Ertesi gün uyanıp aşağıya indiğimde ablamın elinde bir davet mektubu olduğunu gördüm. Gülümseyerek yanına yaklaştım.
''Bir baloya mı davetliyiz abla?''
Ablam ciddi bir tavırla bana baktı.
''Leo annesini ikna etmiş. Bizi bu akşamki baloya davet etmiş. Bilmiyorum Isabella,ya her şey daha da kötü olursa? Bizi öldürmeye çalıştığını biliyoruz. Bu sefer başarılı olursa?''
Başımı dikleştirdim.
''İntikamını almak istemiyor musun? Herkesin önünde onu rezil etmekten daha büyük bir şey ne olabilir ki? Onun gibi biri için? Hiçbir şey yapamaz.''
Ablam davet mektubunu masaya koydu. Leo'nun ikna etmek için neler söylediğini çok merak ediyordum. İmkansızı başarmıştı. Bugün onunla buluşup akşamki balo için konuşmamız gerekiyordu. Kaç kişinin davet edildiğini ve davetlilerin önemli kişiler olup olmadığını öğrenmeliydim. Konuyu öyle bir yere getirmeliydim ki söyleyeceklerimle alabileceği en büyük yarayı almalıydı. Hazır olan masadan birşeyler atıştırıp yukarıya çıktım. Hava rüzgarlı olduğu için pelerinimi almam gerekiyordu. Odama girdiğimde Karmina'nın saçlarını yaptığını gördüm. Öylesine dalmıştı ki benim içeriye girdiğimi görmedi. İspanya'dan aldığımız incili kolyesini taktı. Sessizce gülmeye çalışırken kahkaham ağzımdan kaçtı. Karmina aynada yansımamı görünce hemen arkasını döndü.
''Prensesim.. Korkuttunuz beni. Ben de hazırlanıyordum."
Güldüm.
"Seni hiç bu kadar ciddi hazırlanırken görmemiştim. Leo ile buluşacağımız için değil mi?"
Gülümsedi.
"Bugün bana bir şey söyleyeceğini yazmış. Güzel gitmemde fayda var."
İçimden bir ses sevgili olacaklarını söylüyordu. Ve pek yapılmazdı. Pelerinlerinimizi giyip dışarı çıktık. Araba hazır bir şekilde bizi bekliyordu. Leo ile sessiz bir yerde buluşmaya karar vermiştik. Teyzem bizi görmemeliydi. Bir süre sonra buluşacağımız yere vardık. Perdeyi açıp etrafı kolaçan ettim. Uzaktan yaklaşan Leo dışında kimse yoktu. Yavaşça arabadan indim. Karmina saçlarını son kez düzeltip yanıma geldi. Leo onu şöyle bir süzdükten sonra bana bakarak konuşmaya başladı.
"Annem bütün arkadaşlarını davet etti. Birkaç lord ve kontes te var. Hepsi de şu havalı tiplerden. Rezil etmek için mükemmel bir gece olacak."
Güldüm.
"Çok güzel. Boşu boşuna gelmiş olmayacağız."
Leo'nun beni dinlediği yoktu. Bakışlarını takip ettiğimde Karmina'ya baktığını gördüm. Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.
"Muhtemelen sana da çok kızacaktır. Bizi çağırdığın için."
"Umrumda bile değil. Benden bir sürü şey saklamış. Babamın kim olduğunu bile yeni öğrendim. Açıkçası ben de rezil olduğunda nasıl görüneceğini merak ediyorum."
Başımı sakladım. Haklıydı. Karmina'ya baktım. Leo'nun söyleyeceği şeyi bekliyordu sabırsızlıkla.
"Ben arabadayım. Biraz üşüdüm de."
İstemeyerek arabaya bindim. Ne konuştuklarını duymak istiyordum. Karmina harfi harfine anlatacaktı nasıl olsa. Yine de yerimde duramıyordum. Bu akşamki baloya odaklanmaya çalıştım ama başaramadım. Perdeyi ucundan tutarak hafifçe araladım. Yere eğilerek dışarı bakmaya çalıştım. Leo Karmina'nın yanağını okşuyordu. Hemen perdeyi kapattım. Anlaşılan sevgili olmuşlardı bile. Ya da olma aşamasındaydılar.
Canım iyiden iyiye sıkılmaya başlamıştı ki Karmina'nın kapıyı açtığını gördüm. Leo'ya el salladı. Sabırsızca soru sormaya başladım.
"Ne dedi sana? Sevgili mi oldunuz?"
Derin bir nefes aldı ve bana sarıldı.
"Evet. O da beni sevdiğini söyledi. Bütün gece düşünmüş ve sevdiğini anlamış. Bu geceki baloya beni de davet etti."
Çok sevinmiştim. Gerçekten çok.. Ellerini tutup yüzüne baktım.
"Senin adına çok sevindim. Leo çağırmasa da seni de götürecektim zaten. Sarayda kalacağını mı sandın?"
Gülümsedi. Onu ilk defa bu kadar mutlu görüyordum.
Saraya vardığımızda hemen hazırlanmaya başladık. Ablam ne giyeceğine karar veriyordu. Ben Karmina ile birlikte odama çıktım. Ona da elbiselerimden birini verecektim. Ne de olsa bir prensin sevgilisiydi artık. Dolabımı açınca gözüme ilk takılan mavi elbisem oldu. Karmina'nın maviyi çok sevdiğini hatırladım.
"Karmina sen şu mavi elbiseyi giymelisin. En sevdiğin renk."
Çok sevinmişti.
"Siz de ablanızın size aldığı sarı elbiseyi giyin bence. Uygun mücevher de bakarız."
"Olur."
Güldüm. Hazırlanmak çok güzeldi ama yapacağımız şey güzel değildi. Şimdiden heyecanlanmaya başlamıştım bile.
Tamamen hazırlandığımızda aşağıya indik. Karmina çok güzel olmuştu. Yanımda yürürken ona bakmaktan kendimi alamadım. Son merdivenden adımımı atarken elbisemi düzeltmem için yere baktım. Başımı kaldırdığımda gözlerim kamaştı. Ablam bugüne kadar taktığı taçların en büyüğünü ve en parlağını takmıştı. Bizi görünce gülümsedi.
"Kusursuz görünüyorsunuz. Gidelim mi artık?"
Aynı anda cevap verdik.
"Evet."
Teyzemin sarayına vardığımızda perdeyi aralayıp dışarı baktım. Şimdiden çok kalabalık görünüyordu. Ablama bakıp derin bir nefes aldım. İşte başlıyorduk. İlk önce ablam indi kraliçe olarak. Arkasından da ben indim. Bizi gören herkes reverans yaptı. Elbiselerine bakacak olursam içlerinde soylu olmayan yoktu. Teyzem tam istediğim gibi rezil olacaktı. Kalabalığa girdiğimizde herkes kenara çekilerek bize yol açtı. Kapıdan içeri girdiğimizde ablamın yumruklarını sıktığını gördüm. Göz ucuyla arkama baktığımda Karmina'nın hayran hayran sarayı incelediğini gördüm. Önüme bakmamla Leo'ya çarpmam bir oldu.
"Hazırlandınız mı konuşma için?"
Güldüm.
"Evet,hazırız. Sizi Karmina ile başbaşa bırakayım."
Ablamın yanına karşılama salonuna yürürken arkama baktım. Leo Karmina'nın elini tutmuştu.
Karşılama salonuna girdiğimiz anda gözlerim kocaman açıldı. Teyzem muhtemelen hayatımda gördüğüm en parlak elbiseyi giymişti. Ablamın tacı olmasaydı onu gölgede bırakabilirdi. Teyzem bizi görünce hemen ayağa kalktı.
"Hoşgeldiniz sevgili kraliçemiz ve prensesimiz. Baloma gelip beni oldukça şereflendirdiniz." Dedi her zamanki yapmacık sesiyle. Konuşurken yüzüne bakmıyordum. Ondan ne kadar nefret ettiğimi anlayabilirdi.
"Hoşbulduk. Sizi görmek bizi de mutlu etti."
Ablamın ortamı yumuşatmaya çalıştığını anlamıştım. Ben de benzer şeyler söylemeye çalıştım. Bize ayrılan yere oturduk. Ablamın kulağına fısıldadım.
"Hazır olduğunda elimi sık."
Başını salladı. Saray tamamen dolmuştu. Müzik hafiften çalmaya başladı. Dans eden çiftleri izlerken neler söyleyeceğimi düşündüm. Hizmetkarlar tatlı tabakları getirmeye başlamışlardı. Birkaç yudum atıştırdım. Gözlerim Karmina'yı ararken süs işlemeli pencereleri fark ettim. O anda bir adam geçti pencerenin önünden. Dikkatli bakınca Talia'nın yanındaki adamlardan biri olduğunu hatırladım. Burada ne işi vardı? Teyzem yine ne işler karıştırıyordu? Ablamın kulağına fısıldadım. Hemen ayağa kalktı. Sanırım zaman gelmişti. Elini yukarıya kaldırınca müzik sustu. "Prenses Stella! Bizi öldürmeye çalışan Talia'nın adamının bahçede ne işi var?"
Herkes başını teyzeme çevirdi. Teyzem boğazını temizledi.
"Neden bahsettiğini anlamıyorum."
Ablam güldü.
"Gerçi sen alışıksın bizi öldürmeye çalışmaya. Küçükken beni uçurumdan iten de sendin."
Teyzem kıpkırmızı olmuştu. Misafirlerden hoşnutsuz fısıltılar geliyordu. Leo'nun kapıdan bizi izlediğini gördüm. Başıyla olumlu işaret yaptı. Teyzem durumu toparlamaya çalışıyordu.
"Aile meselelerimizi toplum içinde konuşmasak? Hem onun bir kaza olduğunu biliyorsun. Seni tutamadım."
Hemen araya girdim.
"Yalan söylüyorsun. Tek ablama veya bana değil. Leo'ya da söyledin. Babasının Leonardo adında bir şövalye olduğunu söylemedin mesela. Onunla gençken kaçtığını. Tahttan mahrum kaldığını."
Herkes hayret ifadeleri kullanıyordu. Benim birkaç kez gördüğüm bir kontes teyzeme bakarak konuşmaya başladı.
"Kendinizden utanmalısınız. Bir prensese yakışmayan rezillikler bunlar. Çok yazık."
Neredeyse herkes katıldığını belirtip balodan ayrılmaya başladılar. Teyzem adeta yıkılmıştı. Hiç kıpırdamadan yere bakıyordu. Leo yanımıza geldi.
"Bu öğrendiklerimden sonra senin yanında kalmak istemiyorum. Isabellaların sarayının yanındaki köşkte kalacağım."
Bu en ağır darbe olmuştu. Hiçbir şey demeden saraydan çıktık. Leo da bizimle birlikte çıkmıştı. Hava çok soğuk olduğu için pelerinimin başlığını geçirdim. Arabaya bindiğimizde kimse konuşmuyordu. Sadece ablamın memnuniyetle gülümsediğini gördüm. Başarmıştık. Sonunda ablamın intikamı alınmıştı. Saraya vardığımızda Leo bizimle vedalaşıp köşke girdi. Biz de hep birlikte saraya girdik. Nedime Gabriella yanıma geldi.
"Size mektup geldi. İspanya'dan sanırım."
Gülümsedim. Andrew yazmış olmalıydı.
"Alayım ben onu."
Ablama öpücük gönderip odama çıktım. Mektubun kokusunu içime çekip okumaya başladım. Gözlerim son cümlelere kaydı.
~~
Christina'nın doğum günü partisi var yarın. Muhafızlardan ikisini göndereceğim yarın. Sana bir sürprizim var.
~~
Mektubu sandığıma koydum. Yarın için sabırsızlanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Prenses
Fiction Historique|Yarışma 4.sü|Kızıl saçlı bir prenses;Isabella.Annesi ve babasını düşman ülkenin askerleri öldürüyor.Isabella'yı da kaçırıyorlar.Tam öldürülecekken prens ona aşık oluyor. Asıl macera da bundan sonra başlıyor.Mücadele etmesi gereken kraliçe,kral ve p...