\28/

11.6K 915 1.8K
                                    


Selam ladylerim biz -zor olsada- geldik👋

Cidden ne uğraştım ya sırf bölümü atmak için 2 gün uğraştım

Ama neyseki talia'm thvtalia  bu durumdan beni keskin zekasıyla kurtardı, teşekkürler bebeğim.😘

Bu arada watty, akkılı ol beni oraya getirtme, boydan bi girerim sana feleğini şaşırırsın, boy 1,72 tşk

Sınır olmadığı zaman oy vermeyip yorum yapmadığınızdan dolayı bu bölüm sınır koyucam. Üzgünüm...

📌300 oy 800 yorum📌

Keyifli okumalar dilerim...

٭✶٭

~jk

Elimde bulunan şansları bazı zamanlar doğru düzgün değerlendirmeyi başaramamıştım ben. Eninde sonunda o şans ya elimden kayıp gider yada şans olma niteliğini kaybederdi ve bu genelde hep böyle olmuştu. Mesela küçükken dondurmacı da gördüğüm o son kalan ananslı dondurmayı yemek küçük bir çocuk olan ben için büyük bir şanstı, ama o şansı değerlendirebilmek için geç kalmıştım. Cebimdeki param o dondurma için yeterli olmadığından, annemden para alıp geri döndüğümde o dondurma satılmıştı. Aynı şekilde kapımızın önünde oynarken bahçe çitlerimize yaslı bir şekilde duran bisiklete en azından bir kere binebilmek şanstı benim için ama bunun iyi bir şey olmadığını söyleyen annem'i ikna edene kadar bisikletin sahibi gelip almıştı onu. Ve böylece bu şansta elimden kayıp gitmişti... Geri kalanlar gibi...

22 yıllık hayatımın geneli böyle işledi diyemezdim size elbette. Tabiki değerlendire bildiklerim, şans olduğunu kavrayıp üstüne gittiklerimde olmuştu. Aksiliklerin yanında, hiç bir şeye değiştirmeyeceğim şanslarımda vardı...

Evet bunlardan en güzeli, en değerlisi ve en aşık olunası olanı Kim Taehyung'du... Benim güzeller güzeli sevgilim...

Hayatımın son 2 ayını yaşanabilir hale getiren, varlığıyla bile yüzümü gülümsetmeyi başaran yegane kişiydi o.  Tüm umutlarımı yitirmişken tekrar hayatıma girmeyi başarmıştı. Yokluğu nasıl çöküşüme sebep olduysa varlığı beni baştan yaratmıştı.

Ve şimdi ise o koltukta oturmuş televizyon da bir şeyler izlemeye dalmışken, ben ise kafamı dizlerine yaslamış saçlarımı okşaması için elini saçlarıma yerleştirmiştim. Elimdeki telefondan birlikte çekindiğimiz fotoğraflara bakarken verdiğimiz garip pozlara kıkırdamadan edemiyordum. Başta neye güldüğümü sormuş, baktığım fotoğrafları görmesiyle o da kıkırdamıştı hafifçe, daha sonra tekrar televizyona çevirmişti kafasını. Yunna gittiğinden beri durgunluk çökmüştü üstüne. Nerdeyse onlar konuşalı bir saat olmuştu ama durgunluğu olduğu gibi duruyordu. Ve eğer bu duruma el atmazsam bunun böyle devam edeceğini bildiğimden, kafamı dizlerinden ayırmıştım.

Hareketlendiğimi görmesiyle gözleri bana dönmüş, sorgulayan bakışlar atmıştı, imalı bir gülümseme bulunduran yüzüme. Ona aldırış etmeden dizlerim üstünde yükselmiş, bir ayağımı bacaklarının diğer tarafına attığım gibi kucağına yerleşmiştim. Kollarımı da boynuna doladığım gibi yanağına bir öpücük kondurmuştum.

Right But Wrong | TAEKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin