin ceylanım"
Pek aç gibi görünmüyordu okadar yaptığım serçe parmak kadar sarmaları yemişti sonuçta "Bende yemiycem ama bir tatlı alırım" gülen yüzümle.Garson "Ne isterdiniz efendim"
"Ben bir triliçe alırım sen ne istiyorsun Pars"
Pars "Bana da aynısından" dedi. "Peki 5 dakikaya geliyor efendim"Garson gitti. Pars elimi alıp yüzüğümle oynamaya başladı. "Gerçekten inanabiliyormusun nişanlandık"
"Evet ceylanım nişanlandık ve 4 gün sonra düğünümüz var" en az benim kadar o da heyecanlıydı. "Yarın ful evde yatıcam Nesrin teyze ve Elifle perşembe günü gelinlik bakıcaz çeyizlik alırken bir rahat bırakmamışlardı"
"O günün sonu peki eve kadar başımın etini yemiştin be ceylanım" güldü resmen dalga geçiyordu benimle. "Bak bi daha o günü hatır-"
Lafımı bölen garson olmuştu. "Efendim tatlılarınız"
"Teşekkürler"
"Başka bir isteğiniz varmı efendim" gitmeyi bekler gibi. "Yok teşekkürler" bizde biraz sohbet edip tatlılarımızı yedikten sonra kafeden çıktık.
"Artık eve gidelim lütfen" uykum gelmişti. "Tamam ceylanım bırakayim seni"
Yola çıktık normalde buralar bukadar zifiri olmazdı. "Pars neden bukadar karanlık" birşey olduğunu bakışlarından anlamıştım. "Ceylanım galiba takip ediliyoruz arkada 4 araba var ve öndende gelen bir araba var albayı ara ne olur ne olmaz tedbirimizi alalım" o da benim gibi telaşlanmıştı. "Tamam"
Albayı aradım. "Alo"
"Komutanım" çünkü ona telsizden haber verecektim. "Efendim Tusem" sesimden birşeyler olduğunu anlamıştı. "Komutanım şuan takip edili-" sözümü kesen silah sesleriydi. "Tusem ne oluyor."
"Komutanım pusuya yakalandık cephanemiz az yetmez çok kalabalıklar" bir yandan ateş etmeye çalışıyordum.
"Tamam ekip göndericem fakat ne zamana gelir bilmiyorum" oda telaşlanmıştı. Bende onu onaylayarak telefonu kapattım. "Pars dikkat et" kafasıyla beni onayladı.
Dışarı çıktım arabalar önümüzü kestiler direkt arabanın kapısını koruma olarak açıp kullandım. "Ceylan kaç mermin var" diye sordu. Tek şarjör" diyerek bende ona sordum. "Bendede"
O sırada şarjörde mermi bitmişti. "Bende mermi bitti" dedim. "Bendede" diyip karşılık verdi. "Ne yapıcaz"
"Ceylanım sen arabaya gir" ne arabası ya olmaz anca beraber kanca beraber.
"Olmaz seni tek bırakmam Pars" kızdım ona. "Ceylan geç içeri"
"Ulan yok diyorsam yok sabrımı taşırma" diye bağırdım. "Off tamam silahları bıraktılar mermimizin bittiğini anladılar ama hepsini dövebileceğimizi sanmıyorum ekip gelene kadar oyalayalım" bende onu onayladım. Adamlar gelmeye basladı birkaçı bana birkaçı Parsa tam adama tekmeyi basacaktım boynumda bir acı hissettim. "İyi geceler" diye bir ses duydum son duyduğum ses ise Parsın Ceylan diyerek bağırmasıydı. Boynuma gelen şey iğneymiş ve biz bilincimizi kaybettik.
Finiiiiiiisshhhhh
Bittiiiiiiii
Ben boyle bitirmeyi cok seviyom yaaa
Güzel olmuşmu
İlerde gormek istediğiniz sahneler varsa yorumlara yazmanızı isterim
Düzenlendi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~CEYLAN~
Teen FictionBir Askeri Kurgudur Bir kızımız var asker bir oğlumuz var oda asker iki timimiz var onlarda asker bu kızımız ve oğlumuz nişanlanarak bu hikayeye giriş yapıyorlar bu kız hikayelerin ortalarında ailesinin gerçek olmadığını öğreniyor ve hikayemiz başlı...