🎞️katy perry*harleys in hawaii
"Eşofman dışında bir şey giydiğin oluyor mu senin?"
Gavin, lavabonun aynasında saçını düzeltirken açık kapıda dikilen halime baktı. "Sen böyle giyinirsen benim elbise giymem abartı kaçar." dedim, giydiğim kısa elbiseyi elimle göstererek.
Gözleri bedenimde, özellikle de bacaklarımda oyalanırken sordu: "Çirkin mi olmuşum?"
"Dar eşofmanların sana yakıştığını biliyorsun. O yüzden giymiyor musun? O yüzden giyiyorsun. Ama şimdi... ne bileyim, pantolon falan giymen gerekmez mi?" Aslında gerekmezdi. Çünkü zaten giydiğini smokinmiş gibi taşıyordu. Vücudunun değişik bir yapısı ve yaydığı enerjinin de farklı bir havası vardı. Cevap vermeden gözleriyle beni tam anlamıyla yerken elimi şıklattım. "Hey?"
"Pardon, ne?" diyerek bana döndü. Avuçlarını ve kalçasını lavaboya yasladı. "Bir gereklilikten mi bahsediyordun? Kurallar bana göre değil. İşime gelmezlerse hem de."
İç çekerek onu onayladım ve üstümü değiştirmeye karar verdim. Şort ve askılı cropta karar kıldım. Kolay seçimdi. Hep giydiğim şeylerdi, tek fark marka oluşuydu işte. Yeni spor ayakkabılarımı giydikten sonra çantamı alarak odaya döndüm.
"Hazırım." Gavin ayakta duruyordu, yanına ilerlerken gözlerinin etrafta dolaştığını fark ettim. "İyi mi diye baksana."
"Bakınca takılı kalıyorum." diyerek gözlerime baktı, bir anlığına aşağı indirdi. Yukarı çıkarmayı denedi ama vazgeçti, onun yerine hafifçe eğilerek göğüslerime yakından baktı. "Vay be hatun, sen kendini ne ile besledin böyle?"
Nefesi tenime çarpıp dalgalar yarattı. Pekala. Böyle ilerleyemezdik. Bunu bu akşam çözecektim.
Gözlerine, hiç hoşuma gitmeyen o renge bakarak sakinliğimi korudum. "Geç kalmayalım."
"Canım, ben bir yere geç kalmam. Her şey gittiğimde başlar zaten." diyerek göz kırptı.
"Haklısın Bay Ego. O zaman halkını fazla bekletmeyelim, onlara merhamet et."
"Öyle olsun." diyerek elimi tuttu. Odadan çıkarken bunun gerekliliğini sorguluyordum ama Bayan Antonietta evden çıkarken bizi yakaladığında sorgulamayı kestim.
İtalyanca konuştular. Ardından Bayan Antonietta, benim de duymamı istemiş olmalı ki İngilizceye döndü. "Bu halde mi gideceksiniz?"
Gavin kocaman gülümsedi. "Çok seksiyiz, değil mi?"
"Ragazzaccio!*" *yaramaz çocuk
Gavin "Mia cara mamma*!" diye sevecenlikle karşılık verdikten sonra beni ve kendini dışarı itti. "Arkana bakma Belezza. Doğru arabaya." *canım annem
"Arkaya bakarsam ne göreceğim? Bıçaklı mammanı mı?"
"Muhtemelen." dediğinde güldüm. "Ama bu, kıyafetten ziyade, arabanın anahtarını çalmamdan kaynaklanıyor."
"Ne?"
"Yakala. Bana yasak, sendeyiz." diyerek anahtarları elime tutuşturdu.
Annesinin gerçekten de alev almış gözlerini üzerimizde hissediyordum. Vakit kaybetmeden arabaya bindim. "Şoför yok muydu?"
"Sen şoförsün. Üstelik bu çift kişilik bir araba. Kucağıma oturacaksan çağırayım."
"Tanrım." diyerek ofladım, arabayı çalıştırdım. "Ehliyetim burada geçerli mi bilmiyorum."
"Siktir et."
"Araba kullanmayı da bilmiyorum."
"Yavaş sür o zaman Belezza." dedi, tereddütle bana bakarak; şaka yaptığıma inanmak ister gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir zehir gibi
Teen Fiction(5) Gavin Drew, gözlerinin tüm kadınları tavlayabileceğine inanıyordu. Ne var ki Novella Flores, mavinin her tonundan nefret ederdi.