🎞️fire in my head
Gavin Drew, tahmin edilebilir biriydi... Tahmin edilemezlik konusunda.
Taksi yolculuğu sessiz ama rahatsız edici değildi. Gavin rahattı, benimle konuşmaya çalışmamıştı ama görmezden de gelmiyordu. Telefonuyla ilgileniyordu. Ben de o ne yapıyorsa aynısını yapıyordum. Tabii benim mesajlaşacak 'arkadaşlarım' yoktu. Öylesine geziniyordum ki Chalsea Almei'den ve Zach Wolf'tan takip isteğim olduğunu fark ettim. Kaşlarımı çatarak onayladım ve Chalsea'nin hesabına girdim. Hesabı oldukça popülerdi; genelde kendini paylaşsa da Dennis ile de oldukça fazla fotoğrafları vardı. Hatta ona özel öne çıkarılanlara bile sahipti.
Benim hesabımda ise çok az fotoğrafım vardı; neredeyse hepsi aynı tona ve duruşa sahipti. Öne çıkanlarım falan da yoktu. Gavin'in ailesinin buna dikkat edip etmediğini bilmiyordum ama onunla birlikte bir fotoğrafımız bile yoktu. Bunu düzeltmemiz gerekecekti.
Ne yapabileceğimi düşünürken taksi durdu. Gavin'i takip ettim. Daha doğrusu, indiğimizde ona eşlik etmem için kolunu uzatmıştı zaten. Basit bir hareketti aslında ama nedense, arkasından adımlarını takip etmektense bunu yapmak önemli hissettirmişti. Umursanıyormuşum gibi. Çekindiğim şey buydu işte. Buna alıştığımda, bırakması gereken gün gelince boşluğa düşerdim. Bu gücü eline veremezdim. Zaten yeterince ödün vermiş, içimdeki acizliği ona göstermiştim.
Girdiğimiz yerin çok da rağbet görmeyen bir gece kulübü olduğunu düşünmüştüm. Öyle değildi. Kesinlikle değildi. Belli sayıda, belli üyeleri alıyormuş gibi duruyordu. Ayrıca... Bir striptiz kulübüydü. Kadın striptizcilerden çok erkekler vardı. İki ayrı sahne bulunuyordu. Birinde erkekler dans ediyordu, diğerinde ise dans eden kadınlar ve direkler vardı. Erkeklerde ise ip vardı, tavandan sarkan... Siktir.
Göz bebeklerimin büyüdüğünü hissettim. Dans eden erkek görmek beni etkiliyordu. Tam olarak bu yüzden, çiftler buz pateni yapmaya hiç yanaşmamıştım çünkü kendimi tam bir sapık gibi hissederdim. Üstelik buz pateninin üstünde daha ruha dokunan, yumuşak hareket olurdu. Bu gördüğüm şey ise... Tamamen pozisyonları içeriyordu. Yatakta kimin nasıl görüneceğimi hayal etmeye gerek yoktu; yarı çıplak adamların bellerini kıvırışı göz önündeydi.
Sahnenin dibinde sandalyeler ve masalar vardı. İki tarafın da izleyicileri kadın erkek karışıktı. Samimi, eğlenceli bir hava vardı. Gavin beni erkek dansçıların olduğu yere yönlendirdi. Sahne önündeki boş masaya ilerlerken Gavin'i biri karşıladı. Tanıdığı biri. Sanırım her meslekten insan tanıyorum derken en ufak bir abartısı yoktu.
Masaya yerleştiğimizde ne istediğimi sordu sanırım. Bilmiyordum. Dinleyemiyordum. Aman Tanrım. Şu sahnenin hali neydi böyle?
Dansçılardan biriyle göz göze geldik, ardından bakışları Gavin'e kaydı. Yüzünden hızlı bir şaşkınlık ifadesi geçti, ardından sırıtarak bize yaklaştı. "Lanet olası dört sene oldu dostum." diyerek sahneden atladı. Aksanından, İtalyan değil de Amerikalı olduğunu söyleyebilirdim. Masamızın başında dikilirken çıplak, kaslı göğsündeki nem ışıkların altında parlıyordu. Koyu renk saçları, sakalları gibi uzundu. Yirmilerinin sonlarındaymış gibi duruyordu. "Koca adam olmuşsun. Artık seni sadece smokinler içerisinde görürüz sanıyordum. O da dergilerde falan."
Gavin'le yumruk tokuşturdular, ardından Gavin sırıttı. "Beni hiçbir zaman smokinin içerisinde göremezsin canım. Hayalini kurmayı bırak artık."
Adam ona göz kırptı. "Hayalimdeki fantezileri durduramazsın güzel çocuk." Ardından gözlerini bana çevirdi. İtalyanca bir şey söyledi.
"Novella da Kaliforniya'dan. Sevgilim. Ailemle tanıştırmaya getirdim." dedi Gavin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir zehir gibi
Teen Fiction(5) Gavin Drew, gözlerinin tüm kadınları tavlayabileceğine inanıyordu. Ne var ki Novella Flores, mavinin her tonundan nefret ederdi.