-Üç Yıl Sonra-
Sabah sarayımızda uyandığımda Andrew'in üzgün olduğunu görmüştüm. Kral Alexander dün gece ölmüş. En uygun kişi olarak Andrew'in tahta çıkması gerekti. Herkese mektup yazıp saraya çağırdık. Salonumuzdaki masanın etrafında oturuyorduk şimdi. Ablam,Christina,Karmina ve ben. Geçmiş yıllardan farklı olan şey artık hepimizin evli olmasıydı. Biz evlendikten sonra birkaç ay içinde Karmina ve Leo evlenmişlerdi. Söz verdiğimiz üzere Karmina'nın saçını ve makyajını ablamla ikimiz yapmıştık. Karmina artık prenses olmuştu. Ablam ise bizim düğünümüzde dans ettiği prensle evlenmişti. İki sene önceki düğünde gerçekten çok güzel görünüyordu. Bizim düğünümüzden daha kalabalıktı kesinlikle. Sürekli ağlayacağım çıktığı için ablam bana bakarken yere bakmak zorunda kalmıştım. İki yıldır İtalya'yı Stefan lie birlikte yönetiyorlar. Bir de küçük kızları var. Ablam adını annemin adı koydu:Gabriella. Christina ile Robert ise geçen sene evlendiler. Düğün için İngiltere'ye gittik. İlk defa gittim ama çok beğendim. Christina artık İngiltere kraliçesi. Taç giyme töreninde ne kadar mutlu olduğunu tahmin edemezsiniz. Böylelikle iki krallık ebediyen dost olmuştu. İspanya ve İtalya krallığı gibi. Christina'nın da iki aylık oğlu vardı. Adını ise Hector koydular. Bize gelirsek bizim de ikizlerimiz oldu. Biri kız,biri erkek. Erkeğin adını Harry,kızın adını da Helena koyduk. İkisi de çok tatlılar. Yeni nedimem Melissa onları taç giyme töreni için hazırlıyordu. Onun sesiyle kendime geldim.
"Harry ve Helena hazırlar prensesim."
Onlara bakıp gülümsedim. Çok şık olmuşlardı. Ablamı görünce hemen yanına gidip sarıldılar. Ablam gülümsedi.
"Ne kadar da tatlı olmuşsunuz. Gabriella ile oynardınız ama şu anda uyuyor."
İkizlerin biraz yüzleri asıldı.
"Taç giyme töreninden gelene kadar uyanır. Gelince oynarsınız."
Dediğimde ise gülümsemeye başladılar. Kapı açılınca hepimiz o tarafa baktık. İçeri ilk önce Stefan girdi. Ablama baktım. Gözlerinin içi parlıyordu. Sonra içeri Robert girdi. Bu sefer de Christina'nın ağzı kulaklarındaydı. En son Andrew girdiğindeyse az kalsın bayılacaktım. Bugüne kadar gördüğüm en güzel kıyafetlerini giymişti. Bana bakıp güldü.
"Ağzını kapat Isabella. Misafirlere rezil oluyoruz."
Elimle ağzımı kapatıp gülmeye başladım. Herkes de bana eşlik etti. Hep birlikte taç giyme töreni için ayağa kalktık. Herkesin eşi elinden tutup arabalara kadar eşlik etti. Ben,Andrew ve çocuklarla daha süslü bir arabaya bindim. En önde biz gidecektik çünkü tören dönüşü halkı selamlamamız gerekecekti. Yolda bize sürekli törenle ilgili sorular soran çocuklara cevap verdik. Taç giyme salonuna geldiğimizde derin bir nefes aldım. Andrew'den sonra kraliçe olarak ben de taç giyecektim. Melissa çocukları alıp aşağıya indi. Ben de Andrew'in elini sıktım destek olmak için. Birlikte aşağıya indik. Ablamlar ve Christina bizi bekliyordu. Omzumda bir el hissettiğimde arkama döndüm. Kraliçe Annabeth bana bakıyordu. Gözleri yaşlıydı. En içten ses tonumla konuşmaya başladım.
"Kral Alexander için çok üzgünüm. Tanrı ruhunu kutsasın."
"Amen Isabella. Sizi bu gününüzde yalnız bırakmak istemedim."
"Çok teşekkür ederiz. Bizi çok mutlu ettiniz."
Gülümseyerek bana sarıldı. Christina da yanımıza gelmişti. Onlar arkamızda konuşurken salona girdik. Salon dopdoluydu. Bizi görünce saygıyla eğildiler. Dikkatli adımlarla gidip benim için yapılmış gösterişli tahta oturdum. Andrew tam yanındaki tahtının önünde ayakta rahibi bekliyordu. Rahip içeriye girdiğinde herkes sustu. Andrew'in önüne gelip konuşmaya başladı. Herkes dikkatli bir şekilde dinliyordu. Her şey bitip Andrew'in başına tacı takıldığında çok duygulanmıştım. Artık İspanya kralıydı. Sıra Andrew'in konuşmasına gelmişti.
"Hepinize layık bir kral olmaya çalışacağım. Umarım istediğim gibi bir kral olabilirim."
Herkesten olumlu cümleler izledi konuşmasını. Sıra bana gelmişti. Ayağa kalktım. Rahip önüme gelip konuşmaya başladı. Tacımı takınca o güne kadar hissetmediğim bir şey hissettim. Hüzünle karışık bir gurur. Yıllar önce kraliçelikten kendi isteğimle vazgeçmiştim. Şimdi ise kraliçe olmuştum. Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım. Aslında daha resmi bir konuşma planlamıştım ama bu duygular içinde onları söylemem imkânsızdı.
"Yıllar önce İspanya sarayına bir köle olarak geldim. Annem ve babamı İspanyol askerleri öldürmüşlerdi. Kraldan da kraliçeden de hepsinden nefret ediyordum. Beni öldürmek üzere saraya getirdiler ama Andrew beni ölümden kurtardı. Sonra Christina ile tanıştık. Yıllar önce kaybettiğim ablam gibi sevdim onu. Sonra Andrew ile birbirimize aşık olduk ama bildiğiniz gibi Talia vardı. Bugüne gelene dek çok zorluk çektik. Önemli olan zoru başarmaktır öyle değil mi? En umutsuz olduğun anda hayata tutunabilmektir. Ben bunu başardım. Sizlere de birazcık umut kaynağı olabildiysem ne mutlu bana. Ben,yeni kraliçeniz Isabella sizlere umut kaynağı olacağım."
Konuşmam bittiğinde bütün salon alkışlarla yıkılıyordu. Andrew elimi sıkınca ona baktım. Bana gururla bakıyordu. Ablama,Christina'ya ve diğerlerine baktım. Hepsi bana içtenlikle gülümsüyordu.
O gece sarayımızda eğlence düzenledik. Saray tamamen doluydu. Andrew ile birlikte durduğumuz masadan dans edenlere baktık. Christina ve Robert kendi aralarında gülüşerek dans ediyorlardı. Az ileride de ablam ve Stefan dans ediyorlardı. Karmina ve Leo ise karşı masada gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Kapıya doğru bakınca çocukların geldiğini gördüm. Hemen gidip ikisini de masaya getirdim. Helena Andrew'in kulağına bir şeyler söyledi. Andrew gülerek bana baktı.
"Benimle dans etmek istiyormuş. Hadi sen de Harry ile dans et." Dedi gülümseyerek.
Gülümseyip başımı salladım. Dans ederken bir ara gözlerimi kapatıp annemin ve babamın ruhu için dua ettim ve şunları mırıldandım.
"Anne,baba kızıl prensesiniz artık kızıl kraliçe oldu."
~SON~~Karakterlerin Sonları~
Kraliçe Isabella: Uzun yıllar mutlu yaşadı. Ablası öldükten sonra üzüntüden hastalandı ve bir gece yatağında öldü.
Kral Andrew: Isabella'nın öldüğü gece savaştaydı. Saraya dönüş yolunda okla vurularak öldü.
Prens Harry:Annesi ve babası ölünce tahta çıktı. Tahta çıktığında evlenmişti.
Prenses Helena:Ülkenin yönetimi konusunda kardeşine yardımcı oldu. İtalya'daki lordlardan birinin oğluyla evlendi.
Kraliçe Annabeth:İyice yaşlandığında hastalığa yakalandı ve gözyaşları arasında öldü.
Kraliçe Christina:Robert ile birlikte uzun yıllar mutlu bir şekilde yaşadı. Çıktıkları yolculukta kaza yapınca birlikte öldüler. Geriye çocukları Hector kaldı.
Kraliçe Anastasia:Çıkan bir isyan sonrasında öldürüldü.
Kral Stefan:İsyan sonrasında sakat kaldı ve iki yıl yaşadı.
Prenses Gabriella:Başka kardeşi olmadığı için tahta çıktı. Uzun yıllar İtalya'yı yönetti.
Prens Leo:İtalya'da devlet işlerine yardım etti. İsyanda Anastasia'yı kurtaramadığı için çok üzüldü. Birkaç yıl sonra öldü.
Prenses Karmina:Leo ölünce Isabella'ya destek için İspanya'ya gitti. Yanındaki yatakta yatarken Isabella öldü. Tekrar İtalya'ya döndü. Kızlarıyla birlikte İtalya'da ölene kadar yaşadı.
**Hikâyeme destek veren herkese çok teşekkür ederim. Hikâyeyi daha fazla yazmak istiyordum ama okunma sayısı çok azaldığı için finali yazmaya karar verdim.Belki bir gün tekrar tarihi kurgu yazarım. Tabii siz de isterseniz. Yorumlarınız benim için çok önemli. Hikâye başladığından beri bana yorumlarıyla fikir veren kuzicann'a çok teşekkür ediyorum.
Görüşmek üzere. Sevgiyle kalın.**
![](https://img.wattpad.com/cover/36588723-288-k513965.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Prenses
Ficción histórica|Yarışma 4.sü|Kızıl saçlı bir prenses;Isabella.Annesi ve babasını düşman ülkenin askerleri öldürüyor.Isabella'yı da kaçırıyorlar.Tam öldürülecekken prens ona aşık oluyor. Asıl macera da bundan sonra başlıyor.Mücadele etmesi gereken kraliçe,kral ve p...