🎞️makeba
İnsanların yürüyor olduğu, hoş bir şekilde ışıklandırılmış sahil kenarında indik. Gavin'in yanında yürürken etrafı inceliyordum. Solda ve sağda kafeler vardı, çoğu kalabalık ve gürültülüydü. Şehrin kalanı uyuyor olsa da sahil kısmı oldukça canlı görünüyordu. Etraftaki atmosfer ne bunaltıcı, ne de gece kulüpleri gibi hararetliydi. Daha yumuşak ama eğlenceliydi.
Sahildeki, kumların arasından yol oluşturulmuş hoş bir bara ilerledik. İçerisinde yeteri kadar insan vardı, bazıları sahile taşmıştı. Herkes salaş ve hoş görünüyordu. Çalan canlı müzik ise hafifçe kalça oynatmalı bir ritme sahipti. Dans edenler ve yerlerinde sallananlar vardı. Gavin'le birlikte bara ilerledik.
Gavin, tek kolunu tezgaha yaslayarak bana döndü. "Ne içersin?"
Buraya arabayla gelmeme sebebimizin içeceğimi düşünmüş olmasıyla bağlantılı olabileceğini fark ettim. "Takıl kafana göre."
"İki tane angelo azzurro." dedi barmene. Ben de o sırada tezgaha yaklaştım. Gavin'in yan duruyordu be vücudu bana dönüktü. Arkasında, ona ters duran başka bir adam vardı; benim yanımda ise taburede oturan bir kız grubu bulunuyordu.
Gavin gözlerini bana çevirdiğinde ben de etraftaki insanları inceliyordum ki durdum. "Niye öyle bakıyorsun?"
Hafifçe sırıttı, başını hafifçe eğerek ellerini saçlarının arasından geçirdi. Dudaklarını ıslattığında yutkunma ihtiyacı hissettim. "Seçenekleri değerlendirmeni izliyorum canım."
Çantamı çıkararak tezgaha koydum. Kollarımı yaslayarak ona yaklaştım ama gözlerim barmendeydi. "Buldum bile." İyice genişleyen sırıtışını -ki neden sırıttığını hala çözememiştim- engellemek için çenesini sıvazlar gibi elini koydu. "Sağ arka çapraz. Siyah kıvırcık saçlı olan."
"Siyah kıvırcık saçlılar mı benim tipim sence?"
Barmen kokteylleri verirken gülümsediğinde ben de ona karşılık verdim. Birini kendime alırken diğerini Gavin'e yaklaştırdım. "Tırnaklarına bak." O, kızın kırmızı ojesini gözleriyle yakalamaya çalışırken tepkisini inceledim. "Tam beğendiğin gibi bir kesim ve renk. Ne dersin?"
"Harika gözüküyor." dedi, gözleri parlayarak bana bakarken. Kokteyli tam dudaklarıma götürmüştüm ki elimden aldı. "Bir yoklayayım madem. Kendine bir tane daha söyle, ya da birkaç tane. Hepsi benden Belezza."
Elim havadayken şaşkınlıkla Gavin'in uzaklaşan bedenini izledim. Ah. Pekala.
Barmen ile göz göze geldiğimizde iç çektim. "Bir tane Long Island."
Kollarını, aynı benim gibi tezgaha yasladı. Vücut dili ve bakışları değişmişti. Daha ilgili gözüküyordu ama rahatsız olacağım seviyede değildi. Aksanı normaldi. İri ve yakışıklı bir adamdı, yaşı da ortalama yirmi beş olabilirdi. "Emin misin yoksa öneri ister misin?"
Omzumun üzerinden Gavin'in, kırmızı ojeli kızın arkadaş grubunun içine sanki yıllardır arkadaşlarmış gibi bir özgüvenle dalışına baktım. Kızların dikkatini fazlasıyla çekmişti. Tatlı gülümsemesi ve enerjisiyle aksi neredeyse imkansızdı zaten. Başımı barmene çevirerek "Sana bırakıyorum." dedim.
Barmen memnun bir şekilde gülümsedi, geri çekilerek kokteyli hazırlamaya koyuldu. "Buraya ilk gelişin mi?" diye sordu.
Parmaklarımı tezgaha vurmaya başladım. "Evet. İtalya'ya bir buçuk hafta önce geldim."
"Sevgilinle mi?" diyerek çenesiyle Gavin'i işaret etti.
Gavin'e tekrar baktığımda kızın elini tuttuğunu, muhtemelen de güzelliği hakkında yorum yaptığını düşündüm çünkü kızlar kahkaha attı. Karnımda bir şeyler takla atarken güler gibi oldum. "Sevgilim gibi mi duruyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir zehir gibi
Ficção Adolescente(5) Gavin Drew, gözlerinin tüm kadınları tavlayabileceğine inanıyordu. Ne var ki Novella Flores, mavinin her tonundan nefret ederdi.