\16/

18.6K 1.4K 2.7K
                                    

Selamm, merhaba, güle güle👋

Önceki bölümün sınırını 2 günde aştınız bu ne hız anam.


300 oy ve 800 yorum📌

Çünkü bu bölüm yorum yapmanıza değer👅

⚠️Bu bölümde cinsel içerik bulunmaktadır rahatsız olanları dışarı alalım⚠️


░※░

Jungkook~

İnsan bazı şeyleri kendine yediremezdi. İyi olduğu bir konuda bastırılmayı, söz hakkı olmasına rağmen susturulmayı, ortamda bulunmasına rağmen görmezden gelinmeyi kendine hiç bir şekilde yediremezdi. Bir sohbet dönerken hiçbir şekilde o ortama dahil olamazsa, söz hakkı olmasına rağmen dinlenlenmezse işte o zaman o insana en büyük darbeyi vurmuş olurdunuz. Onu görmezden gelip, söylediklerine dikkat kesilmediğiniz o vakit o insana en büyük kötülüğü siz yapmış olurduz.

İşte şu anda bu konu yüzünden oldukça sinirliydim. Elimden tutup, beni yaşadığımız evin kapısından çekiştirerek içeri sokan ve sırtımı kapattığı kapıya yaslayıp, dudaklarıma asılan bu adama dudaklarını ısırıp kanatacak kadar sinirliydim.

Çünkü siktir! O lanet olası patronuyla gece boyunca ben yanında olmama rağmen koyu bir sohbete dalmış, beni tamamen unutmuştu. Daha doğrusu görmezden gelmişti. Ve bu durum benim sindirebileceğim türden bir şey değildi. Hayatta en nefret ettiğim şey görmezden gelinmekken, bu adamın çekinmeden beni görmezden gelmesi kanı beynime sıçratmıştı. Üstüne üstlük, sözde patronu ile sohbete dalmış, kıkırtılarla, kahkahalar ve temaslarla geçirmişti bütün bir geceyi. Arada somurtup yüzüne bakıyor, az da olsa benimle de iletişime geçsin istemiştim ama bunun sikik bir trip atmadan fazlası olduğunu anlamamıştı.

Sinirimi katlayan bir diğer etken ise beni patronuna arkadaşım olarak tanıtması olmuştu. Bu konuda ciddi miydi? Ben onun arkadaşı mıydım? Buna sadece gülerdim. Çünkü sikeyim, hangi insan arkadaşıyla öpüşür, kucağına çıkar, azgın imalarda bulunurdu ki? Kafayı yemiştim, kafayı yedirtmişti bana. Fazla uzatmamak için temaslarını engellememiştim, azda olsa yumuşamıtım ama bana 'patronum' olarak tanıttığı şahsın gelip onu dansa davet etmesi ile o an dişlerimi sıkmaktan çeneme ağrılar girmişti.

Başta red etmişti ve itiraf etmeliyim ki bu çok hoşuma gitmişti ama patronunun ısrar etmesi sonucu kabul etmek zorunda kalmıştım. Sonuçta patronuydu, iş vereniydi ve zar zor elde ettiği işinden olmasın diye izin vermek zorunda kalmıştım. Sonuçta sadece bir danstı en fazla ne olabilir ki diye düşünürken gözüm pistte ki ikileye kaymış, ciddi anlamda gözüm dönmüştü.

Adının namjoon olduğunu hatırladığım patronu, kollarını Taehyung'un beline sarmış, burnunu yanağına sürtüp göğsünü şişirecek kadar derin nefesler ile kokusunu soluyordu. Ve Taehyung'un kafası diğer tarafa dönük olduğundan ne tepki vermişti bilmiyordum ama itip kendinden uzaklaştırmadığına göre durumdan gayet memnun demekti. Sinirden köpürüyordum, tırnaklarımı avucuma batırmaktan kanattığıma emindim, dilim ise yanağımı delecekmişçesine baskı uyguluyordu. Delirecektim, daha yeni yeni içimde oluşan duyguların farkına varmışken bu görüntü hiç hoşuma gitmemişti.

Evet ben Taehyung'a aşıktım. Onu gördüğüm her an kalbimin ağzımdan çıkacakmış gibi atmasından, bana dokunduğunda vücudumda meydana gelen yıkımlardan, beni öptüğünde titremekten dolayı doğru düzgün karşılık veremememden anlamıştım. Gözlerine her baktığımda dalıp gitmekten, el ele tutuştuğumuz yoktu ama tutuşsak, ellerimizin nasıl uyumlu olacağını düşünmekten, gece uyurken yüzünü seyre dalıp siyah kirpiklerini saymaktan, biri çift biri tek kapaklı gözlerinin eşsizliği hakkında düşünmekten kafayı yiyordum. O yumuşacık siyah saçlarını okşamak, burnumu aralarına yaslayıp derin derin solumak, belkide örmek istememin tek açıklaması, hatta tüm bu sıraladığım kelimelerin tek sebebi ona aşık olmamdı. Ne zamandan beri onu düşünmekten uyuyamıyordum bilmiyordum. Belki bir hafta öncesinden beri, belki buraya taşındığından beri, belki onlarla tanışmaya gittiğim günden...

Right But Wrong | TAEKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin