Bu Sefer Olucak

18.bölum

İyı okumalar . Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın . :)

"Kalk hadi akşam olmuş . Belim tutulmuş burda . " Kolumu cimciklemesine rağmen 'fiziksel acı yoktur .' kuramıma uyarak "ya git başımdan rüya görüy-"

"Lan uyan ! " Beni arka cebinde ve üstüne oturulmuş telefon titremesi gibi sarsınca mecbur hafifçe gözlerimi açtım . "He ? Noldu biri mi öldü ?"

"Kimse ölmedi ama ben seni öldürecem birazdan kalk!"

"Rüyamın içine ettin aptal. Bırak diyince bırak bir ya !" Sandalyede oturur pozisyona geçmeye çalıştım ama artık uyurken masayla nasıl bir ilişkiye girdiysem her yanım tutulmuştu .

"Benimde " diyip boynumu gösterdim Enis'e .

"Keşke koltukta uyusaydık lan , ama uykumu bayağı almışım ne yalan söyliyim ."

"Ben mi dedim gel masada uyuyalım diye ..."

"Uyku sersemliğine veriyorum . Yoksa birşey derdim ama,"

"Ee ? Kalktık şimdi ne yapcaz . Evde dur dur ben bunaldım ." Evde dur dur cidden canım sıkılmıştı . Kaç gündür sınavlara çalışıcam derken hayattan soyutlamıştım kendimi . Son 3 sınavım kalmıştı zaten. Ve ben yeterince ezber yapıp test çözmüştüm .

Enis beyimiz yine bir yerlere dalıp kalınca sandalyeden kalkıp "Canım sıkıldı benim dışarı çıkıcam ." Diyerek odama çıktım. Kapıyı kapatmadan direk dolabımın önüne geçip kot şortumu ve bordo tişörtü üzerime geçirdim . Yeni aldığım mavi spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip aşağı indim .

Komodinin üzerinden biraz para ve anahtarımı alıp şortumun cebine koydum . Mutfağa girip ayaklanan Enis'e 'geliyomusun ' bakışı atıp gülerek baktım.

Tepeden tırnağa sinirli bakışlarını üzerimde gezdirdi . Yanımdan salona geçip "İşim var benim zaten . Pizza için teşekkürler tekrardan ." Dedi ve sehpanın üzerine koyduğu telefonunu cebine koydu.
"Hadi görüşürüz . Bu arada bugün bir alışveriş yap dolap bomboş. "

"Noldu şimdi sana ?" Diye bağırdım ama duymadan çıktı evden . Kapıyı çarparak. Haklıydı , dolap bomboştu , alış veriş yapmam gerekiyordu. Ama buna mı kızmıştı yani . Yine bişey oldu bu çocuğa ama neyse artık nasılsa yine gelir .

Telefonumu da alıp evden çıktım . Taksiye falan binmeyi tamamen kenara atarak spor yapmaya karar verdim . Kulaklık falan takmadan koşmaya başladım . Hızlı koşmuyordum ama yavaş da koşmuyordum . Aslında amacım spor yapmak falan değildi hafif esen rüzgarın yüzüme çarpmasını hissetmekti . Caddeye çıkasıya kadar dinlenmeden koştum. Nefes nefese kalmıştım ama eklemlerim açılmıştı .

Caddeden hızlı geçen arabalara bakarken nereye yetişmeye çalışıyorlar acaba diye düşünmeden geçemedim.

Caddenin karşısında süpermarket olduğunu görünce sağıma soluma bakıp karşıya geçtim . Marketten alışveriş yapmaya yetecek kadar para aldığım için kendimi içten içe tebrik ettim.

Otomatik kapının önünde durup açılınca da içeri girdim . Marketin girişinde sağındaki alış veriş arabalarından en arkadakini önüme katarak önce buzdolabının önüne doğru sürdüm . En gerekli şeyler o dolaptaydı bana göre. Dolabı boyuna enine süzerek lazım olanları tek tek arabaya atmaya başladım. "Tereyağ, 2 kutu peynir , Danette, Nugget , Salam , Krem peynir , 2kutu süt , 30 lu yumurta , Ağızda patlayan yoğurtlu şey (adını hâlâ bilmiyorum ) ...

Bir arabaya bir dolaba eksik birşey olup olmadığına baktım . Dolaptan alınacak çoğu şeyi aldığımı düşünerek arabayı abur cubur reyonuna sürmeye başladım. Yanından geçerken bir kavonoz siyah zeytin , bir paket kahvaltılık çikolatalı gevrek arabaya atıverdim . Daha abur cubur reyonuna ulaşmadan bana dondurucudan el sallayıp ıslık çalan Magnum'lara 'param yok vicdansızlar ' diye bir yandan bakış atıp etrada bakmadan cipslerin yanına ulaştım .