"Yang Jeongin. Tebrik ederim."
Bu cümleyi kurup odadan çıktı. Herkes onu kutluyordu. Ama Jeongin ağlıyordu. Bunun mutluluk için olmadığına emin olabilirdiniz. Yang Jeongin'i tanıyan herkes onun şu an benim için ağladığını tahmin edebilirdi.
Ona buruk bir gülümseme sundum ve tebrikler diye fısıldadıktan sonra pratik odasından ağır adımlarla çıktım.
Yürüme hızıma ayak uyduran gözyaşlarım yavaşça akarken arkamdan gelen ağlamaklı sesle olduğum yerde donakaldım.________
"FELİX!"
Arkamı yavaşça döndüm ve gördüğüm en üzücü manzarayla karşılaştım. Chan hyung ağlıyordu. Adımı seslendikten ve göz göze geldikten sonra hızla yanıma koştu ve beni kolları arasına aldı.
"özür dilerim. çok özür dilerim."
"hayır hyung. ben özür dilerim. emeklerini boşa çıkarttım."
Ben karşılık verirken Chan hyung özürlerine devam ediyordu. İçim parçalanıyordu. Üzgün olmaması gerek. Onun üzülmemesi gerek.
Birkaç saniye sonra kendimi daha fazla tutamadım ve sarkan kollarımı Chan hyungun sırtına çıkartıp tişörtünü tuttum. Kafamı omzuna gömüp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Sahiden, neden böyle olmak zorundaydı?
•••
Sonuçların üzerinden bir hafta geçmişti. Jeongin suçu olmamasına rağmen kendini suçlu hissediyor ve Felix ona asla darılmamasına rağmen kendini affettirmeye çalışıyordu. Felix en son dayanamadı ve son kez sert bir şekilde açıklama yaptı.
"JEONGİN YETER! Senin hiçbir suçun yok diyorum anlamıyor musun? Delirdin mi? Üçleme istenmesine rağmen yapmadım ve otomatik olarak kabul edilmedi ve böylece ikinciyi aldılar. Kendi hakkınla kazandın bunu. Bir daha hakkımı yemişsin gibi davranırsan yemin olsun vururum seni."
Changbin karşılık olarak
"Yapar."
demişti. Jeongin daha önce hyungunun kızgın halini bir kez görmüştü ve görmemiş olmayı dilemişti. Açıkçası bu ikinciydi ve korkmuştu. Bu yüzden pes etti.
Chan bir süre sonra aralarına katıldı ve Felix'e soru sormaya başladı.
"Nasılsın Bokie? Belin nasıl?"
Tabii ki ilk önce sağlık sorularıyla başlamıştı. Çünkü Felix'in beli son zamanlarda danslarını çoğalttığından dolayı iyice kötüleşmişti. Şu anda da koltukta uzanıyordu.
"İyiyim yaa bir şey yok. Abartıyorsunuz."
Changbin lafa atladı.
"SİNİR ETME BE ADAMI! SABAH YATAKTAN KALKAMAYIP BENİ ÇAĞIRAN DA JEONGİN'Dİ ZATEN. YÜRÜYEMEYEN DE HÂLÂ JEONGİN. ZATEN."
"SUS BE!"
Chan küçük bir kıkırtının ardından endişeli gözlerle tekrardan Felix'e yöneldi.
"Yürüyemeyecek kadar n'aptın acaba.."
"..."
"Kalkamıyor musun?"
"Ya kalkıyorum da.. yürüyemiyorum diyelim."
"Tamam. Kalk şimdi"
Changbin yine koruma moduna geçip konuştu.
"Hyung pardon ama aptal mısın? Adamın beli yok şu an???"
"Bin sus. Lix kalk hadi."
Başından beri onları izleyen Jeongin ise sonunda söze atlamıştı.
"Hyung kanıt mı istiyorsun anlamadım ki. Kalksa neye yarar yürüyemiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT COINCIDENCE {chanlix}
FanfictionFelix stajyerliğe başladığından beri Bang Chan'a hayrandı. Bunun hayranlıkla kalmadığını anlaması uzun sürmedi. Fakat Felix'in aksine, Chan'ın duygularını anlaması fazla uzun sürdü ve doğruyu söylemek gerekirse, zamanlaması biraz kötüydü. Peki, zama...