seven

1.5K 184 124
                                    

hayat çoğu zaman güzel anlarla dolu olmazdı ve hiçbir zaman da yolunda gitmezdi.

hiçbir zaman ağzınızın tadına göre kahve bulamazdınız. işte şimdi güzel bir kahve içmeliyim, dediğiniz gün elinizde acı ve bayat bir kahve olurdu. termos almaya paranız olmadığından doğaya hiçbir katkısı olmayan karton bardaklardan o kahveyi içer, ders çalışmaktan kaçtığınız için içinizdeki bok gibi vicdan azabıyla otobüs durağından ağzına kadar dolu otobüse binip berbat bir yolculuk geçirirdiniz.

hayat böyleydi, yolunda gitmezdi.

hayatımda yolunda gitmeyen çok fazla şey vardı. bütün bunlar benim ve neden aldığımı bilmediğim, sonrasında pişman olduğum kararlar yüzündendi.

mesela ben neden bu boktan şehirde yaşadığımı bilmiyordum. doğup büyüdüğüm yere otobüsle neredeyse beş saat sürüyordu. kimsenin bana karışmamasını fazla ciddiye alıp istediğimi yapabileceğimi düşünmüştüm sanırım. nefret ettiğim ve kesinlikle ait hissetmediğim bir şehirde ne yaptığımı bilmiyordum.

vücudumdaki dikiş izlerinin üstünü neden dövmelerle kapattığını bilmiyordum. bu, insanın kendisini kandırmasından başka bir şey değildi. vay canına jungook, sikik izleri başka çirkin izlerle kapattın ve onlar yok oldu, değil mi? geçmişin silindi ve bütün o acı verici günleri yaşamadın.

neden bir tane bile doğru düzgün arkadaşım olmadığını bilmiyordum. neyim eksikti? nerede yanlış yapmıştım da insanlar benden hastalıklı biriymişim gibi kaçıyordu?

en çok da şu an neden tanışma uygulamasından tanıştığım ve bir gün bile konuşmadığım bir adamla buluşmaya gitmek için hazırlandığımı bilmiyordum.

hayatta hiçbir şey yolunda gitmezdi ve ben bundan nefret ediyordum.

taehyung ile konuşmamın üzerinden sanıyorum ki iki gün geçmişti. beni sinir ve stres sahibi yapmıştı bu herif. ona ve düşünmeden kurduğu cümlelere öylesine bir öfke duymuştum ki, saatlerce kendi kendime söylenmemin ve bolca küfür etmemin ardından geçen birkaç saat sonunda elime telefonumu almış, kendime bir an bile düşünme fırsatı vermeden uygulamalar arasında en popüler olan tanışma uygulamasını indirmiş, bir de en güzelinden fotoğraflarımı koymuştum.

aklımdan hiçbir şey geçmiyordu o an. sadece birilerini bulup gerçekten kim taehyung'u aklımdan atabileceğimi düşünüyordum.

uygulamayı kullanmaya başladığım ilk an sağa ve sola kaydırma muhabbetinden bir haber sola kaydırmam gereken herkesi sağa kaydırmış, mesaj kutumun dakikalar içinde dolduğunu görmüştüm.

amacım belliydi. taehyung'u unutacak, benim gibi birini kaybettiği için üzülmesini sağlayacaktım.

tamam, ikincisini sonradan eklemiştim.

bu doğrultuda bana mesaj atan toplamda yirmi kişiye geri döndüm. saatlerce geçti. hayatımda ilk defa konuştuğum insanlar olması umurumda değildi. öyle nazik ve tatlı davranıyordum ki bunun gereksiz olduğunu fark ettiğim sıralarda çoktan gece yarısı olmuştu.

yirmi kişiden on ikisi zaten konuşmayı devam ettirebileceğim kişiler değildi, onları kafadan elemiştim. geriye kalan sekizin beşi benden yaşca büyükken ikisi ise kısa boyluydu.

kısa boylu olmaları kötü bir şey olmasa da tercih etmiyor olmak benim suçum değildi.

geriye kalan bir kişi işe garip bir şekilde fazlasıyla iyi görünümlüydü.

isminin mingyu olduğunu öğrendiğim çocuk benimle yaşıttı. anlattığına göre doğduğundan beri amerika'da yaşıyor, kore'ye ise yılın belli dönemlerinde tatile geliyordu. üniversitede kimya ile ilgili bir bölüm okuduğunu söylemişti ancak çok da aklımda tutamamıştım açıkçası.

in my feelingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin