"Neymiş?"
Bu bir şaka olmalı.
Bu bir şaka.
Bu tekrar yaşanıyor olamaz öyle değil mi?
"Felix?"
"Bu adam..."
"Felix ne oldu söylesene."
Chan hyung koltuktan kalkıp endişeyle yanıma gelirken sinirden ne yapacağımı şaşırmış vaziyetteydim. Telefonumu yere sert bir şekilde fırlattım.
"BU ADAM BENİMLE TAŞŞAK GEÇİYOR!"
Bağırmamla daha da panik olan Chan hyung telefonu fırlatmamla şaşırmış ve olduğu yerde kalmıştı. Hâlâ ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordu.
"Felix tamam canım, önce bir sakin olalım. Ne dedi söyle bana."
Kolumdan nazikçe tutarak koltuğa oturtturmuştu. Mutfaktan su alıp geri geldi. İçtiğimden emin olduktan sonra tekrar sordu.
"Ne dedi?"
Gergin olan vücudum düşündükçe kat kat daha geriliyordu. Derin bir nefes aldım ve sakinleşmeyi ümit ettim.
"Değerlendirmelerin yarın akşam olduğunu söyledi."
Chan hyung da şaşırmış olsa gerek ağzı açık bir şekilde öylece yüzüme bakakalmıştı. Gözlerim tekrar doluyordu. Neden bunlar hep benim başıma geliyordu ki?
"Hayır hayır hayır. Ağlama Felix neden ağlıyorsun? Bir şey yok, ağlama lütfen. Yeni sakinleştik zaten, hm?"
"Neden böyle olmak zorunda?"
"Nasıl meleğim?"
"Neden tam huzurluyum, mutluyum dediğim anlar mahvoluyor? Neden ya neden?"
"İnan bilmiyorum Lixie. Keşke elimden bir şey gelse. Belki de patronu öldürmeliyiz, ne dersin?"
Kıkırdadık.
"Evet olabilir."
"Kökten çözüm, desene."
Kıkırdadık tekrardan. Ardından konuşmaya devam ettim.
"Her şeyim tamam. Fazlasıyla çalıştım ama... Ama bu haberi yine beraberken ve yine bu haldeyken vermesi hiç adil değil tamam mı? Onu gerçekten boğmak istiyorum."
"Al benden de o kadar. Hayır anlamıyorum ne bu acele? Verdiğin tarihe göre hazırlanıyor insanlar. Yapamadıklarında da 'şunu istedim bunu istedim'. Bir de bu iki oldu ve yine bir hafta önceden istedi. Yemin ederim dayaklık ya. Kafayı yersin."
"Patronu dövdüğünü hayal ettim de oldukça komik görünürmüşsün."
O güzel kahkahası sardı tüm evi.
"Öyle mi dersin?"
"Yani, ben daha iyi döverdim."
"İddiaya mı girelim, bunu mu istiyorsun?"
"Saçmalama. Patronu dövmeyeceğiz."
Yine güzel bir kahkaha.
"Pekala güzellik, patronu dövmeyeceğiz. Sen bilirsin. Ama yazık olur uyarmadı deme."
Ben güldüm bu sefer. İçimde bir panik hali olsa da o yanımdayken huzura ermem uzun sürmüyordu. O da benim gibi düşünüyordu, hissedebiliyordum. Birbirimizle huzurluyduk.
"Felix..."
Ona çevirdim tüm bedenimi. Gözlerimiz yine birleşmişti anında. Birkaç saniye sonra utanıp kafasını eğmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT COINCIDENCE {chanlix}
FanfictionFelix stajyerliğe başladığından beri Bang Chan'a hayrandı. Bunun hayranlıkla kalmadığını anlaması uzun sürmedi. Fakat Felix'in aksine, Chan'ın duygularını anlaması fazla uzun sürdü ve doğruyu söylemek gerekirse, zamanlaması biraz kötüydü. Peki, zama...