sixteen

1.1K 124 86
                                    

parti saçmalığının üstünden neredeyse on gün geçmişti ve ben bu on gün içinde sadece bir kere kendi evime gitme fırsatı bulabilmiştim. neden mi? çok basit, taehyung yüzünden.

kim taehyung.

gecelerimi gündüz edemediğim günlerin, damağımdaki acı tadın, içimde boşluğun ve en kötüsü de kalbimin acısının sebebi taehyung.

ceketimin cebinde uyuşturucu bulduğu gece benimle kalmıştı. çok sarhoş olduğumdan dolayı pek düşünmeden uyumuş, uyandığımda ise savaşmaya çalıştığım iğrenç baş ağrısı yüzünden onun 'artık bu evde kalamazsın', laflarını ciddiye almamıştım ama taehyung hiç olmadığı kadar ciddiydi. o gün evimden çıkıp onun evine gelmiştik. ne düşünüyordu ya da ne planlıyordu bilmiyordum. yaptığı telefon konuşmaları, eve gelen insanlar, seokjin'le gizli gizli fısıldaşmalar.. bir şeyler oluyordu ama bana tek kelime bile etmiyordu. sadece geçiştirmek için bir şeyler zırvalayıp mutfağa geçiyor, aç olup olmadığımı sormanın ardından benimle iletişimi kesiyordu. ben de ona ayak uydurmaya çalışıyordum. dersler çoktan bitmişti ve yapacak daha iyi bir işim yoktu sonuçta. hem.. bunu kabul etmek kolay olmamıştı ancak onun yanındayken güvende olduğumu hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi.

taehyung'un her an patlayabilecek bir saatli bomba olduğunun bilincindeyken böyle hissediyordum üstelik. her ne kadar bedenim bana öyle olmadığının sinyallerini verse de gözlerimi kapatırken zihnimde sirenler çalmıyordu. onun hemen yan odada olduğunu bilmek, bir terslik anında önüme atlayacağından emin olmak beni bu evde kalmaya ikna eden şeylerden birkaçıydı.

yine de stresi engellemek mümkün değildi.

on gündür mideme doğru düzgün bir şey girdiği söylenemezdi. stresliyken bir şeyler yiyemediğim açıktı. ilk günler bu gerçeği umursamayıp hayatta kalmak adına yemek yemeye çalışsam da sonu hep aynı yerde, tuvalette bitmişti. kusmaktan ölesiye korkuyor ve nefret ediyordum ama yediğim hiçbir şeyi midemde tutacak güce sahip değildim. birkaç günün sonunda kendime eziyet etmeyi bırakmaya karar vermiştim ve bunun en büyük etkenlerinden biri yine taehyung'tu. çünkü kustuğumu gördüğü her an, o söylemese bile, suratındaki ifadeden uyuşturucu alıp almadığımı düşündüğünü okuyabiliyordum ve bu her şeyden daha çok sinir bozucuydu.

tanrı aşkına, evden bir adım bile dışarıya çıkmıyorken nasıl öyle şeylere erişebilirdim ki?

ilk üç günden sonra ise sadece taehyung'un yiyip bitiremediği şeyleri didiklemeyi tercih etmiştim. zaten onun da sağlıklı şeyler yediği söylenemezdi. yemek yapmayı sevmediği gibi bilmiyordu da. bu yüzden her öğün zamanında kapının önünde bir teslimat paketi bulunurdu. ona bir şey yemek istemediğimi söylediğim için fazla söylemiyordu ama sanırım bana acıyor olacak ki birkaç lokma da olsa bir şeyler bırakıyordu.

uyanalı belki de yarım saat oluyordu ve ben kendimi yine koridorun sonundaki aynaya bakarken bulmuştum. çıplak üst bedenimi inceliyordum. zayıfladığım için köprücük kemiklerim iyice çıkık bir hale gelmişti ve tenim olduğundan daha fazla soluklaşmıştı. kollarım ise sıska görünüyordu. bu görüntüye bakarken aklımdan geçen tek şey ne kadar çirkin gördüğümdü.

önceden en azından doğru düzgün yemek yiyebiliyordum ve fit bir halim vardı. şimdi ise üzerime bol gelmeye başlayan tişörtlerimin hepsini kesip çöpe atmak istiyordum.

orada kaç dakika öylece dikildim hiçbir haberim yoktu ancak beni kendime getiren üzerimde hissettiğim bir çift bakıştı.

taehyung bana bakıyordu.

mutfağın kapısına yaslanmış, kollarını göğsünün üzerinde birleştirmiş ve ne yaptığımı anlamaya çalışırcasına bana bakıyordu.

geçen on günde ona olan hislerim değişmişti ve bundan nefret etmemek elimde değildi. uyumaktan şişmiş gözlerini gördüğüm bir sabah uyanıyor, duş jelinin tatlı kokusunu soluyor ve onun sağır eden sessizliğine ortak oluyordum. nasıl olur da hislerimin büyümesini engelleyebilirdim ki? onun için yanıp tutuşan tarafım söz dinlemez olmuştu çünkü artık daha fazlasını isriyordum. geceleri ona sarılarak uyumak, dizlerine uzanmak ve saçlarımı okşamasını izlemek, her daim boş bakan gözlerinin ardında biraz bile olsa bana gösterdiği şefkati görmek istiyordum ancak her şey çok netti. taehyung ilk gün nasılsa bugün de öyleydi.

in my feelingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin