2.Bölüm~~

9.5K 349 128
                                    

Nöbetçilerin kapıyı ittirmesini izlerken aklıma odamdan kılıcımı almak geldi. Hemen odama koştum. Kılıcımı elime alıp aşağıya indim. Babam uyanmış durumu öğreniyordu.

"Baba,hepimizi öldürecekler. Kulaklarımla duydum. Hemen kaçmalıyız. Annem uyanmadı mı?"

"Sakin ol Isabella. Hiçbir şey yapamazlar. Annen uyandı birazdan gelir."

Odanın içinde dolaşmaya başladım. Çok korkuyordum. Annemin karşıdan geldiğini gördüm. Onun da yüzünde korku vardı. Yanıma geldi.

"Anne,babama kaçalım dedim kabul etmedi. Çok korkuyorum. Ya bizi öldürürlerse?" Derken bile korkudan nefesim kesilecek gibi oluyordu.

"Dua et kızım. Çok nöbetçi var görmüyor musun? İçeri giremezler."
Buraya kadar nasıl gelmişlerdi? Bu gece dışarıda içki içildiğini görmüştüm. Tam da gecesini bulmuşlardı. Ayrıca savaş ta yoktu. Neden gelmişti bu adamlar?

Annemin de korktuğunu görüyordum ama bana belli etmemeye çalışıyordu. Annemle birlikte odanın kapıya en uzak köşesine gittik. Pencereyi açtım. Birlikte kaçacaktık. Kapı sertçe vurulmaya devam ediyordu. Birden sesler kesildi. Vazgeçtiklerini düşündük. Tam derin bir nefes alacakken çok sert bir darbeyle kapı kırıldı. Kendimi tutamayıp çığlık attım. Annem elimi sıkıyordu. Babam kılıcını çıkardı. Kıpırdayamıyordum. Adamlar çok iyi dövüşüyorlardı. Annemin önüne geçtim. Onu öldürmek için beni yenmeleri gerekiyordu. Babam bana seslendi.

"Isabella anneni koru."

"Merak etme baba."

Babam adamlarla dövüşüyordu. Bizi görmüşler midir bilmiyordum. Anlamanın tek yolu hareket etmekti. Tam pencereye yönelmiştim ki birinin konuştuğunu duydum.

"Bir yere mi gidiyordunuz prenses?"

Öfkeyle arkama döndüm. Alay edercesine gülüyordu. O an içimden yüzüne bir tane vurmak geldi. Yanıma yaklaşmaya başladığında kılıcımı çektim. Dövüşmeye başladık. Birkaç ustaca hamlemden sonra şaşırarak bana baktı.

"Bir kıza göre çok iyi kılıç kullanıyorsun."

"Daha görmediklerin var."

Kılıcımı karnına sapladım. Yere yığıldı. Hemen anneme döndüm.

"Anne çabuk pencereden atla. Koşmaya başla. Ben de hemen geliyorum."

Annem pencereye çıktı. Ben de biri geliyor mu diye arkaya bakıyordum. Kenara çekilmemle okun saçımı sıyırıp geçmesi bir oldu. Ok annemin sırtına saplanmıştı. Hemen yanına koştum. Annem kıpırdamıyordu.

"Anne! İyi misin? Sakın gözlerini kapatma. Şimdi oku çıkartacağım."

Oku tutup yavaşça çıkardım. Annemin beyaz geceliği kıpkırmızı olmuştu. Annemi yere yatırdım. Gözyaşlarım durmadan akıyordu. Hayatımda en çok üzgün olduğum andı. Sanki biri gelmiş kalbimi yerinden söküp gitmişti. Geride bıraktığı boşluk dayanılmaz derecede acıyordu. Annem bana bakıp gülümsedi.

"Isabella,benim kızıl güneşim.. En büyük isteğim senin düğününü görmekti.. Kısmet değilmiş. Ben öldükten sonra evlenmeni istiyorum. Hayatına devam etmelisin. Sakın üzülme. Ben bedenen yanında olmasam da ruhum yanında olacak."

"Göreceksin anne. Yorma kendini. İyileşeceksin. Hadi gayret et. Seni taşımaya çalışacağım. Birlikte kaçacağız."

Annem ağlamaya başladı. Eğilip ona sarıldım. Böyle bir sonu hak etmiyordu.

"Lütfen anne. Beni bırakma. Sana yalvarıyorum."

Annemin sırtımdaki eli gevşedi. Sonra da yere düştü. Yüzüne baktığımda gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Sarsmaya başladım. Bir yandan da bağırıyordum. Annemden ses çıkmıyordu. Belli ki ölmüştü. Annemin cansız bedenine sarılıp dakikalarca ağladım. O kadar çok canım yanıyordu ki.. Neden sonra onu yere yatırdım. Elbisesi gözyaşlarımdan ıslanmıştı. Buradan bakınca bir tanrıça gibi görünüyordu.

Kızıl PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin