Diğerleriyle buluştuğumuz yer, Dennis ve Chalsea'nin kaldığı otelin sahiliydi. Sahil otele özeldi ama yeterince kalabalıktı. Chalsea'yle birlikte odalarında giyinip sahile gelmiştik. Güneşlenmeyeli ve yüzmeyeli -Gavin'in odasındakini saymazsak- çok ama çok uzun zaman olmuştu.
Gözlerim, şemsiyenin gölgelediği şezlongda oturan Dennis'i ve güneşlenen Gavin'i buldu. Ardından, suyun henüz alçak olduğu yerde, okyanusun içine kurulmuş barda kızlarla flörtleşen Zach'i gördüm. Adam durmuyordu. Chalsea'nin dün anlattığına göre, Zach son zamanlarda bu tür aktivitelerini arttırmıştı. Bunun sebebini ise, diğer arkadaşlarının sevgilileri olduğu için etrafta daha çok boşta kadın olmasına bağlamıştı. Bence sebebi bu değildi. Zach, siyah saç, koyu mavi göz ve beyaza yakın bir ten beğenenler için oldukça yakışıklı biriydi. Instagram'da takipleştiğimiz için onun önceki, yani sakalsız ve daha çocuksu halini görmüştüm; o bile iyiydi ama şu anki duruşu ona daha çok yakışıyordu. Konuşmadığı sürece ciddi bir havası vardı. Konuştuğunda ise serseri piçin teki oluyordu.
Chalsea'nin dediğine göre, Lea Lively, Zach'i adam edebilecek güçte bir kadın değildi. Ben ise bir erkeği adam etmek konusunda aynı şeyi düşünmüyordum. Bence bu iş, erkekler kendileri karar verdiğinde gerçekleşiyordu. Mesela ben Lee'nin istediği her şey olmuştum ama bir noktada, başkalarına gitmekten geri durmamıştı.
Acaba Gavin de bunu yapar mıydı?
"Bu da ne sikim?" dedi Chalsea, bir an duraksayarak. Ardından adımlarını hızlandırdı. Neyi fark ettiğini gördüğümde kalbim daha hızlı pompalamaya başladı.
İki kadın, Dennis ile Gavin'in başında dikiliyordu ve bir şeyler söylüyorlardı. Dennis'in başını olumsuz anlamda salladığını gördüm. Gavin ise, bir elini başının altından çekerek gözlüğünü burnuna kadar indirdi. Bir şeyler söyledi.
Kendime inanamadım ama neredeyse, kumun sandaletlerimi mahvetmesini umursamadan oraya doğru koşacaktım. Kulaklarım feci ısınmıştı ve bunun sebebi aşırı sıcak hava değildi.
Kızların ikisi de Gavin'e döndü. Gülerek bir şeyler daha söylediler. Kızlardan biri Gavin'e eğildi, ilk önce kendi boynuna dokundu; ardından da Gavin'in zincirine uzandı. Gavin, kızın bileğini hızla yakaladı; nazikçe ittirdi.
"Ben o bileği kırarım." dedi Chalsea.
Yanından ışık hızıyla geçerken "Ben kıracağım." dedim.
Beynimde çatışmalar vardı. Öncelikle, bir kadının erkeğe kur yapması doğaldı tabiki; yanlarında kız yoksa ve sevgilisi olduğunu bilmiyorlarsa. Öte yandan, Gavin'in üstü çıplak olduğu için izleri görülmüş olmalıydı. Özellikle bileğinde olmayan sargısı, tırnak izlerimi belli ediyordu. Lanet olası bir hayvan gibi bölgemi işaretlemiştim yani. Tabii tek gecelik ilişki sonucu böyle izler de olabilirdi. Ama kızlara karşı anlayışlı olamıyordum şu anda. Kafayı yemiş gibi hissediyordum.
Chalsea, öfkeme şok olmuş şekilde "Novella!" diyerek kolumu tutarak beni durdurmaya çalıştı ama o da peşimden sürüklenmişti. "Siktir. Bu kıskançlığın gücü mü?"
Hayır. Bu, benim olanı koruma içgüdüsüydü. Yaşadığım mahalleden dolayı bu özelliğimi geliştirmek zorundaydım. Lanet olası bir tüfeği kullanmayı iyi biliyordum mesela. İyiki şu an etrafımda ateşli bir şey yoktu. Benim dışımda.
"Selam." diyerek Gavin'in şezlongu ile kızların arasına geçtim. Az bir mesafe olduğu için sarışın olan kıza çarptım. Kız geriye doğru sendeleyip bana bakmak için başını kaldırdı. "Bir şey mi istemiştiniz?"
Kızlar beni inceledi, sarışın olan geri adımladı. Esmer olan ise kollarını göğsünün altında birleştirdi. "Evet. Bize içki ısmarlamalarını istemiştik." Kız, düzgün İngilizce konuşuyordu; muhtemelen İtalyan değildi ve buraya tatil için gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir zehir gibi
Teen Fiction(5) Gavin Drew, gözlerinin tüm kadınları tavlayabileceğine inanıyordu. Ne var ki Novella Flores, mavinin her tonundan nefret ederdi.