02: Biraz Daha Dayan

263 25 180
                                    

Sesini duyunca etrafa bir göz attım. Malum, evim gibi kullandığım "odada" her şeyim olabilirdi. Etrafın temiz olduğunu görünce Felix'e döndüm.
Gözlerini açmış, etrafa bakınıyordu. Tam ağzımı açacaktım ki Changbin atladı.

"LİXİEEEEEE! NİYE BAYILIYORSUN NE KADAR KORKTUM HABERİN VAR MI?! İNSAN BAYILMADAN ÖNCE Bİ' HABER VERİR. Bİ' DE ÖLÜYORUM DEDİN DÜŞMEDEN ÖNCE. ÖLÜYORUM DİYİP ÖLDÜN SANDIM. İYİ MİSİN NİYE BÖYLE OLDUN?! BİR ŞEY SÖYLESENE!!"

"Changbin sakin ol biraz çocuk daha yeni ayıldı."

"NE SAKİN OLACAĞIM BE?! ZATEN SENİN YÜZÜNDEN UYANDI, NE GÜZEL MELEK GİBİ UYUYORDU İŞTE!"

Bağırıyor tamam. Yine bağırıyor ona da tamam. Ama iftira mı... Bittin olm sen.

"BENİM YÜZÜMDEN Mİ?! SALAK GİBİ BAĞIRAN DA BENDİM ZATEN DEĞİL Mİ BİN??!!"

"SENDİN TABİİ. BENİM SESİM GÜR MÜ O KADA-."

Biz böyle laf atışması içerisindeyken Changbin'i Lix'in kıkırdaması susturmuştu. Ona dönüp konuştum.

"Kusura bakma Lix, Bin sessiz kalamıyor bilirsin. Şimdi iyisin değil mi?"

"Evet iyiyim, teşekkür ederim."

Bunları yine yüzüme bakmadan söylemişti. Ama artık nedenini bildiğim için yüzüme bakamamasını komik bulmuştum.

"Lix dedim ama rahatsız olmadın umarım?"

"Yok hyung hepimiz ona öyle sesleniyoruz zaten, takmamıştır."

Changbin'e 'sana mı sordum' bakışı attım. Anlamış olacak ki sustu. Ben tekrar lafa girdim.

"Sabah ve öğle... İki öğünde de etrafta değildin ve dans pratiği yapıyordun sanırım. Ayrıca uykusuz duruyordun. Açken neden dans ediyorsun? Daha da önemlisi neden aç ve uykusuz geziyorsun?"

Yine yüzüme bakamayarak cevapladı Felix.

"Eeee.. Şimdi şey... Şöyle ki hyung..."

"Aman. Yetti hee. Tamam hayransın anladık da konuşsana be azcık. Ben söyleyeyim hyung kendisi çıkış yapamayacağım diye endişelenmekten aç ve uykusuz. Günlerdir."

Changbin 'günlerdir' kelimesini bastıra bastıra söyledikten sonra bacak bacak üstüne attı ve hayali saçlarını havaya savurup koltukta geri yaslandı. Ardından piç smile atarken kafasını yan çevirip 'hıh'ladı. Bu, Changbin dilinde 'sana kapak olsun, canıma değsin, al söyledim işte' demenin farklı bir yoluydu.

Felix'in utanmış yüzünü, şişirdiği yanaklarını, yanaklarını şişirmesiyle büzülmüş dudaklarını, çatılmış kaşlarını gördüm ve açıkçası hem tatlı hem de çok komik duruyordu. Kızgın olduğuna inandığı bir ifadeyle -aynen az önce anlattığım şekilde- 'ne diye söylüyorsun?' bakışları atmaya çalışıyordu, ne kadar tatlı olduğundan habersiz. Bu ifadesi beni güldürdü. Böylece ikisi de bana doğru döndü.

"Sorun değil Yongbok. Benim yanımda gerilmene veya utanmana gerek yok. Hatta gel, baştan tanışalım. BİRİLERİ aracılığıyla tanışmak hoşuma gitmedi."

Son cümlemi Bin'in gözlerinin içine bakarak söylemiştim. Bana göz devirdi ama takmadım. Elimi Yongbok'a doğru uzattım ve konuşmasını bekledim.

"Ben Lee Yongbok. Felix. Lix. Lee. Yongbok. Felix'i tercih ediyorum."
titreyen elini uzatırken söyledi. Komiğime gitmişti. Sırıtarak taklidini yaptım.

"Ben Bang Chan. Christopher. Chris. Bang Christopher Chan. Bang Chan birleşik kullanılmadığı sürece her ismime okeyim."

El sıkışmamızın ardından Felix'in hâlâ yüzüme baktığını görünce sordum

NOT COINCIDENCE {chanlix}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin